five snow
o kış gelmedin,
onun yerine sonbaharda gelmiştin.karanlık sabahlar ve turuncu yapraklar hakkında bir şey bilmiyorum
fakat her zaman sonbaharı kışa tercih etmişimdir.yaprakların yanmış gölgesinin
nasıl turuncuya döneceği ile ilgili bir şeydi.
bana seni hatırlattı.13. doğum gününden sonraki gün gelmiştin,
hatırladın mı?pencereye koştum,
zamanımın çoğunu orada harcıyordum,
ve elimi omzuma koyarak, o çok özlediğim dişlek gülümsemen ile bana sırıttın.bisikletimi yakalamak için koşmuştum fakat annem bırakmamı söylemişti.
pasla kaplıydı.
beraber parka gittiğimiz o harika kıştan sonra
onu bir daha kullanmamıştım.o yıl yaptığımız kardan adama taktığımız atkıyı takıyordun.
onu giydiğini görmek beni gülümsetmişti.
beni ıssız bir sokağa doğru sürüklüyordun, o ilk tanıştığımız yaprak yığınının içine düştüğümü hatırlıyorum.
siyah sırt çantandan bir yara bandı aldın ve dizime yapıştırdın.
saçımı karıştırdın sana bunu neden yaptığını sorduğumda,
o gün kullandığın bahaneyi tekrardan söyledin:
'saçında kar vardı.'sonbahardı ve kar yoktu
fakat kendimi bahaneni çözmemek için durduramadım.bana yardım edebilmek için elini uzattın,
ve ayağa kalktığımda düşmemek için bırakamadım elini.sen de öyle.
geniş yoldan geri döndük,
yan yana olan evlerimizin önünde, büyüdükçe küçülüyor gibiydik.baban bizi pencereden izliyordu
ve beni bırakman için eliyle işaret etti.neden babanın sinirli olduğunu sordum.
fakat sen endişelenecek bir şey olmadığını söyledin
ve eve doğru koştun, bunu yapmadan önce son kez elimi sıktın.keşke bacağındaki morlukları fark etseydim,
fakat çocuk aklım bunun ağaçlara tırmanırken ve bisiklet sürerken olduğunu düşündü.fakat bütün kış bisiklet sürmemiştin ve yüksekten korkuyordun.
keşke kışın burada kalsaydın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SNOW. | minsung (çeviri)
ChickLit|@jusdeux adlı kullanıcının çeviri hikayesidir.| i loved the snow.