one snow
Tanıştığımız ilk zaman zaman kışın olmuştu.
Seninle ilk tanıştığım dondurucu günü hatırlıyorum. Saat sabah sekizdi fakat gökyüzü hâlâ siyah ve mavinin arasında sıkışıp kalmıştı, eskiden beni gökyüzünün yeşil olduğuna ikna etmeye çalışırdın.
Seninle tanıştığımızı hatırlıyorum, Lee Minho.
Sıyrık dizleriyle ve çürük ayak bilekleriyle 7 yaşında bir oğlanla karşılaştığımı hatırlıyorum.
Çocuk ayak yarıcı scooterını yükseltmek için çok hevesliydi.
Çok iyi hatırlıyorum;
Kaldırımda oturmuş, sıyrılmış kolum için ağlıyordum,
bana dedin ki yaralanma ihtimallerine karşı tatlı çocukların bisiklete binmesine izin verilmemeli
fakat bunu dediğin için baban seni azarlamıştı.
Sadece kızların tatlı olabileceğini söyledi
ve incinmeyi bekleyenler onlar değildi.
Omuz silktin ve ona bir oğlanın neden tatlı olamayacağını söyledin,
ve elini bana uzatarak turuncu sırt çantandan çıkardığın rengarenk bantı yapıştırdın.
saçlarımı karıştırdın ve ben ellerini uzağa iteklediğim sırada sen sadece güldün
bana sadece üstümdeki karları sildiğini söylemiştin.
bana benim gibi tatlı bir çocuğun karda bisiklet sürmemesini söylemiştin,
yoksa böyle bir şey olurdu.
somurttum,
sadece iki sınıf üstümde olan renkli bir çocuk tarafından yüksek sesle azarlanıyordum,
yapabileceğim başka bir şey yoktu.
bana dişlerini göstererek sırıttın ve kaçtın.
bir sonraki gün, tavsiyene uydum.
içeride kaldım ve babam işten gelene kadar annemle oynadım.
sırt çantanla aynı yanık turuncusu olan bisikletine binmiştin ve pencerenin ardından bana el sallamıştın.
en son seni geçen yaz görmüştüm,
her gün pencerenin önünde oturdum tekrar geçmen ümidiyle, fakat gelmedin.
en azından önümüzdeki kışa kadar yoktun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SNOW. | minsung (çeviri)
ChickLit|@jusdeux adlı kullanıcının çeviri hikayesidir.| i loved the snow.
