Merhaba arkadaşlar!
Uzun bir aradan sonra sonunda yeni bölümle karşınızdayım!İki aydır tatilin rahatlığı mayışmama sebep olduğundan ilham gelse bile yazıya dökememiş,aklımda tutmaya devam etmiştim.Fakat şu son iki gündür fark ettim ki arayı baya açmışız.O yüzden üşengeçliğimi bir kenara bırakıp kolları sıvadım ve işte normalden daha uzun bir bölümle karşınızdayım!
Umarım beklediğinize değen bir bölüm olmuştur :)
Multimedia/Medya da Gaye ve Cenk çiftimizi görebilirsiniz. :)
Lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin. :)
Hepinize iyi okumalar. :)
***
Şok bütün vücudumu ele geçirirken ağzımın balık gibi açılıp kapandığını biliyordum.Ne tepki vereceğimi,ne demem gerektiğini bilmiyordum.Tek bildiğim ciddi anlamda büyük bir şok geçirdiğimdi.Az önce ne demişti o öyle?”Benimle partiye gelmeni istiyorum.”Okulun en popüler çocuğu az önce resmen bana dışarı çıkmayı teklif etmişti!Söyledikleri tekliften çok kesin karara varılmış emir gibi olsa da benimle bir yere gitmek istiyordu!Benimle!Fakat neden benimle?Okulda o kadar güzel kız varken neden ben?Onu bu karara iten ne?Aklımda milyonlarca soru dolaşırken hiçbirinin cevabını bilmediğimi fark ettim.Muhtemelen hayatımın sonuna kadar da öğrenemeyecektim.Ben kim Ayaz’ın arkadaşıymış gibi ona soru sormak kim?Değil mi?Fakat işte asıl sorunda buydu.Onun arkadaşı bile değildim.O zaman neden gelip bana böyle bir şey söyleme gereği duymuştu?Gerçekten merak ediyordum.Ve sorumun cevabını alamazsam bu merakla asla yaşayamazdım.İşte tam bu yüzden o cevabı öğrenmeliydim.
Ayaz’ın gözleri şoktan kaskatı kesilmiş vücudumda dolaşırken rahatsızca kıpırdanmamak için kendimi zor tuttum.Beni büyük şok dalgalarının üzerine atan o değilmiş gibi bir de böyle açık açık vücudumu incelemesi rahatsız etmişti.Kaşlarım hafifçe çatılırken yayıldığım yerden doğruldum ve dimdik oturmaya başladım.Sahte öksürüğüm aramızdaki sessizliği delip geçerken sonunda gözleri olması gereken yere yani gözlerime gelebilmişti.Vücudumu incelemesini bitirdiği için içim bir nebze rahatlasa da hala tam olarak rahat değildim.Tamamıyla rahat olmam için o soruların cevabını almam gerekiyordu.Tabii hepsinden önce kurbağa gibi çıkacağını bildiğim sesimin düzelmesi için kendime biraz zaman tanımam gerekiyordu.Sesimin geri geldiğine emin olduğum an,aklımdan geçirdiğim fakat söylemeyi kesinlikle düşünmediğim,söylersem çok yanlış anlaşılacağım şeyi ağzımdan kaçırdım.
”Sen ne dediğinin farkında mısın?”
Şaşkın,bir o kadar da sert çıkan sesim kulaklarıma ulaştığında ve gözlerim Ayaz’ın gözlerinde ki o yakıcı bakışı gördüğünde,beynim çoktan alarm çanlarını çalmaya başlamıştı.Ayaz’ın gözlerinde gördüğüm yakıcı bakış bir çok duygu barındırıyordu.Şaşkınlık,sinir ve çoğunlukla şok.Kalbim olduğundan daha hızlı atar,ellerim her zaman olduğu gibi ter içinde kalırken yerimde kıvranmamak için kendimi zor tuttum.Her saniye sinirle harlanan gözler gözlerime kilitliyken tek isteğim bir an önce bu konuşmanın bitmesiydi.Böylelikle hem Ayaz’ın kısa süreli esaretinden kurtulmuş hem de eski asosyal kız halime geri dönmüş olurdum.Ayaz’ın konuşmak için aralanan dudaklarını izlerken bu konuşmanın çabucak bitmeyeceğinden habersizdim.
”Ne demek istediğimi açıkça ifade ettiğimi sanıyorum.”
Sakin ses tonu tüylerimi diken diken ederken yüzüne onu anlamak ister gibi baktım.Sinire bulanmış gözleri ses tonunun tam tersini sergilerken şaşırmadan edemedim.Böyle sinirli gözükürken sesini nasıl ayarlayabiliyordu?Bilmiyordum.Açıkçası şu an da bilmek istemiyordum.Ayaz gözlerini üzerime dikmiş,bir cevap beklerken ne diyeceğimi bilemiyordum.Kelimeleri bir araya getiremiyor,doğru düzgün cümle kuramıyordum.Fakat bunu yapmam gerektiğini biliyordum.Yapmadığım taktirde Ayaz cevap beklemekten sıkılacak ve gidip başka bir kıza teklif edecekti.Arkasında da okulda ağızdan ağza dolaşacak bir sürü dedikodu malzemesi bırakacaktı.Bunu göze alamazdım.Bu yüzden aklımdakileri toparlayıp konuşmam gerekiyordu.Stresten kuruyan dudaklarım ve birbirine yapışmış gibi hissettiğim ses tellerim bana hiç yardımcı olmazken hala ne diyeceğimi düşünüyordum.Ne demeliydim?Hiçbir fikrim yoktu.Ayaz’ın sabırsızlığını oldukça belli eden suratına bakarken midemin stresle burulduğunu hissettim.Stresten dolayı alev alev yanan boynum altında oturduğumuz gölgeden nasibini almazken,ter damlacıklarının ellerimden süzülüp eteğime damladığını biliyordum.Ayaz’ın gözleri gözlerimden bir saniye bile ayrılmazken ben hala vereceğim cevabı düşünüyordum.Eğer “Evet” dersem yüzünde o bilindik gülümsemesi belirecek,bir kez daha zaferle sonuçlandırdığı tekliflerinden birinin keyfini çıkaracaktı.O bu kadar rahat olurken ben hiç rahat olamayacaktım.İnsanların gözlerinin hep üzerimde olması yetmiyormuş gibi,bir de saçma sapan dedikodularla uğraşacaktım.Bunlar da yetmezmiş gibi izin almak için anneme yalvarmam gerekecekti.Büyük ihtimal bir erkekle dışarı çıkmama izin vermeyecek üzerine bir ton nutuk atacaktı.Sonrasında bunlara dayanamayan ben bağırıp çağırdıktan sonra oradan uzaklaşacak,odama kapanacaktım.Sonuç olarak hem Ayaz’la dışarı çıkamayacak hem de annemle tartışmış olacaktım.Tüm okula rezil olacağımı saymıyorum bile.Ama eğer “Hayır” dersem daha kötü olacaktı.Ayaz sinirlenecek,tüm lise hayatımın sonunu getirecekti.Rahatsız olacağım bir sürü dik bakışa ve insanların olur olmaz laflarına maruz kalacaktım.Bunların hepsi beni daha içine kapanık bir tip haline dönüştürecek,insanlara tekrar canavarmış gibi bakmama sebep olacaktı.Ve kesinlikle bunların olmasını istemiyordum.Kendimi çıkmaz sokağa girmiş gibi hissediyordum.Ne tarafa dönsem önüme beton duvarlar çıkıyor,kesin bir sonuca ulaşmamı engelliyordu.Ne diyecektim?Hangi riski alacaktım?Bilmiyordum.Belki“biraz düşünmeye ihtiyacım var” dersem kabul eder ve biraz vakit verirdi.Küçük bir umutla Ayaz’a doğru baktım.Yüzünden açıkça belli olan “kesin bir cevap bekliyorum” ifadesi tüm umutlarımı yerle bir ederken sıkıntıyla oflamamak için kendimi zor tuttum.Madem kesin bir karar vermem gerekiyordu,o zaman bende verirdim.Gözlerim Ayaz’ın buz mavisi gözlerine kilitlenirken,belki de tüm okul hayatımın sonunu getirecek o sözü söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Rüyaydın Sen
RomanceŞehrin durmak bilmeyen koşuşturması gözümüzün önünde akıp giderken ikimizde konuşmuyorduk.Saatlerdir yaptığımız tek şey;önümüzden telefonları kulaklarına dayalı bir şekilde telaşla koşarak işlerine yetişmeye çabalayan insanları ve yoğunluktan felç o...