1.Bölüm:Hatıra

874 38 11
                                    

“Şişmansın sen!”

Barlas’ın sesi kulaklarımda yankılandığında hızımı biraz daha arttırdım.

”Asla zayıflayamayacaksın!”

Sesi tekrar yankılandığında öncekinden bir tık daha hızlı koşmaya başladım.

”Bir fil bile senden daha zayıf!”

Alaycı sesi kulaklarımda bir kez daha yankı bulurken seslere aldırış etmemek için kendimi zorluyordum.

”Annenin insan olduğuna emin misin?Senin insana benzer bir tarafın yokta!”

Benimle eğlenen sesin ardından yüksek perdeden atılan kahkahalar beynimde yankı bulduğunda koşmaya son verdim.Kahkahalar kesintisiz bir şekilde devam ederken,ellerim sanki beynimdeki sesleri susturabilirmiş gibi kulaklarıma gitti.Seslerin kesilmediği her saniye kulaklarıma biraz daha fazla basınç uyguluyor,bu işkencenin bir an önce bitmesini diliyordum.Eğer bu sesler hemen geçmezse her zaman olduğu gibi sonu öfke nöbetiyle bitecekti.Hayat sanki bana en zoru yaşatmak istermiş gibi ses seviyesini bir derece daha arttırdı.Gözlerimi sımsıkı kapayıp kendi kendimi teselli etmeye başladım.

”Sakin ol Mira.Derin bir nefes al ve başka şeyler düşünmeye çalış.Sakin ol.”

Ciğerlerime derin bir nefes çekip birkaç saniye içimde tuttum ve yavaşça ağzımdan verdim.Fakat sınıftakilerin o iğrenç kahkahalarını hala duyuyordum.İçimde birazdan nöbetimin geleceğinin habercisi olan öfkem yüzünden daha hızlı nefes alıp-vermeye başladım.Allah’ım lütfen şimdi olmasın!Lütfen!Öfkem her saniye gün yüzüne çıkarken kendime hakim olmaya çalışıyordum.Şimdi öfke nöbetimin hiç sırası değildi!

”Seni okulda istemiyoruz Mira!”

Aden’in tiz sesi beynimde yankılandığında bardağı taşıran son damla bu oldu.Sokağın ortasında yüksek perdeden bir çığlık koy verdim.Her ne kadar görüp duymasam bile insanların bana garip garip baktığını hissedebiliyordum.Onları şuan umursayacak durumda değildim.Çünkü içimdeki öfke ancak böyle dışarı çıkabiliyordu.Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama ne zaman öfkem sona erip yerini üzüntüye bıraktı ancak o zaman vücuduma sarılan kolların farkına vardım.Kapalı gözlerimin arkasında birikmeye başlayan gözyaşlarımı rahatça akıtabilmek için olduğum yerde arkama dönüp başımı abimin omzuna gömdüm.Akmaya hazır olan yaşlar yavaş yavaş yanaklarımdan süzülmeye başladığında ne zamandır içimde tuttuğum hıçkırıklarımın da ağzımdan kaçıp gitmesine izin verdim.Omuzlarım hıçkırıklarımla eş zamanlı sarsılırken abimin elini saçlarımın arasında hissettim.

”Şşş!Sakin ol!Sakin olmaya çalış Mira!Derin nefesler al ve ver!”

Abimin yatıştırıcı sesini kulağımın dibinde duyduğumda kendime “Sakin ol ve ağlamayı kes!”emrini veriyordum.Şimdi Bursa’dan ve önyargılı insanlarla dolu okulumdan çok uzakta,abimin kollarının arasındaydım.Güvendeydim.Burada o insanlardan çok uzaktaydım.Endişe etmemi gerektirecek bir durum yoktu.En azından kendimi böyle avutuyordum.Kaç dakikadır burada dikildiğimiz hakkında en ufak bir fikrim yok ama sonunda ağlamam kesildiğinde burnumu sesli bir şekilde çektim.Abimin baharatlı bir aromaya sahip olmakla birlikte sadece ona has olan,insana huzur veren kokusunu ciğerlerime doldurdum.Sanırım bunu yaparken bile ses çıkarmış olmalıyım ki abimin alaycı sesini duydum.

”En sevdiğim tişörtümün sümükle kirlenmesini istemiyorum!”

Kahkaha atarak geri çekildiğimde abim terden dolayı yüzüme yapışan saçları yüzümden çekmekle meşguldü.

Bir Rüyaydın SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin