Bölüm 1- Geride Kalanlar

211 10 29
                                    

                                           
Ekmek hepimize yetmiyor,
kitap da yetmiyor,
ama keder
dilediğin kadar,
yorgunluk da göz alabildiğine.
Hürriyet hepimize yetmiyor.
Hürriyet hepimize yetebilir
ve sevda kederi,
hastalık kederi,
ayrılık kederi,
kocalmak kederinden
gayrısı aşmayabilir eşiğimizi.
Kitap hepimize yetebilir.
Ormanlarınki kadar uzun olabilir ömrümüz.
Yeter ki bırakmayalım, yaşanmamış günlerimiz yok olmasın çocukların
avuçlarıyla birlikte,
boşluğun karanlığına çıkmasın negatif resimcikler,
yeter ki ekmek ve hürriyet yolunda dövüşebilmek için yaşayabilelim.

Nazım Hikmet Ran
********************************

Muavinler uzun yolculukların vazgeçilmez aktörlerindendi. Saatler birbirini kovalarken yolcuları kovalayıp duran da onlardı. Kadın yolculuğu boyunca henüz reşit olmadığını düşündüğü muavini seyretmişti. Çocuk işini öylesine ciddiye alarak yapıyordu ki Ezman bir yerden sonra ona imrenerek bakmaya başlamıştı. İlk servisleri yaparken yaka kartı sayesinde adının Yakup olduğunu öğrenmişti. Yakup biletini kontrol ediyor, içecek servisi yapıyor, çayını tazeliyor, sandviç getiriyor. Yakup'un yüzü her daim gülüyor, her pası gole çeviriyordu. Varış noktasına gelmeden durdukları son molada otobüsün neredeyse tamamı ihtiyaçlarını gidermek için dışarıya çıkarken Ezman uyuyakalmıştı oturduğu eskimiş koltukta.

"Abla kalk. Cehennemden önce son çıkışın."

Kadın kulağına ulaşan sesle yerinden sıçradı ve oturuşunu dikleştirdi. Karşısında duran ve onu uyandırmaya çalışan Muavin Yakup'tu.

"Cehennem mi?"

Yakup genç kadının yüzündeki şaşkın ifadeyle daha da keyiflenmişti. Ezman'ın denize kıyısı olan bir şehri terk edip bir yangının içine atlamasına neyin sebep olduğunu içten içe merak ediyordu.

"Cehennem ya! Hele ki bu zamanda. Akıllının edeceği iş değil. İnşallah işin uzun değildir."

Kadın çocuğun demek istediğini yeni yeni idrak ediyordu. Cehennem dediği şehir, insanların sığındığı değil kaçtığı bir toprak parçasıydı. Gökten yağmur değil ölüm yağıyor, çocuk da bu akça pakça yüzlü, turuncu kafalı kadının orada ne yapacağını merak ediyordu. Hakkı da vardı merak etmekte.

"İşim uzun sürecek Yakup. Hem zaten istesen de cehennemden kaçamazsın."

Kadın ve muavin birbirlerine kısa ama ne demek istediklerini anlayacak kadar uzun baktıktan sonra kendi hayatlarına çevirdiler rotalarını. Ezman şehre vardıklarında henüz heyecanlı olamayacak kadar aklı havadaydı. Ne yaptığını, nereye geldiğini, nelerin olacağını idrak edemiyordu.

Ellerinde bavulları sırtında çantasıyla Geride Kalanlar köyüne giden tek minibüsün içine yerleşmiş tıngır tıngır ilerliyorlardı asfaltın yetişemediği topraklı yollarda. Minibüs duruyor, durdukça yolcular parça parça eksiliyordu. Son durak Geride Kalanlar Köyü, son yolcu da Ezman'dı.

Yerleşeceği ev ve diğer haneler minibüs şoförünün indirdiği yerden oldukça uzakta kalıyordu. İçi ter ve hurda kokan minibüste tek kalmış olması onu o kadar çok tedirgin etmişti ki dönüp şoföre kestirme bir yolun olup olmadığını sormaya bile tenezzül etmedi.

EZMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin