24.Bölüm

73 3 0
                                    

Gece kabuslar görerek sabahı yaptım. Sabah ezanının huzur veren sesiyle yatağımda doğruldum. Ezan bitince kalkıp sabah namazımı kılıp bulunduğum bu durumdan kurtulmak için Allah'a dua ettim. Namazdan sonra tekrar yatttım deliksiz bir şekilde saat ona kadar uyumuşum. Kahvaltıdan sonra aneme günlük işlerinde yardımcı oldum. Arkadaşlarım geleceği için annem ikramlıklar hazırlamaya koyuldu. Bende en son televizyonun tozunu alayım dedim. Toz bezini televizyona değdirdiğim anda vücudumun her yerinde bir elektriklenme hissettim ama öyle böyle değil sanki tüm hücrelerimde hissediyordum, derken beynimde bir çınlamayla birlikte tanıdık gelen bir erkek sesini duyuyordum. Yapma ne olur yapma  bırak beni diye avaz avaz bağırıyordu. Ama sadece kafamın içinde duyuyordum. Bu acı acı bağaran sesin sahibinin komşumuz olan yaşlı Peyyami dedenin sesi olduğunu anladım. Yapma yardım edin kurtarın beni diye bağırıyordu ve yine bir çınlamayla ses kesildi. Elimde toz beziyle kalakaldım. Koltuğa oturup kendime gelmeye çalışırken annemin telefonu çaldı. Annemin telefonda konuşurken sesinin titrediğini fark ettim. Telefonu kapatınca yanıma geldi. Yüzü kireç gibi olmuştu.
-Ne oldu annecim? Kötü bir şey yoktur inşallah
Üzerindeki önlüğün havlusuyla istemsizce ellerini kurulamaya çalışıyor. Bir taraftanda ondan güç alırmışçasına ellerinin arasında havluyu öyle bir sıkıyor kendi içinin sıkıntısını dışa yansıtıyordu sanki konuşurken gözleri doluyor sesi titriyordu. Kötü bir şey olduğu her halinden belli oluyordu.
-Arayan Suna yengendi. Peyyami dede ölmüş. Çok bağırışını duyunca mahalledeki komşular koşmuş bakmış ama bir şey yapamamışlar. Adamcağız yardım edin kurtarın beni diye bağırıyormuş. Suna yengen ve yan komşuları koşturmuşlar hemen ama adamcağız gözlerinin önünde ölmüş. Üzüldüm çok, kimi kimsesi yoktu insanın tek başına o köhne evde tükendi gitti ömrü
Annem mutfak önlüğünü üzerinden çıkarmaya çalışırken ben dilim tutulmuş gibi onu izliyordum. Biraz önce yaşadığım şey ve şimdi olanlar
Annem
- Bende gidiyorum kızım cenaze için yapılması gerekenlerle bende ilgilenirim. Babam koşa koşa bahçe kapısından içeri girdi.
-Reyhan Peyami amca ölmüş haber vereyim diye geldim. Adamcağız hastaydı son zamanlar ama ölümü ani oldu hadi sende abdestini alda cenaze yerine gel millet toplanmaya başladı.
-Biraz önce Suna arayıp haber verdi. Çok üzüldüm. Bende şimdi çıkıyordum zaten kızım sende kardeşine göz kulak ol  yarım saat sonra da yemeğin altını kapat
-Tamam anne sen merek etme
Annem ve babam evden ayrılırken hüzünle arkalarından bakakaldım. Kardeşim herşeyden habersiz odada oyuncaklarıyla oynuyordu. Matem havası heryere çökmüştü. Küçük çocukluğum geldi aklıma iki  sokak arasında oturan Peyyami dedeme koşa koşa gider Şeker dede ben geldim diye boynuna atlardım. Bana her evine gittiğimde şeker verdiği için ona bu ismi takmıştım. Sevimli tonton bir hali vardı. Güldüğünde sanki onun gülüşü içime huzur veriyordu. Bir yaramazlık yaptığımda koşa koşa Şeker dedeme gider dede beni sakla annem bana çok kızacak der sürgülü dolabının içine saklanırdım. İçimde anlatamadığım benliğimi kaplayan bir hüzün vardı. Gözlerimden yaşlar aktıkça hem yüzüm, hem gözlerim hemde içim yanıyordu. Annemde onu kendi babası gibi sever kollardı. Annem dokuz yaşında babasız kaldığı için hep baba özlemiyle büyümüş. Peyyami dedem bir baba gibi annemide kendi kızı gibi severdi. Hergün annem ona yemek götürür temizliğine yardım ederdi. Yurt dışında yaşayan bir oğlu vardı. Ama oda vefasız bir evlat olarak hiç babası ne halde arayıp sormazdı. Annem onu bizimle yaşamasını bile teklif etti ama Şeker dedem kabul etmemişti. Herkesin belli bir düzeni var, gelsemde ben rahat edemem kızım demişti. Şimdi bir boşluta gibiyim annem için dahada zor ikinci babasıda hayattan ayrılmıştı...

Sessiz ÇığlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin