"Yetimhane'de Yetişen küçük Bedenlerin, ranzalara yazdıkları 'ANNE' yazısı kadar masum olmalı Sevgi..."
°
Ben RÜYA 10 yaşındayım daha küçücük bir bebekken marketteki un çuvalların arasında bulunmuşum. 10 sene yetimhanede büyüdüm. Yıllardır çektiğim eziyetler, yediğim dayaklar, atılan iftiralar ve daha birçoğu...Artık ağır gelmeye başlamıştı bana bu kadar şey, hergün, hergece hapisaneden kaçmanın yollarını aradım ama pek başarılı olamadım. Daha annemi, babamı tanımıyordum bile burdan kaçınca annemi, babamı nasıl bulurum hiç bilmiyorum. Ama umudunu hiç kaybetmedim bu hapisaneden kurtulup ailemi bulucaktım. Zorda olsa kendimi buna inandırmıştım.
°
Gene bir yetimhane günüydü, yemek saatinde yemekhanedeydik. Arkadaşlarım hatta kardeşlerim Ayşe, Asya ve Denizle birlikte yemek yiyoyorduk. Menüde herzamanki gibi kurtlu mercimekle, çiğ makarna ve bayat ekmek vardı. Ama biz hep şukretmesini bildik herşeye dayandığımız gibi bunada dayanıyorduk. Yetimhanenin kötü müdüresi bizim karşı masadan süzüyordu. Ondan yediğimiz dayakların haddi hesabı yoktu. Çok acımasız, iğrenç bi kadındı. Burdan kurtulmak ve ailemi bulmak tek dileğimdi ve tabiki diğerlerininde. Yatma zamanı geldiğinde Ayşe, Asya ve Denizle beraber bir araya gelip burdan kurtulmanın planlarını kurmaya başladık. Burdan kurtulmanın bir yolu olmalıydı. Gece kendi aramızda konuşurken kapı gıcırdadı, bir anda aralanan kapının ardından o korkutucu, heybetli simasıyla kötü müdiremiz Nuriye hanım girdi. Ve ürkütücü bir sesle;
"Siz hala ayakta mısız pis yetimler?" Korkudan sesimiz soluğumuz kesilmişti ve hemen yorganın altına saklandık.
°
Sabah olmuştu, güneş tamda gözüme vuruyordu. Doğrulduğumda herkesin aşağıya indiğini farkettim. Sadece tek ben kalmıştım. Bende yüzümü yıkayıp yemekhaneye indim. Yemekhaneye girer girmez karşıma Nuriye hanım çıktı. " Ooo hanfendi sonunda uyanıp gelebildi." Bana çok kötü bakıyordu. Hemen yerime oturup yemeği hızlıca yemeye başladım. Çünkü hemen buradan uzaklaşmak istiyordum. Hızlıca kardeşlerimin yanına gittim.
"Kızlar hemen plan yapmamız lazım"dedim. Lafa Ayşe atladı;
"İyide nasıl kaçıcazki bu hapisaneden, kaçtık diyelim nereye gidicem nerde kalıcaz" dedi. Bende hemen Ayşe'ye döndüm;
"Ayşe şuan hicbisey umrumda değil ben burdan kaçıp annemi babamı bulucam gelmek isteyen gelsin zorlanıyorum kimseyi." Ayşe ve diğer kızlar sözlerime ikna olmuşlardı. Planımızı kurmuştuk ve plan şoyleydi. Bahçeye çıkmak için muftak kapısını kullanıcaktık çünkü tüm kapılar kilitliydi. Mutfaktan bahçeye çıktıktan sonra aşmamış gereken koca bı duvar vardı ama onuda düşündük. Bahçenin bı köşesinde duvarın küçük bı kısmı delinmişti ve oraya sığabilirdik. Yakalanmamak için arkamızda bı nöbetçi bırakmamız gerekiyordu ve bu işi en iyi Sevim yapabilirdi çünkü oda bizim güvendiğimiz bı arkadaşımızdı.
Gece olmuştu. Biz hazırdık herşeyimizi toplamıştık. Yavaş yavaş, çok sessiz bir şekilde parmaklarımızın ucuna basarak merdivenlerden iniyorduk. Ve tabiki Sevim nöbet tutarak bizim kaçmamıza yardımcı oluyordu. Mutfağa ulaştığımız da kapı açıktı tamda istediğimiz gibi plan çok güzel ilerliyodu. Kapıdan teker teker çıktık. Saklanarak yerde sürüne sürüne o delinmiş duvarın olduğu yere ilerliyorduk. Duvara yetiştik ve teker teker çıkmaya başladık Ayşe, Asya ve deniz duvarı geçmişti. Sıra bendeydi ve bende geçiyorum ama bı anda ayağım sıkıştı kardeşlerim beni çekip çıkarmaya çalışıyorlardı ama hiçbirinim gücü yetmiyordu. Bı anda ayağımı birinin tuttuğunu hissettim ve kızlara dönüp;
" Başaramadık kızlar" dedim. Yakalandığımızı anlamıştım. Ayağımı tutup çekende tabiki kötü mudire Nuriye hanımdı. Bizi alıp hemen odasına götürdü. Anladım ki gene dayak yiyecektik. Ve öylede oldu odasına geçer geçmez hepimize birer tokat attı. Kulağımın çok kötü çınladığını hissettim. Biz yapma dedikçe daha çok vuruyordu. Nuriye hanım Deniz'e sopayla çok kötü vurmuştu. Deniz yerde kıvranıyordu. Ağzından sadece şu kelimeler çıkıyordu;
"Yapmayın nolurr yapmayın belime vurmayın" diyordu. Ama müdire hanım durmuyordu daha çok vuruyordu. Gözlerimi son kes araladığımda deniz Ayşe ve Asya yerde hareketsiz bı şekilde yatıyordu benim birazda olsa kendimdeydim ama buda uzun sürmedi Nuriye hanım son vuruşuda bana yaptı ve benimde yavaştan gözlerim ve bilincim kapandı.
°
Ayıldığımda her tarafım ağrıyordu. Dayak yemeye alışmıştık tabi ama bu yediğimiz dayak diğerlerinden daha ağırdı. Denize baktım yüzü mosmordu gözleri davul gibi şişmişti. Daha çok küçüktük bu kadar dayağı kaldırmamız çok zordu. Aradan bir hafta geçmişti yaralarımız yeni yeni iyileşmeye başlamıştı. İnancımı hiç yitirmedim bigün bu hapisaneden kurtulup annemi babamı bulucaktım. Yakalanmamızın nedenine gelirsek Sevim yüzünden yakalanmıştık. Ona çok güveniyoduk ama o bizi elevermişti. Yıllardır düşündüğüm şey boynumda bi leke vardı yetimhanenin hademesi bizi büyüten bu yaşımıza getiren hediye annemiz bu lekenin doğum lekesi olduğunu düşünüyodu. Ben annemi babamı belki de bu lekeler bulabilirdim. Yani inşallah...
°
Gene birgün kızlarla yeni bir plan yapmak için bir araya geldik. Yeni planımız şuydu ben hediye anneden yarın buraya bir araba geliceği haberini aldım. Arabaya saklanıp burdan çıkabilirdik. Ama korkuyorduk ya yine yakalanırsak ya yine kötü bı dayak yersek, ama yakalanmayı göze almıştık ve yarını sabırsızlıkla beklemeye başladık. Gün doğmuştu hepimiz erkenden kalkıp arabanın gelmesini bekledik. Sonunda araba gelmişti bu sefer hicbisey almadan gidicektik. Şoför müdire hanımın odasına gitmişti bizde hızlıca arabadaki kolilerin içine saklandık. Küçük bedenimizle buraya sığmak kolaydı. Şoför gelmişti arabayı çalıştırdı ve bu hapisaneden çıkmıştı. Sonunda özgürlüğe kavuştuk mutluluktan havalara uçuyorduk. Araba ilk durduğunu anda hemen kaçıcaktık. Uzun bı beklentiden sonra araba durmuştu. Çok hızlı bı şekilde arabayı terk ettik. Yüzümüzdeki küçük tebessümler şimdiye kadar yediğimiz dayaklara, çektiğimiz eziyetlere değerdi.
°
Evet yetimhaneden kurtulmuştuk. Ama şimdi annemizi babamızı nasıl bulucaktık hiç bir fikrimiz yoktu. Aslında diğer kızların birazcıkta olsa şansları vardı çünkü onlar bebekken gelmemişti yani bazı şeyleri biliyorlardı. Hepimiz ayrılmadan önce uzun uzun sarıldık birbirimize ve söz verdik bı gün tekrar bı araya gelicektik. Benim bı yerden başlamam gerekiyordu ama nerden başlıycaktım hiç bir fikrim yoktu. Her tarafı gezmeye başladım. Didim didik aradım ama hicbisey iz bulamadım. Akşam olmuş hava kararmıştı. Nerde kalıcağımıda bilmiyordum. İyice geç olmuştu bi inşaat bulup içine girmiştim bir yere kıvrıldım. Hava çok soğuktu çok üşüyodum ve bi yandanda çok açtım.
Gün doğmuş sabah olmuştu. Hava birazcıkta olsa ısınmıştı. Hemen inşaatı terk ettim ve tekrar yola koluyup aramaya başladım. Elimi cebime attığımda bi anda bişey hissettim, cebimde tamı tamına 200 lira vardı bu paranın cebimde ne işi vardı bilmiyorum. Ama olsun bu beni bir kaç gün idare ederdi. Hemen ilk bulduğum markete girip yiyecek birşeyler aldım karnımı iyice doyurdum. Yolda yürürken bi teyze bana seslendi. Ve teyzenin ağzından çıkan söz şuydu;
"Eliffffff"
Şaşkınlıkla teyzeye bakakaldım ve cevabım şuydu;
"Banamı seslendiniz teyzecim."
Teyze bı anda bana doğru koştu ve sarıldı kendimi bı anda garip hissettim annem olabilir miydi acaba? Hemen teyzeye dönüp heyecanlı bir şekilde;
-"yoksa sen benim annem misin?
-"hayır yavrum annen değilim ama anneni bulmana yardımcı olabilirim.
-"iyide siz kimsiniz ki teyze hem beni nerden tanıyorsunuz ve bana neden elif diye seslendiniz?
"Boynundaki doğum leken sen Elifsin buldum seni sonunda kızım.Ben çok şaşırmıştım ne dusucegimi bilmiyordum ve doğrusunu söylemek gerekirse doğrular bir bir açığa çıkıyordu. Ben rüya değilde Elif olabilirdim. Bu teyzeye guvenmekten başka çarem yoktu. Ve teyzeye dönüp;
-"Peki teyze bana annemi babamı bulucakmısın?
-"Tabiki bulucam kızım! Ben annenin arkadaşıyım bende uzun zamandır görüşmüyorum annenle ama onu kolayca bulabilirim.
Bu sözler beni çok mutlu etti ve gitgide heyecanlanıyordum. Teyze annemlerin aslında beni o un çuvallarının arasına bırakmadığını söyledi onlar beni yıllar önce kaybetmişler onlarda beni yıllarca aramış ama bulamamışlar. Teyze annem ve babamın Foça'da yaşadığını öğrendi. Hemen 2 bilet alıp yola çıktık. Aradan bir gün geçti Foça'ya ulaşmıştık. Hemen aramaya başladık. Efsun teyzede en az benim kadar heyecanlıydı. Sonunda ailemin yaşadığı kasabaya vardık. Birine evin adresini sorduk hemen tarif etti. Eve ulaşmıştık hemde tam önündeydik. Bahçede bi adam vardı çiçekleri suluyordu. Efsun teyze üzüntülü bir sesle;
"Elif o senin babannn!"
Gözümden yaşlar gelmeye başlamıştı. Babama doğru hızlıca koşmaya başladım ve tum kalbimle bağırdım;
-"Babaaaaaaa"
Babam arkasını döndü ve bana uzu uzun baktı. Babam ağlıyordu. Onun babam olduğunu anlamıştım ve oda benim onun kızı olduğunu. Uzun uzun baktıktan sonra babamın ağzından şu kelime çıktı;
-"Eliffffff"
Babam bana doğru koşmaya başladı ben babamın boynuna zıpladım. Sonunda babamı bulmuştum. Binlerce kez öpüp koklamak istiyordum.
🍃🍃
Babamın kucağından inip;
-"Baba annem nerde peki?"
Babam ağlayarak bakıyordu ve sadece susuyordu.
Yoksa......Evet arkadaşlar hikayenin birinci bölümü şimdilik bu kadar beğenmişsinizdir umarım, sizi etkilediysem ne mutlu bana!
2. Bölüm çok yakında hikayeme desteklerinizi bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE
RastgeleYetimhane çocukları dünyayı siyah beyaz görür. Yetimhane, grileri yok eder... 🥀🥀