14 • onu istiyorum

2.1K 225 93
                                    

on dördüncü bölüm; onu istiyorum

zayn/fingers

•••

Bazen sınırlara sadık kalamıyordum.

Daha öncesinden Taehyung ile arkadaşlığım boyunca birbirimize romantik açıdan hisler beslememiştik. Lise zamanımızın merakıyla ona adım atan ben olduğum için bu çizgiyi ilk ben aşmıştım, ondan hoşlandığımı söylemiştim. O sıralarda Hoseok hayatımıza dahil değildi, biz iki kişiydik, çevremizdekiler bizi birbirimize yakıştırırdı, ben neredeysem Taehyung orada olurdu, öğretmenler başarı notlarımızın birbirimizi iyi yönde etkilediğinden bahsederdi, ailemiz en yakın arkadaşlardan öte olduğumuzu en başından kabullenmişti. Belki de duygularım hiçbir zaman doğru olmamıştı, belki de sadece çevrem beni bu yanlış adımları atmaya itmişti.

Hayır, elbette pişman değilim, pişmanlık söz konusu bile değil, kızıyorum kendime böyle düşünmemek için. Sadece küçük bir bastıramadığım parçam diyor ki Park Jimin'i gözümde fazla büyütüyorum. İmkansızmış gibi geliyordu, beni onun yanına yakıştırmıyorlardı, bizim yolda ayaküstü sohbet etmemiz bile çok büyük bir şeymiş gibi geliyordu.

Benim için değil. Diğerleri için.

Masanın etrafını Jimin'in arkadaşları sarmıştı. Hiçbirinin adını bilmiyordum, merak bile etmiyordum doğrusu. Bana doğrultulan kınayıcı bakışların farkındaydım, bunların kıskançlık olduğunu söylesem de Jimin'in salladığı bacağına değen bacağımı çekerek buradan gitmek istiyordum. Kalabalıktan hoşlanmazdım, özellikle de tanımadığım kişilerle ayı yerde durmaktan. Dakikalar öncesine dek gülerek gençlik anılarımızdan bahsederken bir anda atmosferimizin yoğun bir şekilde kaba cümleler alması benim canımı sıkıyordu. Ağızlarına yayık bir gülüş kondurmuş, üstleri hep ağır sigara kokarken, ciddiyim, sadece gitmek istiyordum, sadece gitmek.

Kafenin kapısından giren Chanyeol ile derin bir nefes verip gözlerimi üzerinde tuttuğumda beni çok daha sonra fark edebilmişti. Kaşlarını çatmış, birkaç masa ötemizdeki sandalyeye gitarını bırakmış, oturanlara selam vermişti. Bakışları hala üzerimdeyken nötr olan mimiklerimden birbirimizi tanımıyormuş gibi yapmaya dayanamamış olmalı ki, bir anda ayaklanarak bize doğru yürümeye başlamış, etrafımdakilerin ilgisini çekmişti.

"Selam," demişti ve birkaç merhabalaşmanın ardından çocuğun biri uzun zamandır ortalıkta görünmediğiyle ilgili rest çekmeye başlamıştı. Chanyeol onu dinlememezlikten gelip Jimin'e baktığında birbirimize çok yakın oturmadığımız halde kasıldığını hissediyordum. "Jimin," dedi, Jimin yerinde kıpırdanmıştı. "Nasılsın?"

"İyi," demiş ve kısaca kesip atmıştı. Huzursuzluk tüm masayı ele aldığında Chanyeol bana dönmüştü. "Biraz konuşabilir miyiz?"

Jimin'in yanındaki piercingli çocuk, "Neler oluyor?" diye sordu. "Onu tanıyor musun?"

"Seni ilgilendirmez."

Chanyeol başıyla işaret ettiğinde kalkmak üzere hazırlanıyordum. Çantama uzandığımda aynı çocuk, "Nedense biz dışında herkes seni tanıyor," demişti. Chanyeol ağzını açmaya yeltendiğinde ona uzatmamasını söylemiştim. "Hadi," dedim, Jimin'e bile dönmeden. "Gidelim."

Kafenin uzak bir kısmına doğru yürüdüğümüzde çantamı tek omzuma asarak montumu elinden almıştım. "Min Yoongi."

"Yoongs'a ne oldu?"

"Neler oluyor?"

"Ne demek istiyorsun?" Montu giyinirken çantamı tutmuş, masadakileri yan hizadan bile gözebilecek kadar çevirmiştim bedenimi. Tüm masanın bakışları üzerimizdeydi.

entertainer • yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin