7. BÖLÜM

134 13 0
                                    

Uyandığımda saat 8 sularıydı. Biraz daha uyumaya çalıştıysam da olmamıştı. Ben de pes edip kalkmıştım. Kendimi bugün daha iyi hissediyordum. Acı hala sol yanımda duruyordu ama en azından yaşayabilecek gücüm vardı ve bu gücü bana Jongin veriyordu. Bella için Jacob neyse benim için de Jongin öyleydi. Duş alıp hazırlandığım da saat 9 olmuş ve kahvaltı saati gelmişti. Aynada kendime son bir gülümseme provası yaptıktan sonra restorant bölümüne geçtim. Gözüm eskiden oturduğum masaya takıldı. Kris ve benim masama. Aldırış etmemeye çalışarak tabağımı aldım. Tabağıma yumurta almak için uğraşırken bir yandan da nereye oturacağıma karar vermeye çalışıyordum. Bana ait bir masa olmadığına göre herhangi bir masaya oturmalıydım. Tabağımı doldurup masalara göz atmaya başladım. Geç kaldığım için hiç boş masa yoktu ve gözüme takılan masada da BaekChen çifti oturuyordu. İlerleyip yanlarına oturduğum da şok geçirmiş bir vaziyette bakakaldılar. Onları bu vaziyette görmek çok hoşuma gitmişti. O malum günden beri ilk kez kahkahalarla gülmek istiyordum. Ama sadece sessizce yemeğimi yemeye devam ettim. Baek birşey söyleyecek gibiydi ama Chen'e bakınca susmuştu. En sonunda dayanamayıp ben konuşmaya başladım.

"Sizede günaydın." Hem onları umursamıyormuş gibi yapmıştım hem de benimle konuşmadıkları için sitem eder gibi konuşmuştum. Chen iyice gerilmişti. Baek ise şoklardaydı.

"Şey.. Günaydın. Biz biraz şaşırdıkta." Baek konuşurken gözleri iri iri açılmıştı. O kadar komikti ki küçük bir kahkaha koyverdim. Ben onları dalgaya almakla meşgulken Jongin'in gözlerini üzerimde hissettim. Kafamı kaldırıp elimle gelmesini işaret ettim. Jongin elindeki tabakla bize doğru yürürken Baek şaşkınlıktan küçük dilinin yutacak gibi gözüküyordu. Ama Jongin masaya otururken bariz şekilde rahatlamıştı. Chen de öyleydi. Ben bile daha iyi hale gelmiştim. Ne olursa olsun Jongin bana iyi geliyordu. Gülümsememe neden olan tek kişiydi. Aslında başka birşey vardı. Onun sesini ilk duyduğumda ona doğru çekilmemi sağlayan ve ne olduğunu bilmediğim birşey. Ve gerçekten o kadar güzel gülüyordu ki sırf gülümsemesi beni baştan çıkardığı için tabağımdaki herşeyi yüzüne yapıştırabilirdim.

"Günaydın Baek. Günaydın Chen. Günaydın Sehun. İyi uyudun mu?"

Bana sorduğu özel soruyla beraber Chen ve Baek'in gözleri direk bana doğru çevrildi. Kim bilir yine ne düşünüyorlardı?

"Saol Jongin. Çok iyiydi." Yalan söylerken insanın rengi kırmızı olsaydı ben kesin bordo olurdum. O kadar da değildir canım. Ya da olabilir..

Masada konuşulan konuların hiçbirini anlamıyordum. Benim haricimdeki üç kişi çok eğleniyordu. Eğlencelerine katılmaya çalışıyordum ama konuşulanları anlamıyordum. Jongin bu durumu anlamıştı. Benim anlamam için daha açık konuşuyordu. Ama ben yine kafamı sallayarak geçiştiriyordum. Onlarla konuşabilmem için önce tanımam gerekiyordu. Bu yüzden aklıma bir fikir gelmişti.

"Baek.. Chen.. Jongin." Hepsini teker teker çağırmak saçma mı olmuştu acaba? Neyse..

"Ben bugün birşeyler yapalım diyorum. Ne dersiniz?" Baek ve Chen'in şaşkınlıkları komik Jongin'inkisi ise endişe vericiydi. Yanlış birşey mi söylemiştim acaba? Jongin kendini toparlayarak :

"Tabiki geliriz Sehun. Yani en azından ben uça uça gelirim." dediğinde rahatlamıştım. Jongin mutlu çiftin düşüncelerini sormadan ekledi.:

"Ee nereye gidiyoruz?"

--

BaekChen

Kendi içlerinde sorunlu iki kişi masadan kalktığında Baek hemen konuşmaya başladı. Onların yanında konuşamamış bütün içindekiler gaz misali ağırlık yapmıştı.

Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin