Bölüm 5

837 5 1
                                    

Hışımla odasına geçen Yıldız, aslında hislerini kontrol edemeyeceği bir süreçten geçiyordu.En son ne zaman kendisi için bir şeyler yapmıştı?

Kendisini işine kaptırmış, hayallerinin peşinden koşuyor ve yapamazsın diyenlere inat kendini ispatlamaktı hayattaki tek amacı. Daha iyi olmak için çabalıyordu fakat bunu iş hayatında yapıyordu.

Deri koltuğuna oturup yaslandı Yıldız. Orkidenin öyle bir kokusu vardı ki, haala odasında kalmıştı. Çarpık bir şekilde gülümsedi. Çiçek ona jest olarak gelmese de, bu her kadının hoşuna giderdi. İki elini başında birleştirip ''Neden?'' diye sordu kendi kendine. Neden?

İki gündür ''Erdem'' ismini duymaktan bıkmıştı, sıkılmıştı. O kadar iyi niyetliydi ki, bu kadar karanlık bir adamın onun hayatını karartma ihtimalini düşünmedi bile. Laptopunu alıp arama motoruna Erdem Şafak yazdı. Sporcu kimliğini  zaten biliyordu Yıldız, o yüzden sporcu kimliği dışındaki bilgilere odaklandı.  Boyunun 1.87 olduğu, yirmi sekiz yaşında olduğu, burcu ve diğer gereksiz bilgiler yazıyordu. Yıldız'la ortak noktaları vardı. Birisi Erdem'in Bursa'da doğup büyümesi, diğeri ise babasının iş yerlerinin bir kısmının Kıbrısta olmasıydı.

Bir ortak nokta daha vardı.. Annesinin hayatta olmaması.

Yıldız bilgisayarın kapağını sert bir şekilde kapatıp bir sigara yaktı ve kendi kendine sordu. ''Allahım, ne yapıyorum ben?'' dedi içinden. Sahi, hiçbir şey de yapmıyordu aslında. Erdem'i kapalı bir kutu olarak görüyordu ve her bakışının altında bir şeyler arıyordu. Sonra 'banane' diyip silkeleniyordu.

Erdem'in her bakışının altında bir yaşanmışlık vardı.

Yıldız'ın her bakışının altında sorular vardı.

Çektiği ve üflediği her dumanda daha da geriliyordu Yıldız. Neden gerildiğini bilmiyordu fakat içinde kötü bir his vardı. İrdelemedi, uykusunu alamadığı için pek irdeleyemedi doğrusu. Çünkü uykusunu alamadığı zamanlar çok sinirli, gergin oluyor ve ufağından büyüğüne her şeye düz mantık bakıyordu.

İzmariti söndürdü ve kapı sesini duyup pencerenin önünden döndü. Gelen kişi Mehmetti. Elinde iki çay bardağı vardı.

''İnan kapıyı açarken bir elimle iki tane bardak tuttum Yıldız, nasıl yaptım sorma çünkü bende bilmiyorum. Çay?''  dedi Mehmet tüm samimiyetiyle.

''Hoşgeldin Mehmetim, isterdik zahmet etmeseydin'' dedi Yıldız. Mehmet küçük masaya çayları bırakıp masanın diğer tarafındaki deri koltuğa oturdu.

''Neyin var senin?'' diye sordu ve ekledi. ''Uykunu alamadın, yada birisi canını sıktı?'' dedi Mehmet. Yıldız'ı çok iyi tanıyordu, bu konuda Canselle kapışabilirlerdi.

''İkiside'' diye mırıldandı Yıldız dişlerinin arasından. ''Biri mı sıktı canını Yıldız?''

''Boşver, uykumu alamadım işte''

Yıldız, Mehmetin asabi ve cesur tarafını en iyi bilen kişi olduğu için çiçek mevzusundan asla bahsetmeyecekti. Mehmette üstelememişti zaten.

''Dün çok saçma bir akşamdı, benim Yavuzla atışmam, Cenk ve Ecenin cins halleri işte geç gelmeleri, Canselin boş boğazlığı, o boksörün ego yarışı-''

Yıldız, Mehmetin cümlesini bitirmesine izin vermeden atladı. ''Bak birinden daha boksör kelimesini duyarsam kalp kıracağım'' dedi Yıldız.

Mehmet Yıldızın göremeyeceği şekilde gülümsedi.

''Neyse işte, onun dışında da güzel bir akşam değildi zaten. Bizim gurup hiç tat vermedi''

ZOR BOKSÖR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin