Pazar günü bir yaz akşamı, Jeonghan'ın evi. Bölüm iki.
Jisoo şişeyi tekrar çevirdi. Bu sefer Jun'un önünde durdu. Tekrar Jeonghan soru soracaktı.
"Doğruluk mu? Cesaret mi?"
"CESARET."
"Ooo iddialıyız."
"Hadi sor sorunu."
"Cheol'ü arayıp Jisoo'nun bacakları çok güzel de."
Jisoo sarhoş olmuş yerde yuvarlanıyordu. Jun telefonunu çıkardı.
Dıııt dııııt
"Çalıyor çalıyor."
Tıkırt
"Alo"
"Cheol ile mi görüşüyorum. Alooooo"
"Jun manyak mısın? Gece gece ne için uyandırdın beni?"
"Ne söyleyecektim? Tamam şişşşt söylüyorum. Bir rahat dursanıza."
"Senin yanında kim var. Benimle dalga mı geçiyorsun."
"Cheol biliyor musun Jisoo'nun bacakları çok seksi."
Jisoo telefonu eline aldı.
"Hayır sekşi değil yakşıklığ anladın mı?"
"Jisoo? Alo Jisoo sen misin?"
"Hayır hayır benim Juuuuuuun."
"Nerdesiniz siz oraya geliyorum."
"Neredeyiz Jeonghan? He anladım he tamam."
"Jeonghan'ın evinde misiniz?"
"Hayır senin evinin önündeyiz. Kapıyı açsana Cheol."
Cheol hızlı yatağından doğrulup kapıyı açtı. Terliklerle apartmanın önüne çıktı.
"Nerdesiniz göremiyorum sizi."
Telefondan gülüşme sesleri gelir.
Dıt
"Alo alo Jun hey!"
Telefonun suratına kapatırlar.
"Gerizekalılar gece gece benimle kafa buluyorlar."
Cheol evine girmek için kapıya döndü. Kapı arkasından kapanmıştı. Anahtarını içerde unutmuştu.
