13 • uçmak ve çakılmak

2.1K 223 94
                                    

on üçüncü bölüm; uçuyormuşum ama çakılıyormuşum gibi

zayn/back to life

•••

Derin soluklar duyumsuyorum kulaklarımda, sıcak nefesler hissediyorum boynumun kıyılarında. Tişörtümün omzumdan kayışına sebep olan dudaklarla gözlerimi yumuyorum, birbirine değen kirpiklerimin titreşimlerini hissediyorum.

Her bir dokunuşta eskiye dair ne olduysa her şeyi unutuyorum; dakikalar önceki başlayan öpücüklerden ibaret kalıyorum, sadece ben ve o.

Bir mırıltıyla dudakları geri çekildiğinde yataktaki hareketlilik gözlerimi açmamı sağlıyor. Yüzümün hizasına çıkan kıvrılmış dudaklar, minik bir burun, dolgun yanaklar ve parıltılı irisler. Saçları olabilirmişçesine yastığa daha da dağılırken gözlerimi kırpıştırdığımda kolları belime daha sıkı sarılıyor, elinin biri yüzüme çıkarak çok narin bir şeymişim gibi dokunuyor.

Hafif ama ürpertici parmak uçları kuru dudaklarımdan geçiyor, burun hattıma kayıyor, kirpiklerimi okşuyor. Çatılan kaşlarımın üzerine hafifçe vurarak yerine dudaklarını koyuyor, parmakları yavaşça keçelenmiş saçlarımın arasından geçiyor. Bu sırada gülümsemesi eksiksiz duruyor suratında, gözleri ellerinin her bir adımını takip ediyor. Yüzüstü bırakacağım bir adam için çok güzel bakıyor, seviyor gibi, ölüyor gibi. Öylece yatağımda duruyor.

"Senin için bir şey yapacağım," diyor dudaklarını yalayarak. Sesi derin ve çatallı, saatler öncesinde ağlayarak uyuyakalışını unutamıyorum. "Biraz senin, en çok da benim için. Bu dakikadan sonra ne yapacaksam, hepsini bizim için yapacağım."

Sana güvenmiyorum demek isterdim yüzüne karşı, bu sıralar sessizim, ona güvenmediğimi kesinlikle o da biliyor. Uzattığı elini tutamayacağımın farkındalığıyla bir şeyler yapmaya çabalıyor. Bir yanım en azından çabalıyor diyor, başka bir ses bastırıyor o yanımı. Her şeyi anlık yaşıyor Park Jimin, seviyorsa o an içinde seviyor, söz veriyorsa o anlar içerisinde sözünü geçerli sayıyor, kendi çizgilerini aştığında bir anda unutuyor.

"Senin hakkında çokça şey öğrendim," diyor gülümsemeye devam ederken. "Uykunda konuşuyorsun, resim çizerken klasik müzik dinliyorsun, salatanda mısırları eşeliyorsun, pizzada mantar sevmiyorsun. Taehyung ile tüm özel hayatını konuşabilirsin ama Hoseok'a açık olmak konusunda uzaksın çünkü o Taehyung gibi anlatman için canını sıkmıyor."

"Aslında," dedim araya girerek. "Hoseok'a karşı, Taehyung'u benden çaldığı için biraz mesafeliyimdir denebilir."

"Neden peki?"

Omuz silktim. "Taehyung benim ilk arkadaşımdı."

Başını salladığında saçlarımdaki elleri çekildi, bileğine tutarak bedenini daha çok yanıma yaklaştırdı. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu, ellerimden biri yüzümün altında tuturken diğeri omzunda dinleniyordu. "Taehyung, ile irbirimize pek çok şey öğrettik, hayata dair tecrübesizliğimizi paylaştık, duygusal olarak da yakındık."

"Sevgili miydiniz yani?"

Başımı salladığımda kaşlarını çattı, bir şeyler düşünüyor gibi hali vardı. Kafasının içindekileri merak ediyordum, nelerden korkardı, nelerden kaçardı, neleri düşünmeyi ertelerdi?

entertainer • yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin