Güldükten sonra siparişlerimizi vermiştik. Kısa bir sohbetten sonra Cemal bey ve Ayşe hanımla vedalaşmıştım.
Esrayla birlikte kafeden dışarı çıkmıştık. Esra beni bırakmak istesede keskin bir dille itiraz etmiş ve kendim dönmüştüm.
Bu gün olanlar bana oldukça ağır gelmişti. İlk defa ben bu kadar çok gülmüştüm. Pencerenin kenarından kalkarak dolabıma ilerledim.
Yarından sonra bu yurttan ayrılacaktım ve ben eşyalarımın hiç birini toplamamıştım. Dolabımın kapağını açarak üzerime sporcu atletimi ve kısa şortumu giydim.
Gece yatarken rahat etmek en büyük hobim arasındaydı. Üzerimi değiştirdikten sonra yatağın altındaki bavulumu çıkarttım.
Umarım bütün eşyamı bu bavula sığdırabilirim. Çünkü bavulum çok büyük değildi. Zaten harçlıklarımı biriktirerek almıştım. Bavulu yatağın üzerine koyup, içini açtım. Burada birkaç giymediğim kıyafetim vardı. Dolabıma ilerleyip eşyaları yerleştirmeye başladım....
******
Sonunda bütün eşyalarımı sığdırmıştım bavula. Bavulun kapağını kapatıp dolabın önüne koydum. Karnım acıkmıştı. En iyisi yemekhaneye gidip atıştıracak birşeyler varmı bakmalıydım.
İsteksizce kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açıp kolidora çıktım. Yavaşça merdivenleri inmeye başladım. Merdivenlerin sonuna yaklaşmışım ki konuşma sesleri duydum.
Takmayarak inmeye devam ediyordum ama ismimi duymamla olduğum yerde dikilip konuşmaları dinlemeye başladım.
"Defne buradan gidecek sonunda"
"Aynen canım ya. Ne kadar sevinçliyim bir bilsen"
"Ya kızlar, neden Defne'yle bu kadar uğraşıyorsunuz? O kendi halinde biri. Kimseyle konuşmaz bir şey etmez. Sizin hakkınızda kötü bir söz söylemedi hiç"
"Ayy! Biz bu kızı Defne'nin yanına yollaya yollaya iyice Defne'ci oldu başımıza"
"Aynen valla selin. Elif'cim, canım o kız bizim düşmanımız. O bize para vermiyor.
Ayrıca haraç topşadığımızı Müdüre hanıma ispiyonlayan ve bizimle kavga eden o.
Bu yüzden onun gidişine mutlu oluyoruz. Hem biz onunla uğraşıyoruz, o bizimle uğraşıyor"
"Anladın mı şimdi beybi?"
"Anladım anladım. Ne derseniz öyle olsun. Zaten gıcığın teki. O kadar konuşuyorum ama sürekli kısa cevap veriyor"
"Anladığına sevindik. Neyse ya duydunuz mu-"
Daha fazla dinlemek istemedim. Yüz ifademi düzeltip düşündüm. Bunlar nasıl sözlerdi böyle. Bu dünyada kimseye güvenmeyeceksin diye boşuna dememişler.
Diğer merdivenleri ses yaparak inmeye başladım. Onların tarafına bakmadan hızla yanlarından geçtim.
Yemekhanenin kapısına yaklaşmıştım ki Elif'in ismimi seslendiğini duydum.
Arkamı döndüm ve Elif'e baktım. Hızlı adımlarla yanıma geliyordu. Takmayarak yürümeye devam ettim.
Birkaç saniye sonra Elif'in elimi omzumda hissedince durdum ve yüzümü Elif'e döndüm. Bir eli omzumda bana bakmış tebessüm ediyordu. "Ne yapıyorsun Defne"
Şuna bak ya demin arkadaşlarıyla birlikte benim dedikodumu yapan o değilmiş gibi birde bana 'ilgili yakın arkadaş' rolü yapıyor pes doğrusu.
"İyi" diyerek kolunu ittirdim. Ve yemekhaneye girdim. O da arkamdan geliyordu. Buzdolabını açtım ve atıştıracak birşeyler varmı diye bakındım. Gözüme çarpan peyniri alıp tezgahın üzerine bıraktım.
Dolabın kapağını kapatıp ekmek varmı diye kutuya baktım. Neyse ki ekmekte vardı. Bu gün çok şanslıydım yoksa yemekhanede bırak peyniri ekmek bile bulunmazdı.
Ekmeği de tezgahın üzerine bırakıp bıçak aramaya başladım. Bıçak ararken göz ucuyla Elif'e baktığımda bir kenarda beni seyrediyordu.
En sonunda bıçağı çekmecenin en dibinde bulunca rahat bir nefes aldım.
Ekmeğin içini açıp peyniri güzelce içine koyup kapattım. Kalan peyniri buzdolabına geri koyduğumda Elif konuşmaya başladı.
"Defne ben bilmeden bir şey mi yaptım?"
Yok canım sen bir şey yapar mısın hiç? Ama ters cevap vermemeliyim her zaman ki gibi. Ne demişler 'dostunu yakın tut düşmanını daha da yakın' gerçi bende dost yok ama neyse.
"Yok ya beni biliyorsun. Acıkınca ve uykudan uyandırılınca böyle oluyorum"
Konuşmam bitince hafif bir tebessüm ettim. Yalan söylememiştim gerçekten de acıkınca ve uyandırılınca biraz(!) agrasif oluyorum. Tabi o da bir kaç kez denk geldi o halime.
"Tamam o zaman sen karnını doyur, bende artık yatayım geç oldu. İyi geceler"
"Sanada tatlım"
Elif yemekhaneden çıkınca rahatşamıştım. Sinir oluyorum iki yüzlü insanlara. Hem geliyor benle konuşuyor, bende kısa cevap verince kızıyor hanımefendi.
Asıl sen gıcıksın cadaloz, çıyan, aptal içimden saydırmayı bırakıp karnımı doyurmaya başladım.
******
Karnımı doyurduktan sonra sonra yanıma suyumu alarak tekrar odama çıkmaya başladım. Bu odada sadece ben kalıyordum. Oda küçüktü biraz ama bana yetiyor.
Ben başkasının konuşmasını çekemiyorum. Sanki onların konuşması bana küfür edermiş gibi geliyor. O yüzden bende kendim için bu odayı ayarladım.
Tabi ki burada kalmak o kadar çok kolay olmamıştı. Bura depo gibi kullanılıyordu. Ben de bir hafta burada uğraşmış ve en sonunda temiz kullanılır hale getirmiştim.
Müdüre hanıma bunu açıkladığımda çok kızmıştı. Ama ikna çabalarıma dayanamayarak beni buraya yerleşmeme izin vermişti. Sonuç olarak dört yıldır burada kalıyordum.
Ben bu düşüncelere dalmışken odanın önüne gelmiştim bile. Kapıyı açarak odaya girdim. Elimdeki suyu yatağın yanındaki çekmeceye koyarak yatağa oturdum.
Merdivendeki konuşmalar bir bir aklıma geldi. Bu yurtta benim hiç arkadaşım yok. Fazla sosyal biri değilim.
Kimseyle konuşmam bu huyum okuldada öyle tabi. Benle konuşmaya gelenlerde bir iki kez denemiş, başaramayınca da kimse yanıma gelmez olmuştu.
Bundan üç yıl önce Tuba ve grubu benim önümü kesmiş ve haraç istemişti. Tabi bende bunlara paramı kaptıracak göz varmıydı.
Zaten aldığımız aylık para sınırı belli. Bende onları geçiştirip müdüre hanıma şikayet etmiştim. Müdüre hanımda onlara güzel bir ceza vermişti.
Bütün yurdu baştan aşağı temizlemişlerdi. Tabi birde burada çalışan Hacer anneye de yardım etmişlerdi. Bu zaman diliminde Müdüre hanımın gözü üstlerinde olduğu için bana bulaşmamışlardı ama ceza süresi bittikten bir gün sonra odama gelmişler ve bana hakaret edip tehdit etmişlerdi.
Tabi bende boks kursuna yeni yazılmıştım. Bunlar bana saldırınca bende onlara yeni öğrendiğim bütün teknikleri uygulamıştım.
Tabi bunun sonucunda hepimiz kınama cezası almıştık ve Müdüre hanımın ikinci emrine kadar akşam yemekleri yememiştik.
Ama Hacer anne bize kıyamayıp akşamları Müdüre hanımdan gizli Ekmek arası birşeyler getirmişti. Ne günlerdi ama....
Daha fazla düşünmeyi bırakıp kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
******
Bölümle ilgili oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN"EŞİM" OL
FantasyBeden ve ruh aynı frekansta titremiyorsa çıkacak sonuç bizleri memnun etmeyebilir. Görelim bakalım beden ve ruh aynı frekansta titriyor mu???? ~~~~~ Defne ve Miraç.... Birbirinden farklı iki hayat... Defne hayatına annesiz babasız devam eden, susku...