7. BÖLÜM

63 4 1
                                    

Selam kuzucuklarım🤗
Yeni bir bölüm ile tekrar birlikteyiz. Bu bölümü birazcık daha kısa tutmak zorunda kaldım, çünkü artık bölümlerin arasını o kadar uzatmak istemedim. Bu arada buradan Yağmur arkadaşıma selam söyleyeyim artık onun yardımları ile yazıyorum bölümleri :)

Neyse çok uzatmadan bölüme geçelim. İyi okumalarr😘

Multimedia: Barış ÜZER (Blake Steven)

___

'Her şey neye layık ise ona dönüşür.' derdi babam hep. Her zaman hak verirdim. 'Baba mesela?' demiştim bir keresinde. 'Örnek verir misin? Layık olan bir şeye örnek verir misin babacım?' sonra babam yavaşça kahverengi, akçaağaç sandalyesine oturdu ve dedi ki: (burayı altı çizili yazmamın nedeni Haluk arkadaşım- sıra arkadaşım olur kendisi- yazdı ve özellikle onu da belirtmemi istedi ldlsşd) 'Büyüyünce anlayacaksın Su. Buna örnek vermek hiç kolay değil, ama büyüyünce başına neler gelecek ise onlar örneklerin olacak.'

İşte şimdi örneklerimi yavaş yavaş alıyordum. Başıma geldikçe bana layık görünen şeyleri öğreniyordum. Ama bunlar o kadar acı şeylerdi ki öğrenmek istememeye başlamıştım.

Deniz' in kapıdaki cümlesi ile donakalmıştım. O kadar tepkisiz duruyordum ki Deniz beni içeri almıştı. Dışarıdan bir harf bile söyleyemiyorken içimde çığlıklar atarak haykırıyordum. BENİ TANIYORDU!!

İçeriye geçtikten sonra salona geçip oturttmuştu beni. Büyük, kırmızı 'L' koltuk anında vakumlamıştı bedenimi. Çok yumuşaktı. Ben burada yıllarca uyurdum...

Deniz -ablam- benim karşımda ki tekli koltuğa oturup ellerini kucağına yerleştirdi. Ellerine bakarken parmaklarıni kıpırdatıyordu. Bakışlarımı ondan çekip evin içinde gezdirdim.

Evin ayriyetten bir salonu yoktu çünkü direkt ev salondan oluşuyordu. Kapıdan girer girmez bizi karşılayan geniş salon eski ve yeni eşyalar ile çok hoş duruyordu. Kocaman salonu aydınlatma görevini de kocaman bir ışıklandırma üstlenmişti. Kristallerden oluşan avize kafama düşse anında ölürdüm.

"Babamın-... yani babamızın işi çıktı herhalde, o yüzden gelmedi."

Deniz' in gülümseyerek sorduğu soru ile fikkatimi evden alıp ona verdim. Bana bakıyordu. Tam gözlerimin içine bakarak cevap bekliyordu. Olanlardan haberi yoktu. Benden öğrenmesi ne kadar doğru olurdu bilmiyordum. O bana böyle baktığı sürece yalan da söyleyemezdim ki zaten gerçekleri bilmeye hakkı vardı.

Söylesem ne olurdu? Ne kaybederdim?

Ümidini kaybetmiş olanın, başka kaybedecek şeyi yoktur.

"Deniz..." fısıldayarak da olsa bir şey söyledim. Duymamıştır sanmıştım ama suratı düşmüştü. Anladı mı?!

"Bana alışman biraz zaman alacak herhalde... Ben... Ben ne kadar da şapşalım! Kız haklı daha en baştan beni ablası olarak görmesini bekliyorum..."

Kendi kendine konuşmaya başladı. 'Deniz' dememe bozulmuştu, 'abla' dememi bekliyordu. Derdim. Diyebilirdim ama... Kendimi farklı hissetmeme neden oluyordu.

"Her neyse! Ne sormuştum ben? Hah! Babam nerede?"

Ne güzel konuyu değiştirmiştin, neden geri bu soruya döndün Deniz?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 07, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PLATONİK      (Yazılıyor...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin