Sabah kalktığımda saat 09.30 olmuştu. Yataktan hiç kalkmak istemiyordum. Çünkü biliyordum ki yataktan kalktığım anda zorlu bir gün beni bekliyor olacaktı. Sonra birden aklıma zavallı Ali Amca geldi. Ardından dünkü olaylar sırayla gözümün önünde canlandı. Yataktan kalktım ve telefonumu aldım. Arayan soran yoktu. Yarım saat içinde duş alıp, kahvaltımı yaptım ve giyinip ofise gitmek için evden çıktım. Selmaların arabaları yoktu ve evin perdeleri açılmamıştı. Büyük ihtimalle evde değillerdi. Zavallı Mine'ye ne olmuştu acaba?
Ofise geldiğimde benim ekibimden kimse gelmemişti. Odama geldim ve bilgisayarımı açtım. Tam o sırada aklıma bıçağın analizi geldi. Hemen görevlileri aradım ama daha analiz sonuçlarının çıkmadığını, bugün akşama doğru hazır olacağını söylediler. Akşama kadar yapılacak tek bir iş vardı o da ekiple buluşup Mine'yi ve kaybolan günlük sayfalarını bulmaktı. Bu görevi müdürden zorla almıştım. Çünkü Mine'yi diğer ekip arkadaşlarımdan daha iyi tanıyordum. Ama gün geçtikçe umudum azalıyordu, korkuyordum. Mine'yi bulamazsam ne yaparım diye düşünmekten bir günüm bile geçmez olmuştu. Bunca zamandır ne yaptı bu kız, nereye gitti? Aklımdan geçen düşünceleri unutmak istiyorum çünkü bu düşünceler hiç de iyi şeyler değil. Kapının çalmasıyla Mine ve kötü düşüncelerim uçup gitti.
Gelen müdürüm Nevzat Bey idi. İçeri girer girmez çok ciddi bir tavırla konuşmaya başladı.
"Sevde, seni yıllardır tanıyorum. Biliyorum çok iyi bir memursun. Önümüze çıkan binbir çeşit olaylarda hep sonuna kadar gittin ve sonucu mutlaka buldun. Ve bu sonuçlar kısa süre zarflarında öğreniliyordu. Şuan iki davayla aynı anda uğraşıyorsun. Tabiki azmin beni mutlu ediyor ama sanki bu aralar işine kendini çok vermiyorsun, artık fazla çabalamıyorsun gibi geldi bana. Aylardır Ali Bey'in katilin bulamadınız. Bu işler o kadar kolay değil anlıyorum ama seni gözlemlediğime göre doğru düzgün ofise bile uğramıyorsun. Bunun için senden biraz daha hızlı olmanı ve bir an önce katilleri adalete teslim etmeni istiyorum."
Bu sözler gerçekten beni sarsmıştı. Kendimi işime vermediğimi nasıl düşünebilirdi. Ben günlerdir bununla uğraşıyordum ve o gelmiş bana hiç çaba sarfetmiyorsun mu diyordu. Yine de saygılı olarak Nevzat Bey'den özür diledim ve onun gitmesini bekledim. O gittikten sonra iyice düşünmeye başladım. Ali Amca öleli baya zaman geçmişti ve ben şüphelileri bile doğru düzgün belirleyememiştim. Evet belki biraz haklı olabilirdi ve belki de bu konuşmayı bilerek yapmıştı. Oturup düzgünce düşünmem için. Müdürümün dediklerini yaparak daha hızlı olmalıydım ve önceki davaları nasıl başarılı bir şekilde bitirdiysem bunu da öyle bitirmeliydim.
Müdür çıktıktan 10 dakika sonra Mert geldi. Onunla biraz dünkü olayları konuştuk. Mert'e bıçağın analizinin akşam belli olacağını söyledim. O da merakla bekliyordu sonuçları. Bir saat boyunca ofisteki işleri hallettim ve sahile gitmeye karar verdim.
Sahilde biraz yürüdükten sonra dün bıçağı buldum yere tekrar gitmeye karar verdim. Yarım saatlik yürümenin ardından küçük eve vardım. Bu sefer eve girmek yerine dışarıyı dolaşmaya başladım. Biraz ilerdikten sonra çok uzaktan bir su sesi duydum.
Mert'in Ağzından;
Sevde çıktıktan sonra ofisteki kalan işleri halletim. Hepimiz çok yorulmuştuk. Zeynep ve Kerem erkenden çıkmışlardı. Ben o bıçağın sonucunu öğrenmeden bir yere gitmeye niyetli değildim.
İki saat sonra telefonum çaldı. Arayan adli tıp çalışanı Gizem idi. Bıçağın sonuçlarını almam için aramıştı. Hemen odamdan çıktım ve sonuçları almaya gittim. Gizem konuşmaya başladı.
" Mert bıçağın üzerinde iki tane parmak izi vardı. Birisi o gün ifade vermek için gelen Selma Doğan'ın parmak iziyle eşleşti. Diğeri ise Caner Taşkın'a ait. Caner Taşkın'ı biraz araştırdım ve bir sürü sabıkası olduğunu öğrendim. Bu arada bıçaktaki kanın sonuçları da geldi. O da tahmin ettiğiniz gibi Ali Sancer'e (ölen Ali Amca) ait. Sanırım şimdi her şey sonuçlandı."
"Evet Gizem. Çok teşekkür ederim. Şimdi bunları Sevde'ye anlatmalıyım. Sonra senden belgeleri alırım."
Gizem'in yanında ayrılınca telefonu elime aldım. Sevde' yi aramadan önce aklıma Ali Amca'nın cansız bedeni geldi. Çok canice öldürülmüştü. Öldüren kişi sanırım fazla sinirliydi. Az çok o kişinin Selma olduğunu tahmin etsem de bunu neden yaptığını bir türlü anlayamıyordum. Peki bu kadın yaşlı bir adamdan ne istemişti. O kadar heyecanlıydım ki hemen Sevde'yi aradım. Sevde telefonu açar açmaz bana fırsat vermeden konuşmaya başladı. Resmen sesi titriyordu.
"Mert, Mine'yi buldum!!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİM?
AdventureHiçbir şey uzaktan göründüğü gibi değilmiş. Bunu yaşadığım yerde daha iyi anladım. İnsanlar göründüklerinden daha farklıymış. Bu bir yıl boyunca en iyi anladığım şey kimseye güvenmeyeceğimdi. Bu güzel mahalleye ilk taşındığım gibi bakamıyorum artık...