"Beni hatırlıyorsun değil mi?"
Sorusu afallatmıştı. Ne diyebilirdim ki? Evet seni hatırlıyorum ama seni tanımıyorum. Bu mu? En azından şansımı denemeliyim.
"Seni hatırlıyorum ama senin kim olduğunu bilmiyorum. Yani aslında biliyorum ama bilmiyorum. Seni arıyordum aslında ben ama seni nasıl bulacağımı bilmiyordum çünkü seni tanımıyorum. Sen O'sun değil mi? Beni tanıyan kişi. Beni seven kişi. O'sun değil mi?" Şimdi de O afallamıştı. Ne diyor bu çocuk gözleriyle bakıyordu bana. Gözlerimi kırpıştırdım.
"Ne yani sen beni tanımıyor musun?"
Sesi kırılmış gibiydi. Sarılıp "kalbim tanıyor" demek için can atıyordum. Ama bunun yerine tekrardan açıklamaya başladım.
"Ben hafızamı kaybettim. Herşeyimi kaybettim. En sevdiğim insanı kaybettim. Ve buraya O'nu bulmaya geldim. Onun nasıl biri olduğunu hatırlamıyorum ama sanırım O sensin. O'sun değil mi? Kazadan önce hayatımı paylaştığım insan?" Ağlamak üzereydim. Gözlerine baktım. O da öyleydi. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Kararsızlık içinde bana sarıldı. Nasıl karşılık vereceğimi merak ediyor gibiydi. Ben de O'na sarıldım. Mutlu olmuştu. Ben zaten uçuyordum. Sonunda, geçen en iğrenç 3 yılımın acısını çıkartmalıydım. Birbirimize çok sıkı sarılmıştık ve bırakmaya niyetimiz yoktu. O kadar çok birbirimizin yokluğunu çekmiştik ki. O kadar özlemiştik ki. Adını bile bilmediğim bu adama o kadar aşıktım ki. Kalbim deli gibi çarpıyordu. O da aşıktı bana. Benim çektiğim yokluğu O'da çekmişti. Ve biz o anda birbirimize her anlamda bağlıydık. Zihinsel, bedensel, duygusal..
~
Kai
Hiç rüyanızda çok tanımadığınız birine ilgi duyduğunuzu hatta onu sevdiğinizi görerek uyandığınız da bu ilişkinin sizin için gerçekten önemli olduğunu düşündüğünüz oldu mu hiç? Peki yaşantınız boyunca kimseye hissetmediğiniz duyguları bir erkeğe hissettiğiniz oldu mu? Hemde abinizin kaybettiğinden beri hayatının sönmesine neden olacak şekilde sevdiği kişiye? Neden hep böyle şeyler beni bulur?
~
Kris
Onu yeniden bulmak farklıydı. O'na sarılmak.. Sanki kör bir adamın yeniden ışığa kavuşması gibiydi. Onu yeniden görebilmek.. Ellerini belime sarması.. Bana bakması.. Bu bakış bir annenin yeni doğmuş çocuğuna bakması gibiydi.. Sonunda hayallerim gerçek olmuştu. Onun bana dokunuşu rahatlamaya benzer bir his veriyordu. Sanki acı çekiyormuşum da ansızın bu acı sona eriyormuş gibiydi..
~
Sehun
Kollarımızı yavaşça geri çektik. Utancımdan yüzüne bakamıyordum. Ne olucaktı şimdi?
"Bundan sonra hep beraber olacağız. Bir daha hiç ayrılmayacağız." Aklımı mı okumuştu? Gülümsedim ve kafamı kaldırdım. Bana gülümsüyordu. Gerçek miydi? O kadar güzeldi ki melek falan da olabilirdi. Ben O'na hayran hayran bakarken bir ses yükseldi. Ahh! Benim karın gurultum! Ortamın bütün romantikliğini kaçırmıştı. Yüksek sesle bir kahkaha patlattı.
"Sanırım önce yemek yemeliyiz."
"Ah.. Şey.." Ne diyebilirdim ki? Aferin Sehun! Harika bir anı berbat ettin. Üstelik rezil oldun. Toparlamaya çalış bakalım şimdi.
"Asla asla asla ayrılmayalım. Elimi asla bırakma." Güldü ve yürümeye başladı. Odun! O söyler ben eririm, ben söylerim o güler. Where is the adalet? Arkasından yürüdüm. Ben yürürken yürümesini yavaşlattı ve benim O'na yetişmemi sağladı. Ah işte bu! Ben kesinlikle geçmişte de bu huyuna aşık olmuşumdur. Yanında olmamı istiyor ve bunu bana çaktırmadan yapıyordu. Ona iyice yaklaşınca elini tuttum. Uzun bir süre yürüdük. Nereye gittiğimiz hakkında bir bilgim yoktu ama açıkcası önemli de değildi. Onun yanında olmak bana yetiyordu. Konuşmuyorduk ama gerekte yoktu. Kelimelere ihtiyacımız yoktu. Aşk mıydı bu?