23. Bölüm

91 4 0
                                    

Arabanın içinde kafam karmakarışık hayallere dalmışken neyi düşüneceğimi bilmeden ilerliyorduk. Bir tarafta sevdiğim adamın kalbimde çiçekler açtıran mutluluğu, diğer tarafta yaşadığım olayların beni kapkara bir girdabın içine sokması. İnsan hem çok mutluyken hemde çok mutsuz olabiliyormu derseniz benim ruh halim şu an tamda öyle düşüncelerimim içinden annemin sesiyle sıyrıldım.
-Ayça Ayça beni duymuyormusun kızım hadi geldik.
Bir anda daldığım hulyadan kendime geldiğimde herkes arabadan inmiş boş gözlerle bana bakıyordu. Etrafıma baktığımda çoktan evin önüne geldiğimizi fark ettim. Bir tarafım arabadan inip koşar adımlarla özlediğim evime gitmek istesede diğer tarafım yaşadığım o gece yüzünden eve girmek istemiyordu. Beni yine bir korku sardı, ya yaşadığım olaylar tekrar yaşanırsa endişemi annem yüzümden anlamış olucak ki elini uzatıp
-Korkma hadi gel
diyerek bana cesaret vermeye çalıştı. Arabadan inip uzun bir nefes çekip gözlerimi kapadım. Etrafın sakinliği o an bana huzur veriyordu. Güneşin ışıkları solgun yüzüme vurduğunda sanki içim aydınlanıyormuş gibi hissettim. Gözlerimi açtığımda her yer aynıydı. Komşumuzun bahçesindeki erik ağaçları bile çiçek açmış sanki bembeyaz gelinliğini giymiş bana hoş geldin diyordu. O kadar uzun zaman olmuştu ki evimden uzak kalalı kendimi misafirliğe gitmiş gibi hissediyordum. Bahçe kapısından geçip evin kapısına geldiğimde sanki korkularımla yüzleşmekten korktuğum için duraksadım. Önce boğazıma bir yumru oturdu sanki kendimi nekadar sıksamda akan göz yaşlarıma engel olamıyordum. Daha fazla dayanamayıp olduğum yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağladım. Bir kaç basamaktan oluşan merdivenlerde öylece kalakaldım. Annemde babamda beni teselli etmeye çalışıyorlardı. Ben ağladıkça kardeşimde ağlamaya başlayıp bana sarıldı. Başını göğsüme gömüp ona daha çok sarıldım. Kafamı kaldırıp baktığımda gözüm zeytinliğin oraya gitti. Herşeyin başladığı yere o gece acaba oraya ne gömmüştü diye düşünmeden edemiyordum. Annem kapıyı açıp Bismillahla içeri girdikten sonra bana bir bardak su getirdi. Suyu içtikten bir süre sonra biraz sakinlemiştim.Teredddütlede olsa Bismillah çekerek kapıdan içeri girdim. Herşey aynı bıraktığım gibiydi ben hariç, olan bu olayların arkasının kesilmiyeceğini biliyordum. Herşeye artık tereddütle bakıyordum. Annem hastahaneden çıkmadan önce psikolojik destek almamı bir psikoloğa görünmem gerektiğini defalarca söylesede ben kabul etmedim. Benim sorunum psikolojik değil ben deli değilim diyerek her sedasında kabul etmedim. Ama şimdi düşünüyorumda görünsem fena olmazdı belki bu içimdeki sıkıntıdan kurtulabilirdim en azından ama anlatacaklarımı dinleyince psikoloğun beni deli gözüyle görmesinden korktum sanırım.Eşyalarımı odama yerleştirmeye gittiğimde telefonom çaldı.
-Alo Burcu
-Ayçam canım arkadaşım benim nasılsın
-İyiyim fesleğen çiçeğim benim sen nasısın
-One be benzetecek başka bişey bulamadınmı kız anladııım iyisin iyi
-Ne bileyim camımın önünde duruyor görünce öyle aklıma geldi işte, nesini beğenmedin mis gibi kokar kurban ol sen fesleğen çiçeğine
-Gülüm dersin papatyam dersin fesleğenim, dilimi tırmalıyor sanki amma garip kızsın ha bu arada ben neden aradım unutturuyordun bana ya. Bugün hastahaneden çıkacaktın çıktınmı diye merak ettim.
-Evet canım evdeyim yeni geldim sayılır eşyalarımı alıp odama geçtim şimdi
Tekrar tekrar gelmiş geçmiş olsun yarın hafta tatili olduğu için arkadaşlarla ziyaretine gelicez.
-Tamam canım görüşürüz ozaman
-Görüşürüz hoşçakal
Telefonu kapatınca midemden gelen gurultu sesleriyle acıktığımı anladım. Birde buna buram buram gelen sucuk kokusuda eklenince midem sanki bana alarm zillerini çalıyordu.
- Babam, benim çok sevdiğimi bildiği için sucuk kıyması almış sucuğun doldurumamış hali yani ondan bir köfte yapar parmaklarınızı yesiniz vallahi kokuyu duyunca eşyaları yerleştirmeden odadan çıktım.
Mutfağa gidip bende salataya yardım ettim beraber sofraya oturup sohbet ederek yemeğimizi yedik. Nekadar gülüp şenşakrak görünmeye çalışsamda içimde durduramadığım huzırsuzluk beni sarmalıyordu sanki suçum olmadığını bilsemde o kadınların hastahanede söyledikleri yüzünden kendimi suçlu gibi hissediyordum. Sofrayı toplarken komşularımız geldi. Geldiğimi görünce merak edip geçmiş olsuna gelmişler. Bi yarım saat oturup gittiler. Hepsi çok iyi insanlar seviyorum komşşularımızı. Onlar gittikten bir süre sonrada dayımlar teyzemler geldi. Onlarlada sohbet muhabbet derken saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Çocukluğumdan nekadar yaramaz bir çocuk olduğumdan bahsediyorlardı. Kızıl derilicilik oynamak için evin dibinde yaktığım ateşi, komşunun çocuğunun saçlarını sulu boyayla her yerini sarıya boyayınca annesinin mecbur yıkamak zorunda kaldığını, tahtaya saplı olan küflü çiviyi bileğime batırıp hastanelik olduğumu çocukluktaki tüm yaramazlıklarımı bir bir gülerek anlatıyorlardı. Ben kızarıp bozarsamda sesimi çıkarmıyordum.
Dayım hani şunun hiç çıkarmadığı dantelli bir eteeğiyle bir kazağı vardı. Küçülünce komşunun kızına vermiştin o kızın üzerinde görünce benim onlar diyip saçından tuttuğu gibi kızı annesine götürmüş kızınız benim kıyafetlerimi çalmış diyip kavgaya gitmiş. Kadın nekadar annen verdi desede ikna edemeyip kıyafetleri geri vermiş.
-Hatırlıyorum nekadar mahçup olmuştum kadına karşı sakladım ondan sonra o kıyafetlerini, ilerde kendi kızı olursa giydirir diye
Annem yerinden kalkıp oturduğunuz odadaki dolaptan bir hurç çıkartıp içinden eteğimle kazağımı çıkarttı. İnanmıyorum bunlar geçen gece gördüğüm küçük kız çocuğunun yani küçüklük halimin üzerinde gördüğüm kıyafatlerdi. İçim titredi bir an rengim değişmiş oluzcak ki annem
-Ayça kızım iyimisin betin benzin attı dedi.
Cevap vermeden sadece başımla onayladım. Dayım hadi artık kalkalım Ayçada biraz dinlensin dedi. Ben gözlerimi kıyafetlere kenetlemiş bakarken annem hurca koyup tekrar yerine kaldırdı. Zor zamanlar geçiriyordum. İçimde çığlıklar kopuyordu ama sadece kendim duyuyordum. Kimsenin yaşadıklarımdan haberi yoktu. Dayımları yolcu ederken gözüme zeytinliğin önünden hızlı bir şekilde geçen karaltı göründü. Herkes gülerek vedalaşırken karaltıyı ikinci kez yine gördüm. Teyzem
-Yat biraz dinlen çok solgun görünüyorsun canım diyerek yanağıma bir öpücük kondurdu. Onlar gittikten sonra akşam karanlığı iyice çökmüştü ama ben artık geceleri hiç sevmiyordum. Onca zaman sonra evimde geçireceğim ilk geceydi ve ben yine korkuyordum. Telefonumu alıp biraz sosyal medyaya bakayım dedim. Kadirden gelen mesajı görünce girmekten vaz geçtim.
{Bitanem nasılsın şimdiden seni çok özledim}
{İyiyim aşkım sen nasılsın bende seni çok özledim}
{Kötüyüm}
{Neden}
{Çünkü yanımda sen yoksun}
{Canım benim ya}
{Yarın görüşelimmi?}
{Yarın arkadaşlarım gelicekmiş ama onlar gidince buluşabiliriz}
{Tamam sabahtan benimde dersim var zaten sen müsait olduğunda bana haber verirsin. Gelirken test kıtabıda getir. İki haftan kaldı sıkı çalışman lazım}
{Tamam canım benim şimdiden çok sağol}
{Ne demek canımın içi inşallah kazanırsında iyi bir yer tutturursun.}
{Yarın görüşmek üzere o zaman seni seviyorum.}
{Bende seni seviyorum bitanem görüşürüz}
Diyip mesajlaşmayı bitirdik telefona öyle bir dalmışım ki, diğer odadan gelen homurtulu bir şekilde sanki radyo frekansına benzeyen sesleri duymaya başladım. Babam telefondan video falan izliyor diye düşündüm. Kalkıp baktığımda odada ne babam vardı nede telefon bir anda siyah bir gölgenin yanımdan geçtiğini fark ettim. Geçerken sanki elektriklenme olmuş gibi tüylerim diken diken oldu. Bu gece benim için zor olucaktı bunun bilincinde ve farkındaydım....

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin