Uykunun en tatlı noktasında olduğumu uyanınca anlamıştım. Bütün vücudum ter içinde kalmasına rağmen gözlerimi kapatsam yine saatlerce uykuya dalacağımı biliyordum.
Telefonumun ekranını sürekli yanıp sönüyordu. Şarja takılı olmasına rağmen kapanma bildirimi veriyordu. Normalde bahçede ışıklar yanardı fakat etraf zifiri karanlıktı.
Işığı yakmayı denemiştim, yanmıyordu elektrikler gitmişti belli ki. Pencereden dışarı baktım. Büyük bir fırtına vardı. Rüzgar pencere arasından sızıyor, acı bir şekilde bağırıyordu. Korkmaması için Meyra'yı uyandırmadan kapıya doğru ilerledim.
Ben kapıyı açacakken yan duvardan bir ses gelmişti. Kapı tıklatır gibi vuruyordu biri duvara. Sese odaklandığım sırada etrafta çıt sesi yoktu. Tekrar vurulmuştu. Yatağıma geçtim ve dizlerimin üstünde durarak duvara daha çok yaklaştım. Kulağımı tamamen yapıştırıp sesi dinliyordum. Tekrar aynı şey olunca şekilde karşılık verdim. Bu çok garipti ben de aynı şekilde vurunca ses kesilmişti, elektrikler olmamasına rağmen kimseden ses çıkmıyordu.
Ben tam bunu düşünürken aniden çalan kapı irkilmeme sebep oldu. Kapıya doğru parmak uçlarında ilerledim.
"Kim o?" ince bir kadın sesi telefonda konuşuyordu. Kilidi açıp kapının arasından başımı uzattım.Mum ışığı kadının yüzünü aydınlatıyordu. Erkeklerin yatakhane sorumlusu, kimya öğretmeniydi. Dersime girmediği için adını bilmiyordum. Tebessüm ederek bana bakıyordu. Elini uzattı, eline bakarken "Alsana kızım neye bakıyorsun?" diye çıkışmıştı. Karanlıkta göz gözü görmezken tuttuğu küçücük mumu görmemi bekliyordu.
"Teşekkür ederim hocam, neden elektrik kesintisi oldu?" "Fırtınadan dolayı. Alışsanız iyi olur burada en küçük bir fırtına bile sebep olur böyle şeylere" mantıklı olması tamamen dağ başında olmamızdan dolayıydı. Tekrar telefonla konuşmaya döndüğü sırada "Ne demek okulun etrafında birileri dolaşıyor? Güvenlikler nerede?" sesi endişe dolu çıkmıştı.
Normal olmayan bir şey varsa o da kimsenin kesintiden faydalanıp hırsızlık için bu kadar uzak bir okula gelmeyecek olmasıydı. Şehir merkezinde bunu çok sık yaşardık. Önce mahalleye giden sistem bozulur sonra da teker teker evlere girerdiler.
Aklıma gelen ilk kişi Meyra olmuştu. Uykuda ki solgun yüzüne baktığımda sanki diğer yarım uçurumun kenarında gibi hissetmiştim. Çocukken kız kardeş olarak içime sapladığım o sevgi şimdi tekrar filizlenmişti.
Benim telefonum kapanmıştı. Onun telefonu titreşimdeydi ve çalıyordu. Babası arıyordu. Uyanmaya hiç niyeti olmadığı için telefonu ben açmaya karar vermiştim "Kemal Bey?" beklediği kişi ben olmadığım kesindi. Korkuyla dışarı verdiği nefesi duyunca bir terslik olduğunu anlamıştım.
"Milena iyi misiniz?" titriyordu. Pencereden dışarı bakmak için perdeyi araladım "Okulda elektrik kesintisi var. Normalde bahçeyi aydınlatan şarjlı lambalar da sönmüş. Kat görevlisi ayakta, kimsenin sesi çıkmıyor. Normal bir şey olduğu söylendi fakat okul etrafında bir hareket varmış ve sanırım güvenlik görevlileri yerlerinde değil." adama kalp krizi hediye etmiştim.
"İhaleden tehdit aldım. Okula sızıyorlar Milena. Meyra'nın sana emanet olduğunu unutma ve kızımı bana bağışla. Kurtar onu." gözlerim karanlığa alıştığı sırada demir tellerin orada bir adam görmüştüm.
"Kemal Bey, Meyra'nın hangi odada kaldığını bilme ihtimalleri yüzde kaç?" "Eğer harekete geçecek planı yaptılarsa yüzde doksan!" telefonu kapattığım anda Meyra'yı sarsarak uyandırmıştım. Ne olduğunu bilmeden etrafa bakıyordu "Kalk çabuk! Korktuğumuz an geldi." ölüme götürsem gelecek gibi hiç sorgulamadan kalkmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/167850613-288-k383252.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIN KORUMA (Yeniden Düzenleniyor)
RomanceTehlikeli bir iş adamının kızına koruma olarak girdiğim lise, bana bazı insani duyguları tekrar hatırlatmıştı. Yeniden öğrenci olmak, kendimi eski dostumun önüne atmak ve en önemlisi aşık olduğum için yaşamla savaşmayı öğrenmiştim. Ben Milena! Tıpkı...