Yedinci Bölüm~

330 22 1
                                    

Sedef ağlıyordu. Neye ağladığını bile bilmiyordu. Sadece ağlıyordu. Havanın karanlığı içinde taksi yolculuğu devam ediyordu. Dün gece gittikleri parka gidiyordu sedef.

Taksiden indi. Parkın merdivenlerinden çıkmaya başladı. Dün geceyi anımsadı birden. Dün gece.. bu saatlerde.. Genç adam kucagında çıkarmıştı bu merdivenlerden. Saat 6ya geliyordu. İşte tam vaktiydi. Güneş doğuyordu. Yine o turunculuyla. yine o hırçın edasıyla kasıp kavuruyordu sedefin içini. Sedef bir banka oturdu. Karlar yavaş yavaş erimeye başlamıştı. Sokakta kimse yoktu. Sedef yanına birinin geldiğini hissetti. Kafasını sağa doğru çevirdiğinde yanında oturan küçük çocuğu gördü. Yüzü kıpkırmızı olmuş elindeki ekmek parçasını yiyen 6 7 yaşlarında bir erkek çocuğu. Sedef le gözgöze geldiler.

- Abla senin de mi evin yok?

-Kimsem yok ki. Evimde yok.

-Aç mısın abla?

Çocuk elindeki ekmeği sedefe uzattı.

- Ben yedim yemeğimi. Teşekkür ederim. İsmin ne senin?

-İsmini bilmiyorum ama bana herkes yetim der. Adımda yetim diye kalmış. Anam babam kim bilmem. Şu ilerdeki inşaatın altında kalıyoruz.

çocuk ilerdeki yıkık inşaatı gösteriyordu. Sedef üzülmüştü çocuğun haline. Cebinden çıkardığı 20 lirayı çocuağa uzattı.

-Yanımda fazla yok. Kusura bakma yetim. Arkadaşlarınla karnını doyurursun.

çocuğun bir şey demesini beklemeden banktan kalktı. Saatine baktı saat 8e geliyordu. Otele geri dönemezdi. Tek çaresi Zümrüt teyzeye gitmekti. Saatin daha çok erken olmasından dolayı çekingen bir edayla yürüyordu Sedef. Otobüs duragına gitti. otobüsün gelmesini bekledi. Telefonu ve kulaklığını çıkardı. "Eylem Aktaş-Söyleyemedim" şarkısını dinlemeye başladı.

Otobüs gelmişti. Şarkıyı kaçıncı kez dinliyordu farkında bile degildi. Otobüsün buğulu camını eliyle sildi. Yaklaşmıştı. Az kalmıştı Ömür Mahallesi ne.

Sedef otobüsten indi. Karın soğuğunda yürümeye başladı. Yıkılmış duvardaki yazıyı gördü. "Ali ve Sedef sonsuza kadar arkadaş".. Gözleri yaşla doldu Sedefin. Ali için sevdiği adamdan vazgeçmişti. Genç adam.. daha ismini bile bilmiyordu. Adı öylece genç adam diye kalmıştı. Ya Ali yi bulamazsa? O zaman ne yapardı? Göz yaşlarını sildi. Yürümeye devam etti.

İşte gelmişti. Zümrüt teyzelerin evinin tam önündeydi. Zile bastı. Bir kaç dakika bekledi. Kapıyı Zümrüt hanım açmıştı. sedefi görünce birden sevinçle doldu gözleri. Sedef içeriye girdi.

Sercan bey ve karısı elif iştelerdi. Bu yüzden ev oldukça sessizdi. evin küçük kızı sılada daha uyuyordu.

- Hoşgeldin kızım. Ne iyi ettinde geldin.

-Hoşbuldum Zümrüt teyze. Rahatsız etmedim inşallah..

-Yok kızım ne rahatsızlığı. Sedef.. Sen küçükken bana hep Zümrüt anne derdin. Şimdi teyze demek hiç yakışmıyor ağzına. Yine Zümrüt anne de. çok mutlu edersin beni.

Ali Zümrüt hanıma anne derken Sedefinde ağzı alışmıştı. O da anne demeye başlamıştı.

-aa biliyor musun?  Ali de Eskişehir deymiş. Biraz işleri varmış. Sonra buraya gelecek.

Sedefin içi huzurla dolmuştu. Demek yıllar sonra Aliyle aynı şehirden nefes alıp veriyorlardı.

-Zümrüt anne.. Ali yi arar mısın? Burda olduğumu öğrenirse işlerini çabuk bitirir belki.

-Tamam kızım arayalım. Haklısın işleri çabuk biter belki.

Sedefin içi içine sığmıyordu. Alinin sesini duyacaktı. Sonunda ona kavuşacaktı.

BENİMLE YAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin