Bir yandan karşımdaki görüntüyü izlerken bir yandan da dişlerimin arasında tuttuğum pipeti daha çok çiğniyordum.Allah’ım ne diye Derya’ya uyup öğle yemeğini yemek için kantinde kalmıştım ki?!Ne güzel her zaman yaptığım gibi bir köşeye çekilecek tek başıma ve sakince yemeğimi yiyecektim.Ama yok!Onun yerine gelmiş kantinde bir masaya kurulmuş,karşımda sevgilisi sandığım kişi-yani benim deyimimle tilki surat-ile yemek yiyen Barlas’ı izliyordum.Ne kadar hoş değil mi?!Sinirle dudağımı kemirmeye devam ederken karşıdan bize doğru gülümseyerek gelen Gaye’yi fark ettim.Dişlerimin esaretindeki pipeti özgürlüğüne kavuştururken gülümsemeden edemedim.
”Herkese merhaba!”
Gaye’nin mesafeli bir o kadar da sıcak sesi,masadaki herkesin dikkatini çekerken kısaca “Merhaba” diye mırıldandım.Ardından özgürlüğüne kavuşturduğum pipeti sanki Aden’in kafasını çiğniyormuşcasına bastırdım.Bundan büyük bir zevk alırken,masadakiler Gaye’yi sıcak bir şekilde selamlamış,koyu sohbetlerine geri dönmüşlerdi.Gaye ise onlara bakmadan yanıma boş bir sandalye çekmiş,bir şey anlatmaya hazırlanıyordu.Bakışlarımı Barlas ve Aden çiftinden ayırıp,bana üzgün gözlerle bakan Gaye’ye çevirdim.Neden üzüldüğünü bilmiyordum fakat yüzde elli olarak eşitlik gösteren iki tahminim vardı.Birinci tahminim;sevdiği çocuk bugün yine yüzüne bakmamıştı ya da ikinci tahmin;şu an ki halime acıyordu.Gaye o kadar içine kapanık bir insandı ki bazen neye üzüldüğünü veya sevindiğini anlayamıyordum.Açıkçası eskiden Gaye’nin bu halleri hakkında hiç düşünmezdim.Ne hissettiği veya hissedeceği bir önem taşımazdı benim için ama bu yıl öyle bir şey olmuştu ki aynadaki yansımama bakar gibi Gaye’ye bakakalmıştım.Onda kendimi görüyordum.Gözlerine baktığımda,derine gömdüğü acıları görüyor,sanki o acıyı yaşamış gibi oluyordum.Hatta gibisi de yoktu.Gaye ne yaşadıysa hepsini ben de yaşamıştım.Önceleri kendi acılarımın karanlığına o kadar gömülmüştüm ki sınıftaki tek arkadaşımın neler yaşadığına dikkat edememiştim bile.Oysa o zaman diliminde Gaye’nin hayatında neler olmamıştı ki…
”Mira!Mira!Kendine gel!Hişt!”
Gözümün önünde hızla yukarı-aşağı sallanan el ve adımın seslenilmesi ile kendime geldim.Ne ara düşüncelere dalıp gitmiştim ben böyle?Kısa bir süre sonra odaksız gözlerimi Gaye’ye sabitlediğimde endişeli gözlerle beni izlediğini gördüm.
”Mira iyi misin?”
Derya’nın endişeli sesini işittiğimde kısa bir süre ona bakıp,başımı yukarı aşağı salladım.
”Mira sen iyi olduğuna emin misin?”
Gaye’nin gözlerine uyan tonda sesi karşısında inlememek için kendimi zor tuttum.Hadi ama!Bir şeyim yok benim!Alt tarafı aşık olduğum çocuk karşımda benden başka bir kızla yiyişiyor o kadar!O kadarcık yani.Büyütülecek bir şey değil.Yüzüme her zaman ki sahte tebessümlerimden kondurup arkadaşlarıma döndüm.
”Bakın canlarım ben gerçekten iyiyim…”
Cümlemi yarıda kesip parmaklarımla hayali bir tırnak açıp cümleme devam ettim.
”Malum kişi yüzünden sürekli moralimin bozuk olmasını beklemiyorsunuz değil mi?”
Tek kaşımı kaldırıp onlara baktım ama aklıma gelen ikna cümleleri,onların cevabını beklemeden tekrar konuşmaya başladım.
”Bakın eğer hala iki hafta önce yaşanan şu Barlas ve çirkin olmamla ilgili konu hakkında endişeleniyorsanız endişelenmeyin.Ben onu atlatalı çok oldu.”
Bol ağlamalı vıcık vıcık aşk filmleri,bol bol gözyaşı,bol bol sümüklü peçete ve spor salonunda iki saat fazla çalışmanın sonucu atlattığımı eklememiştim tabii.Sahte bir sırıtmayı yüzüme kondurduktan sonra önüme döndüm.Barlas ve tilki surat tam karşımda oturduğundan bakışlarım sürekli onlara kayıp duruyordu.Böyle olması da sinirlerimin aşırı derecede gerilmesine sebep oluyordu.Ama elimden bir kaza çıkmaması için sakin olmam gerekiyordu.Doktorumun söylediği gibi içime derin nefesler çekip,beynimde on tane Jensen suratı saydıktan sonra yavaş yavaş kendime geldim.Hey!Bakmayın öyle.Evet doğru yazıyor.Doktorum geçen haftaki randevumuzda
“Sinirlerini kontrol edemeyeceğini anladığın zamanlar da en sevdiğin kişiyi aklına getir ve aklında seçtiğin kişinin suratını on kez beyninden geçirip say.”
gibi bir şey demişti.İlk duyduğumda kahkahalarıma engel olamamıştım ama şimdi fark ediyordum ki çok işe yarıyordu.En sevdiğim kişinin suratını düşünmek garip bir huzur veriyordu.Bence bu yöntem gece uyku tutmayınca koyun saymanın gelişmiş versiyonuydu.Kendi düşünceme gülümseyip başımı iki yana salladım.Bu hareketlerimle dışarıdan deli gibi gözüktüğüme emindim.Ama umurumda değildi.Bakışlarım hala masaya sabitliyken,kantindeki bütün sesin kesildiğini fark ettim.Yemek almak için birbirinin üzerine çıkıp,kantinciye para uzatırken bağıran öğrencilerin sesi,tezgahın arkasından gelen para ve koşuşturma sesleri…Hepsi bir an da kesilmişti.İçimde adlandıramadığım bir his oluşurken,seslerin neden birden kesildiğini öğrenmek için başımı merakla kaldırdım.Ve o an da üzerime sabitlenmiş bir çift mavi gözle karşı karşıya kaldım.Ağzım açılmak için aşağıya doğru bir atağa geçtiğinde,ona karşı çıkarak ağzımı kapalı tutmayı becerdim.Yoksa tüm okula rezil olurdum.Abartmıyorum cidden tüm okula rezil olurdum.Çünkü şu an tüm okul bizi izliyordu.Beni ve Ayaz’ı…
Merhaba arkadaşlar!Bölüm çok kısa oldu farkındayım fakat haftaya sınavlarım başlıyor ve benim amacım sınavlar başlamadan önce birkaç bölüm yayınlamak.^^Eğer siz de bana bu konuda yardım edip vote ve yorumları çoğaltırsanız bölümler uzun aralıklarla değil kısa aralıklarla gelecek^^Bir de unutmadan önceki bölümleri voteleyip yorum yapan herkese teşekkür ederim!^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Rüyaydın Sen
RomanceŞehrin durmak bilmeyen koşuşturması gözümüzün önünde akıp giderken ikimizde konuşmuyorduk.Saatlerdir yaptığımız tek şey;önümüzden telefonları kulaklarına dayalı bir şekilde telaşla koşarak işlerine yetişmeye çabalayan insanları ve yoğunluktan felç o...