3.bölüm

79 40 19
                                    

Karakoldan çıkıp, dolmuş durağına doğru yürürken bu gün olanları düşündüm. Her gün kadına şiddet uygulayan, taciz eden bir sürü erkek müsveddesi dolanıyor hep aramızda.
Aslında ben en masum olanları söyledim. Bunların daha kötüleri ile de karşılaşıyoruz. Özgecan cinayeti mesela. Her kadının korkulu rüyası.

Beni bu düşüncelerden çıkaran birinin ismimi söylemesi oldu.

"Defne hanım bakar mısınız?"

Arkama baktığımda bana seslenenin bu gün alışveriş merkezinde kurtardığım kız olduğunu gördüm. Yanıma yaklaşırken sordum.

"Efendim bir şey mi söyleyecektin? Esra"

Resmiyeti hiç sevmezdim herkese ismiyle hitap eden biriydim. Sadece
Erkeklere ve sevmediğim insanlara karşı resmiyet çerçevesinde yaklaşırım.

"Şey ben yani biz beraber, ikimiz şey diyorum ki şey yani, şey mi yapsak?"

Ne diyordu bu kız Allah aşkına? bir lafı ortaya atmadı. Ne demeye geveliyorsun lafı ağzında, aklına geldi mi konuşacaksın benim gibi.

"Şöyle ki Esra'cığım bana demek istediğini direk söyleyebilirsin. çekinmene gerek yok ama ben şimdi söylediğin şey! var ya ben onu hiç anlamadım."

Esra biraz yüzüme baktıktan sonra ela gözlerini büyütüp,

"Hhih sen beni yanlış anladın kesin. Evet evet yanlış anladın beni sen, yani ben demek istemiştim ki, beraber kahve falan içelim. Beraber vakit geçirelim, yani ben bilemiyorum daha önce ben hiç tanımadığım biriyle konuşmamıştım Defne."

Bu kız kesin kafadan kaçık arkadaş, ben hiç bu kadar saçmalayan birini görmemiştim. Söyleyeceğin şey sadece kahve içelim mi? yani ne var bu kadar saçmalayacak.

" Tamam Esra sorun yok, yanlış falan anlamadım, Hem biraz vaktim var bir kafeye gidelim hadi."

" Teşekkür ederim edemediğim teklifi kabul ettiğin için"

"Teklif ettin ettin ama içine ettin be güzelim."
Dedim şakayla karışık. Oda tebessüm etti. Beraber yürümeye başladık.

"Buralarda bir kafe var, oraya gidelim " diye öneride bulundum.

"Hayır tabi ki Defne ben seni bizim kafeye getirmek istiyorum. Aileme olanları anlattım seninle tanışmak istiyorlar."

Ne yani şimdi ben bu kaçık kızla kahve içeceğim hemde ailesiyle tanışacağım yok artık hem bu gün olanları ne zaman anlattı ki ailesine bu kız tam bir geveze. ben bu değilim ben kendi halinde takılan herkesle gerektiğince konuşan bir insanım beni bu kız bozdu resmen bende el mecbur kabul ettim. Başlattık bir işi başa çıkalım bari.

"Tamam"

"O zaman atla bakalım" diyerek elindeki anahtarın düğmesine bastı ve yanına ne zaman vardığını bilmediğim arabanın kapağını açıp bana baktı.

"Ne bekliyorsun Defne? bin sene?" dedi.

Birde bu kızın arabası mı var, deminde bizim kafe demişti. Vay be bir kafe bu marka arabayı alacak kadar para kazanıyor demek ki!

"bu araba senin mi?" diye sordum direk ne yani ben bir lafı dolandıramam direk söylerim. Zaten bu huyum yüzünden de okulda ve yurtta Çok ceza yedim.

"Evet benim. Babam 18 yaşıma girince aldı. Daha bir kaç ay oluyor neden sordun?"

"Hiç merak ettim sadece."

"Tamam hadi bin, seni uçuracağım kahramanım."

Ne! Ne! kahramanım mı? Bu kız iyice kaçık, kendini türk filmlerinde sanıyor galiba?

"Ne kahramanı kızım, insaniyet namına bir şey yaptık orada, hem kim olsa öyle yapardı." dedim. Söylediklerimden sonra yüzü düştü bir anda ve konuşmaya başladı.

"Yapmazdı Defne yapmadı da, senden önce kaç kişi yanımdan geçti ama hiç biri yardım etmedi. bana daha öncede olduğu gibi. Ama sen geldin, benim kahramanım iyi ki geldin. Sen gelmeseydin kim bilir neler olurdu?"

Ne diyordu bu kız? daha önceden ne olmuştu ki, neler yaşamıştı?

" Neyse ne, hadi çalıştır arabanı da biran önce gidelim, birazcık vaktim var onuda senin düşük çenen ile geçmesin" dedim.

"tamam tamam biliyorum çok konuşuyorum, ama sen beni böylede seversin değil mi?arkadaşım" arkadaşım mı? Bu kız gündüz vakti içmiş herhalde, demin kahramanım diyordu, şimdide arkadaşı oldum. Bu beni kaç vasıfta yanında taşıyor anlamadım.

"Arkadaşım?" diye sordum.

"Evet sen benim arkadaşım değil misin? benimle kafeye geliyorsun, beni kötülerin elinden kurtarıyorsun, ailemle tanışacaksın so-" bu kız bıraksam sabaha kadar sayacak her halde bende onun sözünü kestim. çok sinirlenmiştim. Şimdi bu arabanın içinde ağzını burnunu dağıtmak istiyorum.

"Tamam tamam yeter artık amma konuştun sende senle yan yana geldiğimizden beri susmadan konuşuyorsun ailen sana nasıl katlanıyor anlamış değilim biraz daha konuşursan seninle hiç bir yere gelmem "elimi kapının kulpunu tutup"hatta gelmiyorum bile " dedim.

Esra ise hemen elimi tutup kısık ve ağlamaklı bir sesle "tamam özür dilerim ben bir daha hiç konuşmayacağım yeter ki sen bir yere gitme"

Yüzüne baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. 'al işte Defne yapacağını yaptın yine hep bu sivri dilin yüzünden hep bunu yapmak zorunda mısın?' içimden kendime söylenmeyi bırakım.

"Esra bak özür dilerim, tamam biraz abarttım kabul ediyorum be-" ben daha diyeceklerimi bitirmeden sözümü kesti.

"Tamam defne sorun değil,hem ayrıca özür dilemene de gerek yok " dedi ve gözlerini silip emniyet kemerini taktı. "Hadi sende takta gidelim" dedi gülümseyerek.

Ne yani şimdi hiçbir şey olmamış , yaşanmamış gibi mi davranacak? Çok iyi bir kız bu benim yaptığım büyük terbiyesizliği bile görmezden geliyor.

"Ta-tamam" kekelemiştim kahretsin suçum olduğu zaman kekelerdim sadece ve ben şuanda bu kıza karşı hem suçlu hemde mahcuptum. Boğazımı temizleyerek "hadi o zaman gidelim arkadaşım"bu kelimeleri Esra'nın gözlerinin içine bakarak söylemiştim ve gözlerinin ışıldadığına dair yemin edebilirim.

yol boyunca ikimizde hiç konuşmamıştık. Tamam suçluyum, kıza yok yere bağırdım, oda yetmezmiş gibi birde saydırdım. Kim bilir kalbi ne kadar çok kırıldı. Ama bir yerden sonrada ben haklıyım, daha önce ben hiç kimseyle bu kadar çok konuşmamıştım, kimseyi bu kadar çok yakınıma almamıştım .Uzun bir süre kimseyle arkadaşlık etmemiştim.

En son küçükken Suna diye bir arkadaşım vardı. Onuda evlatlık aldılar, bende tek başıma kaldım koca yurtta. Bir daha bana kimse bana arkadaşça yaklaşmadı. sırrımı verdiğim, dost bildiğim biri, benim sırrımı yurdun duvarlarına yazdı. O günde bana ders oldu ve ben hiç kimseye ne sırrımı verdim, nede arkadaşlığımı . Elif'e gelecek olursak, oda başkaların oyuncağı, oda bana arkadaş gibi görünür. Benden laf alıp sahiplerine getirir ve bunu benim bilmediğimi sanır.

Kafenin önüne gelince Esra'nın sesiyle ona baktım."sen in defne kapının önünde bekle ben hemen arabayı park edip geliyorum."

Bende Esra'nın dediğini yaparak arabadan indim. Kafeye baktığımda zenginlerin geldiği kafe olduğunu gördüm.İsmi ise "GÜN-SU KAFE" ama bu isim bana çok tanıdık geliyordu.

bu isim.....

GÜN"EŞİM" OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin