18 • park jimin'in yangınları

2.2K 168 181
                                    

on sekizinci bölüm; park jimin'in yangınları

justin bieber/purpose
zayn/if i got you
• elijah who/i love being with you

•••

Kafamın içini tırmalayan hep bir ses vardı. Tek cümle dönüp dolaşır tüm eylemlerimi, düşüncelerimi, kelimelerimi etkilerdi hep. 'Sen yeterince iyi değilsin.'

İlkokul dönemimde okula gidişim uzak mesafedeydi. Hiçbir zaman annemin ya da babamın okuluma bıraktığını, toplantılarıma uğradığını ya da ufak kavgalarla disiplinlik olduğumda geldiklerini görmemiştim. Ben sadece onlar için aynı evde yaşayan başka biriydim, her defasında etrafta dolaşan mutlu ailelere imrenirdim.

Bir yerden sonra onları da kıskanmamaya başlamıştım. Büyükannem çok istediğim bir şeyi istemeye devam edersem gerçekleşmeyeceğini söylerdi, ondan istediğim bahçemize minik bir köpek yavrusu ısrarının ardından böyle demişti. Bunu aklımda tutarak biraz daha yaşıtlarına göre olgun, hevessiz ve sakin bir çocuk olmaya çalışmıştım. Okulumdakiler gibi aileme şımaramazdım, bir futbol topu, bakkaldan bir sakız bile olsun dönüp de yüzlerine karşı söyleyemezdim. Çocuk değildim, çocukluğumu yaşamadım çünkü, onlar için iyi değildim. Annem istediği kız çocuğunu hastalığından dolayı düşükle sonuçlandırdığında büyük çaplı bir depresyona girmişti, babam iş yerinden kovulduğu için gece gündüz basit işlerde çalışıyor, başkalarının ayakçılığını yapıyordu. Bir ödev için bile olsa onların karşısına geçip iki kelime etmediysem bu benim suçum muydu yani? Ağlayıp ilgileri için zırlasaydım şimdi olduğum gibi olabilir miydim? Annemin hastalığının suçu da mı benimdi, babamın işten kovulması, bahçedeki büyüttüğümüz köpeğin kaza geçirmesi de mi?

'Annen seni doğurduktan sonra bu hale geldi.'

'Eğitimine, boğazına para yetiştireceğim diye kendimi hırpalıyorum ben.'

'Köpeğin tasmasını hiç çıkarmamalıydın.'

'Nasıl sana katlanıyorlar anlamıyorum.'

'Okulundan bir kere bile olsun şikayet gelirse ilk işin bir ayakkabıcıda çırak olarak çalışmak olur. Okumak istemiyorsan, yap bunu, kavga et, derslerine çalışma, beni hayal kırıklığına uğrat.'

'Erkekler dans etmez.'

'Tam bir yüz karasısın.'

Hiçbir zaman, ne yaşarsam yaşayayım odama çekilip de hıçkırarak ağlamamıştım. Sesim duyulursa ailemin beni başkalarıyla işkillendirip çocuk gibi davrandığımı söyleyecekler diye ağlamamayı seçmiştim. Kötü zamanlarımın ardı arkası kesilmezdi, ben çocuk değildim, ben çocuk olmadığımı aydınlatmayı kapatıp da ışık görmeyen penceremin de bana sırt döndüğü bir odada yapayalnız, soğukta uyuyordum, hiç oyuncağım yoktu, battaniyem o kadar da kalın değildi. Ben çocuk olmadığımı ilk o zaman öğrenmiştim, küçüktüm, hislerim kadar küçük değildim belki, yaşım küçüktü, boyum küçüktü ama biliyordum ki karanlığı sırtladıysam kimseler küçük diyemezdi bana, izin vermedim buna. Babamın da, annemin de bir kere daha bana ağzını açmasına izin vermedim. Onlar için yeterince iyi olmadığımı biliyordum; sızlanmadım, nazlanmadım, ağlamadım, kaçmadım, korktum belki ama bunu hiç dillendirmedim.

Sadece büyüdüm, hislerimi de büyüttüm, içimde kalan parçacıkları vücudumun binbir yanına dağıttım, dağıldı hepsi, elimde değildi. Lisenin bir gezisi sırasındaydı, sessiz sedasızca koridorda gezinirken resim atölyesinden çıkmıştım, saklandığım yerden. İki kapılı kocaman bir atölyeydi, bilmediğim bir yerde olmanın telaşıyla ikinci kapının önünde bekliyor iken bir başka kişi girdi odaya, bir yabancı.

entertainer • yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin