Bölüm 6- Yüzleşme

68 9 6
                                    

Biz kadınız, bilmeden seviyoruz bu kedileri
Seviyoruz, bir sevilme içgüdüsüyle
Bu bizim yüzümüzde ufacık çizgiler oluyor —acaba!
Evet, çok değil, konuşurken düzeltiyoruz
Orayı burayı topluyoruz, yeriyse çocuklarımızı öpüyoruz
Ama biliyorsunuz ki gene de
Hepimiz, işte hepimiz
Bitmenin, tükenmenin yorgunluğu içinde.

Gözler mi? tavana dikili; hayır; pencereye
Yağmalar, sürgünler, yangınlar içinde
Çünkü bu boşluk; tüneller, çukurlar, kapkacak ağızları
Mağralar, denizler, gökyüzleri değil de
Bu boşluk, o bir türlü dolduramadığımız, o
Orman, dağ, kısacası evrenle.

Edip Cansever- Çoğullama

*************************************************

Nazlıcan,

Dünyadaki herkese verilebilecek şefkati bünyemde bulunduruyorum. Hiç yüzü gülmeyen biri için pes etmeden şakalar yapabilirim. Biri için ölebilir biri için hayatta kalabilirim. Dünyada sevgiden daha büyük bir gücün varolduğuna inanmıyorum. Bu yüzden yüzüme çarpılan her kapıda biraz daha düşüyorum. Yetemiyorum Nazlı. Ben bile artık ne yaparsam yapayım yetemiyorum. Herkesin içindeki sevgi maddeleşse ve kucağına düşse inan o zaman görürlerdi kimin yalan kimin gerçek olduğunu. Çeyrek asırdır hayattayım. Parasız nefes alabiliyorum. Yeteri kadar güzel olmasam da aynaya bakabiliyorum. Ama dilendiğim sevgiyi avuçlarımda bulamayınca ölüyorum ben. Çok şey istemiyorum. Sen olmalıydın Nazlı'm. Sen herkese yeterdin. Herkes yerine severdin beni. Nazlı, artık sesini duyamıyorum.

                                         Ezman

Kağıdı dörde katlayıp zarfın içine yerleştirmiş bir önceki mektubunun yanına bırakmıştı. Megafonla yaptığı asilik yüzünden sağlık ocağını yağmalamaları ve bu yüzden de köylünün ona gard alması birbirinden habersiz doğan eylemlerin neticesiydi.  Genç adamın köy meydanında söyledikleri gururunu okşamıştı. Ama konuşmak istese hiç susmadan konuşurdu. İnsanların sakinleşmesini bekleyip yumuşak bir dille özür dilemeyi planlarken çoban bütün bir ton inciri mahvetmişti. Utanması yoktu adamın.
Daha önce izlediği bir filmi tekrar izliyor ve zaten kimin hangi lafı edeceğini biliyor gibiydi. Korkmuyor ama olayın korkunçluğunu idrak edebiliyordu. Telaşlanmıyor ama harekete geçmesi gerektiğini kestirebiliyordu. Bir askerin gelip o benim arkadaşım demesi kadın için tek acabaydı. Şimdi o askerin kapısının önünde nöbet tuttuğunu da biliyordu. Çobandan alamadığı cevapları askerden almak ümidiyle evin verandasına çıktı.

"İyi nöbetler komutanım. Hayırdır içerde mühim bir şey var da onu mu koruyorsun?"

Serhat kadının sivri dilini bileyleyebilecek keskinliğe sahip bir adamdı. Üç günlük kafa iznini bir kez daha kadın için harcıyordu. Biraz huysuz biraz da yorgundu.

"Canlı bomba kıvamında olduğun için tüm insanlığı senden koruyorum."

Evin önündeki kütüklerden birine oturup cebindeki metal kutuyu çıkarttı genç adam. İnce kağıda yerleştirdiği tütünü sıkı sıkıya sararken kendisine çevrilen öfkeli gözlere dönüp yalancı bir sırıtışla ağzına yerleştirdiği sigarayı ateşledi. Kadın adamın hareketlerini dikkatle izlerken adım adım geriliyordu. Sevmezdi tütünü de kokusunu da. Ama adamla zıtlaşamayacak kadar bitkin hissediyordu.

"Bir hata yaptım tamam. Bir daha tekrarlanmayacak. Lütfen kendi işine dön."

"Özrünü kabul ettik ama abim gelene kadar buradayım."

EZMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin