Selam arkadaşlar! Şans verip okumaya başladığınız için çok minnettarım ♡
İlk öncelikle fark etmediğim yazım yanlışlarım var ise şimdiden özür dilerim
İlk bölüm biraz geçiş bölümü sayılır lütfen önyargıyla yaklaşmayın.♡
''Günden güne tükeniyorum. Bunu her santimine kadar hissediyorum. İçimdeki acı ve tükenmişlik beni bitiyor ve gün geçtikçe silikleşiyordum. Yok oluyorum. Ruhen. "
Sahildeki bir kafeye girdim, gözlerim boş masa ararken kafenin loş müziği hoşuma gitmişti. Gözüme kafenin en arka köşesinde, camın yanındaki boş masayı kestirdim. Oraya doğru yavaş adımlarla ilerledim.
Oturduğum masaya iyice yerleşip çantamı yanımdaki sandalyeye koydum. Dirseğimi masaya yaslayıp elime çenemi koyup manzarayı seyretmeye başladım.
İnsanların yüzündeki o garip ifadelerini, koşuşturmalarını izledim. Zaman akıp gidiyordu bir hiç uğruna. Belki benim zamanımda tükeniyor, bir hiç uğruna. Zaman ne garip bir kavram, ne istediğin kadar durdurabiliyorsun ne de istediğin kadar ilerletebiliyorsun.
Bedenen yorgunluğun zihinen kaldıramamak, bazı şeyleri kayıp etmek. Şimdi eğer neyi kayıp ettin derseniz susarım. Susarım çünkü anlayacak biri yok, yorgunluğuma derman, zihnime hatıra, bedenime can yok. Susarım çünkü gözlerimde her an akmaya hazır olan bu gözyaşlarımın nedenini bulamıyorum.
Etrafımdaki kalabalığa doğru haykırasım var. Yardım edin bana, yardım edin ki bu kaybı atlatabileyim. Yardım edin bana, yardım edin ki yorgunluğuma derman, zihnime hatıra ve bedenime can getirebileyim.
İşte benim hikayem bu, sizinle birlikte zihnimin tenha köşelerinde ki hatırlayamadığım bu acıları zamanla hep beraber aşacağız.
Derin bir nefes alıp gözlerimi diğer insanların üstünden çektim.
Kafamda ki ağrı git gide artarken elimi şakaklarıma koyup biraz ovdum.
O günden sonra sıklıkla başlayan bu ağrıları artık ilaçlar bile zorlukla geçiriyordu. Çantamın içinden doktorumun yazdığı ilacı alıp su şişemdeki suyla beraber yuttum.Az sonra da Elçin'i çağırıp kahve istedim. Kafe bugün biraz fazla kalabalıktı diğer günlere göre. Sanırım bunun nedeni canlı müziğin bugünden itibaren olmasından kaynaklıydı. Erken ziyaretçilerindendim, hep geldiğimden çoğu kişi beni tanırdı.
"Afiyet olsun Güneş Hanım."
Ve evet, adım Güneş.
Sizler kimsiniz?
Kim olursanız olun benimle birlikte bu yolculuğa çıktınız, kimi zaman düşeceğim ve biriniz kaldıracak kimi zaman hiç umudum olmayacak ama yine siz olacaksınız.
Elçin bana eğlencesine 'hanım' derken ona kızarcasına bakıp kaşlarımı çattım.
"Sağol Elçin'cim."
En sonunda ikimizde dayanamayıp gülerken o da biraz işten kaytarıp yanıma oturdu. Elçin'le ilk başlarda birbirimizi pek tanımıyorduk o burada garsonluk yapıyordu, bende sık sık geldiğim için bir süre sonra muhabbet kurmuştuk bir şekilde. Üniversite için şehir değiştirmiş, kendi ayaklarının üstünde durabilmek için burada çalışıyordu. Güçlü kızdı benim aksime.
"Bugün çok yorucu, daha günün ilk saatleri olmasına rağmen hemde!"
Elini anlına atıp terini sildi. Onun bu enerjisine gülüp "Sen seversin zoru." dedim. Yaptığım imaya ikimizde güldük. Elçin sevgilisini peşinden çok koşturtmuştu, öyle bir hâle gelmişti ki çocuk hiçbir ücret almadan Elçin'e yardım etmişti garsonluk yaparak. Elçin'in her bir adımında önüne geçerek elindekileri alıp, müşterilere verip duruyordu. Neden teklifini kabul etmediğini sorduğumdaysa zoru sevdiğini söyleyip ondan sonra teklifi kabul etmişti çocuğun. Kurnaz kızdı işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K A Y I P
General FictionGüneş bir gün başındaki ağrıyla uyandığında merdivenlerden düşmüş olduğunu görür. Etraf epey dağılmış ve dün ki geceyi hatırlamıyordur. Geçmişteki yaşantısından unutulan birkaç anı tüm kilit noktalarıda beraberinde götürür. Zamanla zihninde çağrış...