Aptal Cesareti

23 1 0
                                    

Korkuyla yaşamanın ne anlamı var? Her gözünü açtığında yanlızlıktan ölebilecekken gözlerini umutsuzluğa açmanın ne anlamı var? Harbi ölmenin ne anlamı var? Yaşamanın ne anlamı var? Belkide bu soruların cevaplarını hiçbir zaman net öğrenemeyeceğim.

Gözlerimi açtığımta sallan avize pis kokan yatak örtüsü ve temizlenmemiş banyo ile karşılaştıktan sonra fark ettim ki birşeyleri çok sorgulamaya başlarsan bir okadar boşluyorsun yaşamayı.

Yaşamak derken? Kaç defa ölme girişiminde bulunmuş biri olarak söylüyorum insan istediğinde ölmez. Büyük bir planın ufacık parçalarıyız hepimiz. 

Bugün farklı birşey denemek isterim. Önce güzel bir kahvaltı yapayım dedim. Dolabın içinde kendi kendine üreyen peynir bakterilerini gördüğümde hızla evden uzaklaşma ihtiyacı hissettim. Uzun zamandır alışveriş yapmadığımı fark ettim.Aslında uzun zamandır hiçbirşey yapmıyordum, ölmek dışında.

Dışarıya attım kendimi. Evimin hemen yakınındaki devasa park yığınında ufak bir koşu, sonrasında köşedeki sosisciden sandivicimi alır, sokağın başındaki kahveciden aldığım kahvenin üzerine ismimi yazdırırdım şayet Newyork ta olsaydım. 

Ama apartmandan dışarıya çıktığımda yüzüme çarpan sadece taş ve beton yığını oldu. Hızla geçen arabanın içinden atılan çöplerin bir kısmı da cabası. 

Lanet olsun, diye söylene söylene yürüdüm köşedeki ufak markete. Ufacık markette bile beni tanıyan yoktu. Yokmuydum yoksa ben? Ben bile şüphe ettim kendimden. Yani şu raftaki konserve gibi kapalı bir kutudamı hayatım, yoksa parçalanan ekmek gibi uzun bir süreçten geçerek mi geldi buzamana hayatım bilmiyorum.

Uzun lafın kısası derken hiçbirşey alacak param olmadığını fark etmemle aldıklarımla dükkandan hızla kaçmam bir oldu. Nasıl olsa yarın saçma sapan günlerden birisi ve ben akşam öleceğim.

Doğru ya akşam öleceğini bilsen ne yapardın?

Artık bukadar çok denemeden sonra işi eğlenceye vurmuş benim gibi birisi olsan ne yapardın?

Bugün farklı birşey yapacağım dedim ya. Parktaki sandivici alamasamda karşı masamdaki güzel gözlü kızı kapacağım.

Üstüme çeki düzen verdim. Hızla ofise gittim. Çok enteresan olsan kimse benim varlığımdan haberdar olmadığı gibi yokluğumdanda haberdar değil. Yani belkide günlerdir işe gelmedim kovamamışlar bile .

Ah evet güzel gözlü kız yine oradasın. Kalktım. Kızın yanına gittim. Kollarından tuttum ayağa kaldırdım. sağ elimde düz ince saçlarını arkaya attım. Kız ne yaptığımı anlamamıştı.Şaşkınlıktan ses bile çıkaramadı. Sol elimle elini tuttum. "Bugün öleceğim ama mutlu öleceğim, belki geri dönmememin yolu budur" dedim ve dudaklarında kayboldum. Kız şokun etkisimi yoksa onunda bana karşı hislerimi var yada ben gerçekten yokmuyum bilmiyorum hiç tepki vermedi hatta eşlik etti.

İşte o an ışıklar patlar gibi oldu, kulağımda bir minik romantik şarkı,herkez bizi alkışlıyor. Ben halen dudaklardayım . Arkadan gelen korna sesleri, düğün konvoyu, gelinlik,damatlık, ah evet dudaklar kız çok iyi, kendimi nikah masasında buluyorum, ayağıma basılıyor, niye bukadar güzel dudakları var bu kızın sanki, oturma odasında meyve soyuyoruz, derken bebek ağlaması, kopamadım dudaklarından, saçları elimin arasında kayıyor, bebekler büyüyor derken küt diye sağlam bir sol yanağıma inen tokatla kendime geliyorum. 

Hani insan ölürken hayatı gözlerinin önünden akar ya bende tam tersi oldu, olmayan hayatımın ufak bi özetini gördüm. Kızın eli halen havadaydı ben arkama bakmadan kaçarken. Yarın yeni bir gün bakalım nasıl olacak dedim.

Akşama ne kalmıştı şurada. Hayatın anlamını sorgularken, ölümü tanımaya çalışıyordum. Aslında denemediğim birşey denemeye karar verdim. Bir kamera aldım. Doğruca evime gittim. Yere güzel bir naylon serdim. Sonuçta ertesi gün uyanma ihtimalim vardı halıları batıramazdım.

Mutfaktaki en büyük bıcağı aldım. Kamerayı açtım.

"Kendime not. Bugün günlerde neydi yahu, artık saymayı bıraktım herneyse. YArın eğer bu kaydı izlersen bilki her gece gerçekten ölüyorsun ve yaptığın eylemlerin sonuçlarına ktlanman lazım. Bıçağı sağ elime aldım. Sol elimle azda olsa çıkan saçlarımdan tuttum. Yukarı doğru çektim. Canım çok acıyacak lan. Ama sanki nefes alırken acı çekmiyormuyuz? Ne kadar acıtabilir ki? Eğer çok acımazsa yarın gidiyim birdaha öpeyim o güzel kızı. Bıçağı boynuma yaklaştırdım. Ve bir an da hızlı bir şekilde sağ sol hareketi uyguladım.

Kan öyle bir fışkırdı ki kameranın görüntü alabildiğinden emin değildim. Ama alsa iyi ederdi. Bıçağı var gücümle sağ sol derken gırtlak kemiğime kadar ilerledim. 

Sonra karanlık hafiften çöktü. hani çok acı anında geliştirilen savunma mekanizması varya omu devreye girdi bilmem hissettiğim tek acı halen nefes alıyor olabilmemdi. Oda çok sürmezdi.

ve karanlık...

KAÇ DEFA ÖLEBİLİRSİN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin