3 ay önce, yani buraya ilk taşındığım zaman yan evdeki komşularım beni ziyarete gelmişlerdi. Çok iyilerdi, kibarlardı. Toplam beş kişilerdi ve mutlu bir aileydiler. Yani dışarıdan öyle görünüyordu.
Aile:
Mine, ailenin en küçük çocuğu , 18 yaşında liseye gidiyor. Çok sevimli ve güzel bir kız. Cana yakın fakat doğuştan konuşamıyor. Ama onun resme yeteneği var ve büyüyünce ressam bile olabilir.
Selma, Mine'nin annesi. O da kızı gibi çok iyi, kibar ve cana yakın bir kadın. Mine'nin okulunda fizik öğretmeni olduğunu söyledi.
Ahmet, Mine'nin babası. Ahmet ise iş adamı olduğunu ve büyük bir şirketi olduğunu söyledi.
Alperen, Mine'nin abisi. 22 yaşında ve üniversite de okuyor.
Komşularım iyi insanlar benziyorlar. Sanırım şanslıyım. Ve birde Can var. Mine'nin arkadaşı. Onunla Mine sayesinde tanışmıştım.
Can, Mine'nin sınıf arkadaşı. Derslerini pek önemsemeyen kendi halinde bir tip. Pek gözüm tutmadı ama neyse. Mine üzülmesin diye bir şey demedim. Galiba Mine ondan hoşlanıyor. ;)
İlk başta aile üyeleri beş kişi demiştim. Son olarak ise Mine'nin dayısı Emir var.
Emir, Ahmet ile aynı şirkette çalışıyor. Ortaklar. Onu pek tanımıyorum. Ama gizemli birine benzediği kesin. Zaten beni ziyarete gelmemişti. Selma' dan duymuştum nerede çalıştığını.
Komşularla zaman gayet güzel geçiyordu. Birlikte pikniğe gitmiştik. Cok eğlenmiştik. Onlara iyice alıştım. Mine ise benim mesleğime merak salmıştı. Yeni bir olay olduğunda hemen bana sorardı ve ben de ona anlatırdım. Zamanla Mine ile abla kardeş gibi olmuştuk. Her gün görüşüyorduk. O sıkıntısını kağıtlara yazarak bana hep içini döküyordu. Ben de ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Bunun dışında birlikte hep bir yerlere gidiyorduk.
Ben işe, Mine okula , herkes kendi yoluna devam ediyordu. Tam böyle bir ay olmuştu buraya geleli. İyice alıştım bu güzel siteye. Eve de tam yerleşince bir kutlama yaptık. Mine'yi ve onun ailesini de çağırmıştım. Güzel bir gece olmuştu. Herkes dağıldıktan sonra evi topladım ve pencerenin kenarına geçip siteyi incelemeye başladım. Tam karşıdaki deniz bana huzuru, güzelliği ve sevgiyi anımsatıyordu. Tam o sırada Selma ve kardeşi Emir'in arabaya bindiğini gördüm. Bir kaç dakika sonra araba çalıştı ve gittiler. Acaba ne olmuştu?
Bir saat sonra pijamalarımı giydim ve yatmaya hazırlandım. Tam o sırada telefonum çaldı. Arayan Zeynep'ti. Onunla biraz konuştuktan sonra yukarı çıktım. Yatağa uzandım. Saat cok geç olmamasına rağmen yatacaktilım. Ertesi gün işe gidecektim. Zil sesiyle irkildim. Kapıda Mine vardı ve elindeki kağıdı bana verdi.
Kağıtta "Annemi gördün mü? " yazıyordu. Bende gördüklerimi yazdım. Bir şey yazmadan gitti. Anlamsız bakışlarla yatmaya gittim.
Sabah olduğunda aniden telefonum çaldı. Arayan Mert'ti. İş ile ilgilidir diyerek açtım. Hemen konuşmaya başladı.
-"Günaydın! Hemen gelmelisin. Senin evinin yakınlarında bir ceset bulunmuş. Belki taniyorsundur." dedi.
Bende hemen geliyorum diyerek evden çıktım. Yan tarafa baktığımda Selma'nın arabası hala yoktu. Bir ara sorarım diyerek iş yerine geldim. Mert beni bekliyordu. Beni görünce hemen yanıma geldi.
-"Acaba tanıyor musun?"dedi
Ben bir şey demeden giyindim ve içeri girdim. Cesedi gördüğümde şok oldum.
YORUMLARINIZI BEKLIYORUM ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİM?
AventureHiçbir şey uzaktan göründüğü gibi değilmiş. Bunu yaşadığım yerde daha iyi anladım. İnsanlar göründüklerinden daha farklıymış. Bu bir yıl boyunca en iyi anladığım şey kimseye güvenmeyeceğimdi. Bu güzel mahalleye ilk taşındığım gibi bakamıyorum artık...