- Mi Young -
Minnettardım. Günler sonra ilk defa değer görüldüğümü hissetmek... Bu gerçekten beni çok mutlu etmişti. Ağlamam, mutluluk göz yaşlarıydı. İçimi kaplayan o karanlığın içinde sanki bir ışık sızmaya başlamıştı artık.Sözleri içimde tekrar bir umut yeşertecek etkiye sahipti. Beni gerçekten önemsediğini ifade eden sözlere... Üstelik daha yeni tanışmış olsakta. Kalbinin sıcaklığını, insanlara karşı olan hassasiyetini hissedebiliyordum. Yaşadığım zor anlar aklıma geldikçe mutluluk gözyaşlarım o kirli anıların etkisiyle şiddetleniyordu. Sung Min bunu fark etmişti ve hafiften telaşlandığını kıpırdanmasından anlayabiliyordum.
Ağlamamı istemeyen bir ifadeyle "Bir süreliğine seni düşünen, destekçi bir köle olmama ne dersin?" diye sormuştu bana acıyan gözlerle. Sorusu beni şaşırtmıştı ama aynı zamanda içimde nedensiz bir burukluk oluşmasına neden olmuştu. Her ne kadar beni önemsediğini ve acı çekmemi istemediğini düşünsemde, acınacak bir halde görünmek istemiyordum.
Gözyaşlarıma mani olmaya çalışarak "Köle mi?" deyivermiştim şaşkınlığımı belli edercesine. Bunun üzerine Sung Min düşünür bir vaziyette dikleşerek ne dediğini içinde sorgular bir hal almıştı. Pişman mıydı yoksa şimdiden? Gözleriyle bir şey diyecek edasıyla bakmıştı gözlerime ama birden bakışları değişmiş, donuk bir hal alıvermişti. Anlam veremiyordum davranışlarına.
- Sung Min -
Bakışlarımı ona çevirdiğimde gözlerindeki o ışıltıyı farkedivermiştim birden. Ağladığı için daha çok parlayan gözlerindeki akan, masumiyet gözyaşlarıydı. O masumiyet gözyaşlarından akan bir damla işlemişti kalbime. Diyeceğim her şeyi unutup, gözlerimi gözlerine sabitlemiştim sadece. Sadece o anı yaşamak istiyordum saatlerce.
"Sung Min?!" diyerek seslenmesiyle yaptığım şeyin utancının farkına vararak ne yapacağımı bilemez hale gelmiştim. Fazlasıyla afallamıştım...
Durumu toparlamaya çalışmak için bahaneler üretmek istiyordum ama lanet olası beynim durmuştu sanki. Mi Young ise hala anlamaz ifadeleriyle bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. Birden "Aaa?! Köle... Saçma oldu değil mi? Hem niye boşuna kendimi sana gülünç durumda göstereyim ki? Saçmalıyorum arada, üzgünüm~" diyerek sahte ama sevimli bir gülümseme takınmaya çalıştım. Tabi bu sevimli gülümsemem karşısında kendini tutamayarak tabessüm etmişti gözyaşlarının hala kurumadığı o parlak gözlerini kısarak.
"Birden bu istekte bulunman beni şaşırtmıştı tabi ama sonradan düşününce eğlenceli bir fikir gibi geldi. Destekçi bir köle yerine sadece kölem olmanı istiyorum. Zaman aralığı ise..."
Sözünü keserek "Yaa! Saçmalıyorum arada dedim ya! Niye köle fikrini aklından atıp başka bir şey istemiyorsun?" demiştim.
Yüzündeki tebessümü genişletmişti. "Bence köle fikri gayet makul bir istek. Hem istediğim bir dileği dileme hakkına sahibim. Bu yüzden iki haftalığına benim kölem olmanı istiyorum. Konu kapanmıştır!"
"Ne?! Hem de iki hafta? Cidden..." Aklım nerdeydi de öyle konuşup, köle olma isteğinde bulundum ki ben? Bana bugün ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Bütün duyguları bir gün içerisinde tatmıştım resmen. Bir de yetmezmiş gibi köle olmak istemiştim! Yaşadığım onca şeyden sonra ruhsal bir çöküntü geçirmem mi beni bu denli etkilemişti? Bilemiyordum, sadece onun gözlerine bakınca huzur buluyordum.
"Mızmızlanmasan olmaz mı? Nasıl olsa kaybettin ve karşı çıkma gibi bir hakkın yok. Yarından itibaren başlayabilirsin köle olmaya. Bugünlük alışma süreci için sana şans veriyorum. Hadi yine iyisin!" demişti otuz iki diş sırıtarak. O ağlayan, masum kıza bir anda ne olmuştu? Resmen gözümün önünde sırıtan bir canavara dönüşmüştü. Oysa onu ne kadar da masum bulmuştum...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalpler Melodisi
De TodoUmutları tükenmiş iki genç... Yıpranmış iki kalp... Her şeye rağmen ayakta kalmak için direnen iki beden... Geçmişin acı verici hatıralarından kurtulmak isteyen iki kişi... Daha fazla acı çekmek istemeyen iki yürek... Sevmek miydi hata? Yoksa inanma...