Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Merak etme, yakalanmayacağım."
Telefonun diğer ucundaki Lisa, oldukça sinirli ve huzursuzdu. Uyandığı gibi mide bulantısı ve baş ağrısı yüzünden beni aramıştı ama anlattıklarımı duyunca ne sıkıntısı varsa unutmuş, bildiği bütün küfürleri Jaehyun'a ithaf etmeye başlamıştı. Haklıydı, zaten ona karşı kırılmış olan güveni ve sevgisi şimdi paramparça olmuştu.
Sinirden delirmek üzereydim. Yaptığı onca şeyden sonra yüzüme karşı onu sevdiğimi düşündüğünü söylüyordu, üstelik gözlerindeki emin olduğunu gösteren o ifade...
Lisede bana yapılan zorbalıklara asla sesimi çıkartmazdım. Zaten en kötü dönemlerimi yaşıyordum, mahvolmuş durumdaydım ve Lisa'nın ailesi olmasa hayatta bile kalamayacak haldeyken bir de okuldaki psikopatlara karşı gelerek enerjimi harcayamıyordum. Saçmaydı, geçmişteki kendime çok öfkeleniyordum ama o zamanki şartlarıma baktıkça sürekli kendi içimde çelişiyordum. Tedavi gören, harap haldeki bir kız ne kadar direnebilirdi ki?
Ama şimdi, işler değişmişti. Ben, eski Chae Young değildim ve kendimi ezdirmeyecektim. Jaehyun bana bu lafları söylediyse karşılığını almak zorundaydı.Bu kadar küstah olması yanına kalmamalıydı.
"Bunu yaptığına inanamıyorum," dedi Lisa oflayarak. "Ben bu çocukla nasıl çıktım? Hadi ben fark etmedim, seni bile parmağında oynattı. Çok iyi anlaşırdınız, bana karşı da harikaydı ama sonra bir şey oldu. Birdenbire değişti, pisliğin teki oldu."
"Değişmedi, hep öyleydi. Sadece çok iyi bir oyuncu."
"Yine de dikkat etmelisin, o şerefsiz her yerden çıkabilir."
"Sorun çıkarmayacak Liz," dedim sırtımı soğuk duvara yaslayarak. Jaehyun, Bilgisayar Mühendisliği okuyordu bu yüzden onun fakültesine gelmiştim. Huyunu biliyordum, eşyalarını birilerinin almasından korkmadığı için, daha doğrusu kimsenin buna götü yemeyeceği için ders aralarında kitaplarını, çantasını oturduğu yerde bırakırdı. Bu zamana kadar, aslında birinci sınıf olduğumuz için kısa bir süredir okuldaydık, hiçbir şekilde hırsızlık yaşanmamıştı ama o, yaşanma ihtimalini göz önüne bile almıyordu. Gerizekalının tekiydi ve o daha ne olduğunu anlayamadan ben değerli eşyalarından birini ele geçirmiş olacaktım. Hey, hırsız falan değildim. Çaldığım şey her ne olacaksa cebime değil, çöpe atacaktım. Çantasının içinde ne olduğunu tam olarak bilmiyordum ama onun gibi zenginlerden her zaman mutlaka bir şey çıkardı.
Dersleri bittiğinde amfideki öğrencilerin bir kabile gibi dışarı yığılmasını izledim. Dersleri çok yoğundu ve hiçbir mühendis adayı ders aralarını aynı yerde boğularak geçirecek değildi.