11

1.8K 73 64
                                    




 

Başarmışlardı, sonunda başarmışlardı!
 

Bulundukları uzun oda, yumuşak bir ışıkla aydınlatılmıştı. Tele ekranın sesi iyice kısılmıştı; koyu mavi halı, insana kadife üstünde yürüyormuş duygusu veriyordu. Odanın diğer ucunda O'Brien, bir yığın kâğıdın arasında, yeşil gölgeli bir lâmbanın altında oturmuş çalışıyordu. Uşak, Julia ve Winston'ı içeri aldığı zaman, başını kaldırmaya gerek duymadı.

 

Winston'ın kalbi deli gibi çarpıyor, konuşabileceğini sanmıyordu. Sonunda başarmışlardı, düşünebildiği tek şey buydu. Oraya gelmek zaten tedbirsiz bir davranış olmuştu. Birlikte gel-meleriyse, tam bir çılgınlıktı! Ayrı ayrı yollardan gelip O'Brien' ın kapısında buluşmuşlardı. Ama, böyle bir yerden içeri girmek de ayrı bir güç gerektiriyordu. İç Parti üyelerinden birinin evini görmek, hatta oturdukları semtlere bile gitmek, ender yaşanabilecek bir olaydı. Apartmanın havası, beyaz ceketli uşaklar, tüm bunlar insanın gözünü korkutuyordu. Buraya gelmek için çok iyi bir neden bulmuştu, ama yine de ansızın, köşeden siyah üniformalı bir görevlinin çıkıp kâğıtlarını isteyeceğinden, geri dönmesini emredeceğinden korkuyordu. O'Brien'ın uşağıysa, hiç güçlük çıkarmadan ikisini de içeri almıştı. Bu ufak tefek, siyah saçlı, yüz ifadesi anlamsız, Çinliye benzer bir adamdı. Yürüdükleri koridorun yumuşak halılarının, krem renkli duvar kâğıtlarının temizliği gözünü korkutuyordu, çünkü Winston şimdiye dek insan bedenlerinin değmesi sonucu kirlenip yağlanmamış koridorlar görmemişti.


 

O'Brien elinde tuttuğu bir kâğıdı inceliyordu. Öne doğru eğilmiş yüzü, heybetli ve zeki görünüyordu. Belki yirmi saniye kadar kıpırdamadan oturdu. Sonra konuşyazı kendisine doğru çekerek, Bakanlıkta kullanılan özel dilde dikte etmeye başladı:

 

"Madde bir virgül beş virgül, yedi tamam stop madde altıda ileri sürülenler düşünce suçuna yaklaşan çiftartısaçmalıkta geçersiz stop son."

 

Yavaşça sandalyesinden kalkıp ses geçirmez, kalın halının üzerinde onlara doğru yürüdü. Yenikonuşta yazdırdığı bildirinin sona ermesiyle resmi hava biraz dağıldı, ama yüzü her zamankinden daha sertti. Rahatsız edilmekten hoşlanmamış gibiydi. Winston'ın duyduğu dehşet duygusu birden utanca dönüştü. Aptalca bir yanılgıya düşmüş olabileceği düşüncesi geldi aklına.

 

O'Brien'ın siyasal bir komplo çevirmediğine dair elinde ne kanıt vardı? Gözlerinin bir pırıltısı ve bir sözü; o kadar. Ondan ötesi, bir düşün üstüne kendi kurduklarıydı. Sözlüğü almaya geldiğini de söyleyemezdi artık, o zaman Julia'nın orada bulunmasını nasıl açıklardı? O'Brien tele ekranın yanından geçerken bir düşünceyle durdu, yana döndü ve bir düğmeyi çevirdi. Keskin bir çat sesi duyuldu. Ses kesilmişti.

 

Julia şaşkınlıktan küçük bir çığlık kopardı. Winston bu panik durumunda bile şaşkınlığını gizleyemedi, "Kapatabiliyorsunuz demek!" dedi.

 

"Evet," dedi O'Brien, "kapatabiliyoruz. Bizlerin bu ayrıcalığı var." Onların tam karşısında duruyordu.

 

İri gövdesi onları ezer gibiydi, yüzündeki anlatımı çözmek olanaksızdı. Belli ki, bekliyordu, Winston'm konuşmasını, ama ne hakkında? İşinden alıkonmuş basit bir işadamı olduğu açıktı. Kimse konuşmadı. Tele ekranın susmasından sonra, oda iyice suskunlaşmıştı. Saniyeler hızla ilerliyordu. Winston güçlükle gözlerini O'Brien'ın üstünde tutmaktaydı. Birden yüzü gülüm-seyecekmiş gibi anlatımını değiştirdi. O'Brien kendine özgü hareketleriyle gözlüğünü düzeltti.

1984Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin