" Sana anlatacaklarım var
Dinlemek konusunda edindiğin nahoş tecrübeleri bir kenara bırakalım
Bir gözün olmadan da görebilirsin
Uçsuz bucaksız köylerden haber geldi
Bir bir yok oluyormuş çocuklar
Benim sana anlatacak derdim yok
Bunu anla önce
Bağırmaktan acıyan boğazlarımda bir çift kadın oturuyor
Sana kızmıyorum
Size kızmıyorum
Her çocuğun vardır bir öfkesi
Her kaybolan çocuğun anlatacakları vardır
Eli bastonlu bunak kodamanlar meydanda
Ne söyledikleri belli ne sustukları
Dünya bir gürültüye mahpus
Teker teker yok oluyor çocuklar
Uçsuz bucaksız köyler yakın oluveriyor
Her evde üç çocuk
Üç çocuktan ikisi kayıp
Biri ebenin ardında sobelenmeye gebe
Sana anlatacaklarım var
Kapıyı çalmadan atlılar
Yıkılmadan duvarlar
Ve en nihayetinde evinden bir çocuk daha kaybolmadan sana diyeceklerim var
Tütün kokuyor avuçların
Ayakların hep benden uzaklara gidiyor
Her duygu bir insana hapis
Seninki nefret
Benim ki
gur
bet..
Sana anlatacaklarım var
Ucunu çakmakla yakacağım mektuplarım var
Önce seni soracağım
Sonra bir bir anlatacağım her şeyi
Buradaki kadınlar bilmez
Zaten çocuklar çoktan firari!
Bundan mütevellit ilk benden duyacaksın gerçeği
Duvarın ardında sana yetecek bir hayat yok
Neresinden tutarsan tut
Tut
Sak
Bir kere başladın mı kaçmaya
Her direkte senin yüzün
Ka
Yıp "
Ezman - İtiraf
*******************************************
Nazlıcan,Bir kavganın kucağına düştüm. Bu öyle bir kavga ki ne dostum belli ne düşmanım. Alnımda gezinen ağrının sebebi gözümü kör eden hırsım, biliyorum. Dik başlılıkla değil uysallıkla sokmalıyım işleri yoluna. Bir çocuk ölüyor kucağımda Nazlı. Katilin yakasına yapışıp yüzüne tüküremiyorum. Ben de el mecbur aynadaki aksime tükürüyorum. Sonra aynı çocuk can buluyor kucağımda. İnsanlara içimi talan eden, içimde felaketler doğuran acımı anlatamıyorum. Bu kez aynadaki aksim ağlamaya başlıyor. Ben payladıkça o hırçınlaşıyor. Bu böyle gitmez. Ben sana bunu açık açık söyleyeyim kardeşim. Tutukluk yapan dilim çözülür. Karalar bağlayan yüreğim harlanır. Ağrıyan bacaklarım güçlenir.Senin kulağına bile gelir sesim. İyi işit. Bu kez herkes duyacak. Bu kez herkes duyacak.
Ezman
Her ölümlü hayatında bir kereliğine de olsa kuş olmayı düşlemiştir. Bazıları kollarının yerinde kanatlar düşleyerek, bazıları ruhlarıyla bir kuşun bedenine girerek yapmıştır ama mutlak suretle yapmıştır. Kuş gibi olmanın hayali insanın en ulaşılmaz fantazisi, kabul.Peki ya kim bir kuşa evrildiğini düşünür? Ezman neden kollarının genişlediğini, etlerinin acıyla yırtıldığını ve tüylerinin uzadıkça uzadığını ansıyordu.. Küçük ve yumuşak ağzı sivriliyor,sivrildikçe de sertleşiyordu. Arkasına okulu almış meydana doğru yürüyen herkes gibi sıradağları ve tepelerinde biriken karları izliyordu. Fakat neydi bu içini ürperticek kadar garip olan his? Bedeninin yukarı doğru çekildiğini hissederken her vakit kendine ağır gelen bacakları nasıl olmuştu da böylesine hafiflemişlerdi? Ve ayrıca yumuşak deriden ayakkabılarına batan tırnakları ne ara bu kadar uzamış ve sivrilmişlerdi.. Bir şeyler ters gidiyordu. İçindeki dalgalanmanın farkındaydı genç kadın. Kuş gibi olmayı hayal etmek yerine bir kuş olmayı hayal etti diye olmuştu bütün bu değişimler. İçini kaplayan korkutucu histen kurtulmak için zihnini başka şeylere yönlendirmeye çalışıyor ne var ki başarılı olamıyordu. Göğü severdi Ezman ve tabii göğü kuşatan her türlü mahlukatı. Çünkü bilinenin aksine onun evi yeryüzü değildi. Sınırları, kuralları, mayınları olan hiçbir yere ait değildi o. Olsa olsa gök olurdu evi. İsminin kaderini yaşamazlar mıydı insanlar? Ezman'dı o. Hikayesinin bir yerlerinde illa ki gerçekten bir kuşa evrilecekti. Bir gün muhakkak olacaktı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZMAN
General FictionBugünden sonra kundaktaki hiçbir bebe dile gelmeyecek, hiçbir firavun ölümün serin sularına atlamayacak ve belki de hiçbir reankarnasyon kimseyi molla tayin edemeyecekti.İnsan öleli yüzyıllar oluyordu.Malcolm öldüğünde yanında açıkyürekliliği götürm...