11. BÖLÜM

114 15 0
                                    

-Kai-

Boşluk. Siyah. Karanlık. Sönmeyen bir ateş. Nefes almadan yaşamaya çalışmak. Bunlarla yaşamak zorundaydım. Düştüğüm boşluktan beni çıkaran kişi Sehun'du. İçimdeki ateşi söndüren. Karanlık dünyamı aydınlatan. Bana nefes olan. Ama artık o olmadığına göre bütün bunlar anlamsızdı. Yaşamam bile hataydı. Canıma kıymayı dahi düşünmüştüm ama bu Sehun'u üzebilirdi. Onun üzülmesindense ben bu acıyı çekebilirdim. O masum ve narindi. Bense ona göre daha güçlüydüm. Acıyı ben çekmeliydim.

O abimle mutluysa, onunla olmalıydı. Mutlu olduğu yer neresiyse Sehun orda olmalıydı.

*

-Sehun-

Aklımda tek bir soru vardı.:

'Acaba Kris böyle mutlu muydu?" Onu sevmediğimi biliyordu. Kardeşine aşık olduğumu da biliyordu. Onunla sadece Jongin'e zarar gelmesin diye beraber olduğumda ortadaydı. Bunu bile bile beni istiyordu. Aşk mıydı bu? Yoksa takıntı mı? Aşık olduğu için mi benimle olmak istiyordu? Yoksa bu gitgide hırsa mı dönüşmüştü? Cevaplarını bilmiyordum. Tek bildiğim bunlara artık katlanamadığımdı. Bana sarılmasına, öpmesine ve bunları Jongin'in görmesine dayanamıyordum. O beni hala severken, ben onu sevmiyormuşum gibi yapamıyordum. Gözlerine bakınca yine eriyor, kayboluyordum. Jongin benim hayatımda ki ışık gibiydi ve ben karanlıktan nefret ediyordum.

*

-ChanHan-

"Aşkım bugün dışarıya çıkalım. Geldiğimizden beri takılıp kaldık buraya. Zaten lüks yaşamımıza ters düşen bir yer burası. En azından dışarıya çıkıp hava alalım biraz." Gülen dev gözlerini leptopundan ayırmadan mırıldanır gibi konuştu.:

"Hı-hı. Tabiki gideriz hayatım. Sen hazırlanmaya başla. Ben hazırım zaten." Luhan eline geçirdiği yastığı kocasının kafasına fırlattı. Önce kafasına tuşlara düşen yastığa bakmakta olan Chanyeol kahkaha patlattı.

"Tabi doğru. Çizgili pijamalarınla sen gayet hazır sayılırsın." Luhan ellerini göğsünde birleştirip yüzüne asmıştı. Hayatının anlamı diye nitelendirdiği kocasının üzülmesine dayanamayan Chanyeol Luhan'ın yanına giderek arkasından kollarıyla onu sardı.

"Böyle surat asınca çok tatlı olduğunu biliyorsun dimi Bay Lu?" Luhan gülümsediğini belli etmemeye çalışarak ellerini kurtarmaya çalıştı. Chanyeol onu daha sıkı tutarak dudaklarını boynunda gezdirdi. Luhan'ın bütün vücudu ürpermişti. Direnmeyi bırakarak kocasının dudaklarına yapıştı. Masum olarak başlayan öpücük gitgide alevleniyordu. Chanyeol bir eliyle kendi pijamasını diğer eliyle de Luhan'ınkini çıkarmaya çalışıyordu. Luhan dudaklarını kocasının dudaklarından çekerek haşin bir bakış fırlattı.

"Dışarı çıkacağız. Hadi ya." Chanyeol dudaklarını büzerek:

"Aşkım iki saat ver bana. Seni bırak dışarıyı göklere çıkarayım. Daha sonra da çıkabiliriz. Hadi." Çoktan hazır olan Luhan nazlanır gibi yapıp kendini kocasının kollarına bıraktı.

--

Üç saat sonra herşey bitmiş dışarıya çıkmaya hazırlardı. Saat dört sularıydı. İki saat sevişmişler ve her zamanki gibi Chanyeol'un 'biraz daha biraz daha' sözleriyle kalkmışlardı. Chanyeol'e kalsa sabah, akşam 24 saatini yatakta geçirebilirdi. Ama Luhan sınırı her zaman korurdu.

"Eee nereye gidiyoruz?" Chanyeol sormuştu.

"Bu bana sorman gereken son soru biliyorsun dimi?"

Chanyeol biraz düşünüp arabayı hareket ettirdi. Yarım saat sonra sahile gelmişlerdi. Chanyeol arabadan inip kocasının kapısını açtı. Luhan düşeslere taş çıkartacak bir asillikle arabadan inip kocasının koluna girdi. Sahilde yavaş yavaş yürümeye başladılar. Dondurmacının önüne gelip dondurma alacakları zaman küçük bir kız çocuğunu annesinin eteğine yapışmış vaziyette ağladığını gördüler. Küçük kız 'ben siyah değil pembe dondurma isterim' diye bağırarak ağlıyordu. Luhan Chanyeol'a dönüp 'Gördün mü çocuk böyle birşey işte. Daima ağlar.' der gibi bakıyordu. Chanyeol mesajı almıştı ama Luhan'ın atladığı ve asla görmediği bir şey vardı. Az sonra annesi çocuğunu kucağına alıp saçlarını okşayınca çocuk ağlamayı kesmişti. Chanyeol Luhan'ın bunu farketmesini istiyordu ama O aynı Chanyeol'un kalbinin kırıldığını görmediği gibi bunu da görmüyordu.

Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin