"Birisi var. Eskiden beri en yakınım olarak bildiğim. Son 1 sene aramız kötüydü ama benim için hala yeri farklıydı. Sonra bir şekilde beni sevdiğini öğrendim. Hemde öyle 3-4 aylık heves gibi bir şey değil. Kendimi kandırılmış hissediyorum ve ona kızmak istiyorum. Ama o hala beni en iyi tanıyan kişilerden. Yaptıklarımın nedenini anlamasını umuyorum. Onu kaybetmek istemiyorum. Geri çekilemiyorum ama ona gidemem de. Anlıyorsun değil mi? Napacağım ben? Sıkışmış hissediyorum. Bunun için de öfkeliyim ona. Haberim yokken tek derdim akşam ne yiyeceğimdi ya da Sinem'le nereye gideceğimizdi. Şimdi ise hiç düşünmediğim hiç aklıma gelmeyecek derdim var, hatta dertlerim. Onun yanındaki eski arkadaşlarım. Nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyorum. Hele bir şebek var, hep gülen mutlu olan. En azından öyle bildiğimiz. Akın... Ama hayır, onun da içinde tutukları varmış. Ne bileyim ağır geliyor. Napmalıyım?"
"Duyguların karmakarışık, onu çözmelisin. Küçüklük arkadaşın olabilir, değer veriyor olabilirsin. Ama eğer olmayacaksa, olmayacaktır. Yanında istemiyorsan istemiyorsundur. Kendini hiç kimse için üzmemen konusunda yaptığımız 2-3 saatlik konuşmalarımız var bu yüzden tekrar girmeyeceğim o konulara. Her şey senin suçun değil, bunu da anla tamam mı? Her şey olacağına varır. Sen duygularını çöz, karar ver ve harekete geç. Her şeyi kendin yapmaya çalışma, paylaş. Paylaştıkça hafifleyeceksin. Karşındaki kişiyi üzmemek için bekleme, emin ol öyle daha fazla üzülür.Eminim seni üzdüğü için yeterince kahroluyordur. Napacağını sana söyleyemem, içinden ne geliyorsa onu. O eminim seni anlayacaktır, hep anlamıştır."
"Ne istediğimi bilmiyorum ki. Yanımda istiyorum, hep isterim. Onu seviyorum, ama onun beni sevdiği gibi değil."
"Seninki belki de alışkanlıktır. Belki onun orada olduğunu bilmek sana huzur veriyordur. Belki onu onun sevdiği gibi seviyorsundur. Bunu bilecek kişi ben değilim. Ama eve gittiğinde şunu düşün olur mu? Hayal et, onu hep olduğu yerde seni beklerken. O orada yoksa ne hissedersin? Ya da o orada başka bir kızla olsa, seni üzer mi? Vereceğin cevabı tahmin edebiliyorum. Üzer. Ama nasıl? Bir arkadaş gibi mi? Yoksa nefesin daralır ve ellerin titremeye mi başlar? Belki sen bu alışkanlığına arkadaş olarak baktığın için göremiyorsundur."
İç çekti.
"Ya da dediğin gibi. O sadece arkadaşındır ve asla onu öyle sevmeyeceksindir. O zaman bunu ondan saklama. Kendini de üzme. Senin suçun değil."
"Onun suçu da değil ama, biliyorum."
"Kimsenin suçu değil, Özgü."
"Peki diğer arkadaşlarım konusunda napmalıyım?"
"Eskisi gibi ol, ama hatalı tarafın kim olduğunu biliyorsun. Sinem... Fazla garip. Her neyse burada kimsenin dedikodusunu yapmamalıyız. Onun dışında."
Küçük bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan. O kadar başkası hakkında konuşuyormuş gibiydi ki, burada olduğu için şükrettim.
Her ne şekilde seviyordum bilmiyordum ama seviyordum. Çok.
"O zaman boş verelim. Hadi dedikodu kısmına geçelim."
"Heh, geldi en sevdiğimiz kısım."
"Çok iyi bir oyuncu."
"Neden?"
"Çünkü ben hiç anlamadım, hiç belli etmedi. Ya da ben mi körüm?"
"O belli etti, ama sen kör değilsin. Senin odağın farklıydı bu yüzden odağın dışındaki olaylara anlam vermedin."
"Odağıma sıçayım."
"Ben de."
-
gelecek bölüm Akın- Sinem hakkında olacak büyük ihtimalle. ne dersiniz?
yorumlarınızı bekliyoooruum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANS|TEXTİNG
Short Story053...: aldığım haberlere göre Doruk denen şerefsizi atlatmışsın, kaçırır mıyım fırsatı? 053...: ben geldim, hazır mı kalbin beni içeri almaya? Işığım/Texting kitabının devamı niteliğindedir. Işığım/Texting kitabını okumadıysanız da anlayabilirsini...