Özgü: sence de konuşmamızın zamanı gelmedi mi Mehmet?
Mehmet: hangi konu hakkında?
Özgü: bilmemezlikten gelmek sana bir şey kazandırmayacak, o yüzden konuşalım
Mehmet: bunun burda yaşanmasını istemiyorum
Mehmet: sizin oradaki parka gelebilir misin?
Özgü: 15 dakikaya geliyorum.
-
Parka doğru ilerlerken, söyleyeceğim şeyleri kendi kendime tekrar ediyordum.
Bu... bu his çok yabancıydı bana.
Mehmet'e kızmak istiyordum, çok kızmak istiyordum hatta. Neden kendisine böyle bir şey yaşattığını sormak istiyordum, neden en başta arkadaş olmaya çalıştığını sormak istiyordum.
Dostlarım, benim için ailemden sonra gelen şeydi.
Daha düğümlerimi çözememişken, salıncakta sallanan Mehmet'i gördüm.
Parka girdiğimle gözleri yerdeydi, kafasını bir saniye bile yerden kaldırmıyordu.
Yanındaki salıncağa oturana kadar varlığımı fark etmedi.
Gözleri bana doğru çevrildiğinde, kırmızı gözleri içimin ezilmesine neden oldu.
Değer verdiğim insanların üzülmesinden nefret ediyordum."Hoşgeldin, Özgü. İlk olarak ben konuşmak istiyorum. Dinleyebilir misin?"
Kafamla onay verdiğimde devam etti.
"Bana kızmakta o kadar haklısın ki, kendimi sana karşı savunamıyorum. Arkadaşındım, hatta dostundum."
Derin bir iç çekti, gözlerime hiç bakmadan devam etti.
"Sinem de benim dostumdu ama seninleyken hissetiğimi onunla hissetmiyordum. Sen hep farklıydın, Doruk piçi için ağlarken de farklıydın kahkahalar atarken de farklıydın. Ama sen bana ne zaman gelsen ben sana her zaman dost gibi davrandım. En azından buna çok çabaladım.
Şüphen olmasın.""Sana hiç açılmayacaktım aslında. Çünkü sana zarar verecekti bu ve sen kimseye güvenmiyordun. Haklıydın da, e sonra biz size yanlış yapmıştık. Sizi yalnız bırakmıştık. O kadar düşündüm ki, kafam da o kadar tarttım."
"Ama deli cesareti işte, yazıverdim. Sonra bir çığ oldu büyüdü, ben altında kaldım. Özgü, ben sana olan hislerim karşısında küçücüğüm."
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona kızgındım. Bana ulaşma yolu yanlıştı, onu üzmem yanlıştı. Bizim, şu an konuşmamız bile yanlıştı.
Düşünmem gerekiyordu.
Salıncaktan kalktım.
"Söyleyecek bir şeyin bile yok mu?"
Çok şeyim var ama söylersem ikimiz de çok kırılırız Mehmet.
Arkama bakmadan parkın çıkışına doğru ilerledim.
"Sözüm vardı ya hani parkta, yüzyüze, doğruluk ve cesaret oynayacaktık. İşte ben bu sözümü tutmadan ölmeyeceğim."
Bazı sözler tutulmuyor.
"Sessizlik bazen her şeyden daha çok acıtıyor. Ama haklısın, gözükmeyeceğim gözüne."
"Ama unutma olur mu?"
Mehmet: Seni seviyorum.
-
mehmetgokturk: messy🗡
akinmavzer, ozguruzun ve 893 kişi beğendi.
Gönderi yorumları kapatılmıştır.
-
mehmet'i yemek istiyorum...
umarım beğenmişsinizdir. bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.
sizi seviyorum❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS|TEXTİNG
Short Story053...: aldığım haberlere göre Doruk denen şerefsizi atlatmışsın, kaçırır mıyım fırsatı? 053...: ben geldim, hazır mı kalbin beni içeri almaya? Işığım/Texting kitabının devamı niteliğindedir. Işığım/Texting kitabını okumadıysanız da anlayabilirsini...