Fare Zehri

30 2 3
                                    


09.03.2019

Gözlerimi açtığımda rutubetten dökülmeye başlamış tavanı gördüm. Bir kenarı sallanan kopmaya yüz tutmuş avizenin hemen arkasında sırıtan ve sonra karşmaık sesler senfonisi çıkararak etrafında bir tup atan sineği izledim. Sinek var gücü ile hiç açılmamış açılsada içeriye sisten ve kirli havadan başka birşey girmesine yardımcı olmayacak pencereye çarptı. Sendeledi yere düştü, ama direndi kalktı bir tur daha atıp aynı pencereye çarptı. Sanki kendini öldürmek istercesine üst üste çarpmaya devam etti.

Bir saniye, ben ölmedim mi? Vucudum iliklerime kadar titredi birden. Ben ne yaptım?

Doğruldum yataktan. Yanımda duran çalmayan çalar saate baktım 07:25 yazıyordu . Ellerime baktım. Kalktım ayna aradım ve hemen banyoya koştum. Ben halen aynı bendim. Tek bir çizik bile yoktu. Sanki kocaman bir rüya görmüştüm. Ama işin ilginç yanı her saniyesini iliklerimde hatırlıyordum. Kafamın cama yapışıp parçalandığı an beynimde oluşlan zonklama halen duruyordu. 

Takvime yöneldim. 09.03 yazıyordu. Yaprağı kopardım. Arkasında bukez oturmanın adabı ve büyüklere saygı adlı yazı vardı. Yine istemsizce güldüm. Sonra kendime güldüm halen takvim yaprağı koparan bir ben kaldım herhalde dedim. Ama sonra bir titreme gelmişti. Rüya falan değildi. Dün dü o . Bugün yeni bir gündü. Ama nasıl mümkündü? Ölümden dönen çok fazla insanın hikayesini okumuştum. Ama ben bir hastanede yada morgda uyanmamıştım. Yatağımda hiçbirşey olmamış gibi yeni güne uyanmıştım.

Olanları anlamanın tek bir yolu vardı işe gitmek. Hemen hazırladım. Kravat ceket ve kirden rengi kaybolmuş siyah rugan ayakkabı. Akrabalık ilişkilerimi ilerlettiğim sıkışık metre ve kendimi iş yerinin sıkıcı kapısında bulmuştum. Ne kadar nefret ettiğimi hissettim bu şehirden. Hayır hayır. Bu şehirdeki diğer mahluklardan. Şehri ve kuru yüksek binaları seviyordum. Ama insanlar! Uzak dursunlar yeter.

Masama oturduğumda herkesi kendi işinde görmek beni çok şaşırtmıştı. Karşı masadaki güzel gözlü kız sarı saçlarını kulağının arkasına dolarken diğer elindede kurşun kalemiyle oynuyordu. İnsanlardan nefret ederken seni başka bir sınıfa koymalıyım diye düşündüm.

Hayal miydi yoksa?Bunu anlamanın tek bir yolu vardı. Tekrar denemek. Ama bu sefer güzel gözlü kıza bir veda etmek istedim. Bizim gibi kalabalık ofislerin en güzel yanı 50 -60 kişi aynı katta oda sistemi olmadan çalışır. Herkesin sesi birbirine girer ama kimse rahatsız olmazdı. O yüzden birazdan yokluğumu bile hissetmeyecek insan selinin ortasında nasıl bir veda etmeliydim. Bir an vazgeçtim. Çekindim. Birazdan tekrar ölmeyi deneyecek bir insana göre aşırı çekingendim ama yapamadım. Hemen işyerinden ayrıldım. En yakın markete girdim. Üzerinde fare zehri yazan siyah bir kutu aldım. 

Eve geldim. üzerinde yazan talimatlara göre farenin dolaştığı yerlere ince bir tabaka halinde tozu serpmek gerkiyormuş. Küçük çocuk var ise kullanılmamalıymış. Yada temas veya içilmemeliymiş. Yani insanların midesine girdiğinde sizi devasa bir fare sanabilirmiş. 

Bir kavanoz buldum. Kutuyu komple içine boşalttım. Suyla karıştırdım. Rengi sanki kahverengiye çalan bir hale büründü. Geçenlerde aldığım gıda boyaları geldi aklıma. Kırmızı boyayı yoğunca koyunca rengi hafif pembeye dönüyormuş onu farkettim. 

Tam bardağıma döktüm cama yaklaştım içecektim ki kapı çalmaya başladı. Umursamadım. Sonuçta ölecektim. Yani kim ölecekken kapıya bakmak ister ki?

Zaten var olduğumdan bile şüphe ettiğim bu hayatta nasıl öleceğimi görmek istiyordum. İçimizde olduğu söylenen ruhun damarlarımdan çıkıp gitmesini ve öylece sonsuz azaba uzanmasını istiyordum. Huzur hakkım varmıydı halen?

Fondip...3,2,1 ve perde dedim.

.. yaklaşık 30 dk sonra hafif halsizlik başladı.

.. keşke başka bir yöntem deneseydim en yavaşın seçmiş olmalıyım, gözlerim bulanmaya başladı.

.. binadan atlamak bile daha kolaydı, ah o beynimin parçalanma anı ve hissettiklerim. 

.. bir saat oldu nefes alış verişim zorlaştı.Gözlerim iyice kararmaya başladı.

.. gidip geldiğim , karanlığa teslim olduğum anlardan birinde hafif bir ışık gördüm.

.. ah karnım ve ağrısı sanki bıçak saplanıyordu.

.. lanet olsun bana başka yöntem mi yoktu? 

.. bir an hiçbirşey hissetmedim, sadece karanlık oldu ve acı bitti....

KAÇ DEFA ÖLEBİLİRSİN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin