4. Bölüm

59 35 16
                                    

Geçmiş :

"defne ikimizin isminin birleşimi ne biliyor musun?"

"neymiş bakalım benim çok bilmiş arkadaşım"

"ya güneş bana çok bilmiş deme diyorum sana kaç kere uyaracağım" 

"tamam tamam sinirlenme söyle hadi"

"bizim isimlerimizin birleşimi "GÜN-SU"oluyor isimlerimizin ilk heceleri nasıl güzel olmuş mu?"

"ya evet çok güzel olmuş da ne yapacaksın sen bu ismi şimdi"

"Büyüyünce bir iş yerimiz olursa oranın adını koyarız olmaz mı?"

"olur canım kardeşim yeter ki sen iste"

Şimdiki zaman:

Eski anılar bir bir gözümün önünden geçti. Suna'yı onunla geçen güzel anılarımızı, geçmişimizi özlemiştim. kim bilir şimdi  ne yapıyordu, onu evlatlık alan alan aile ona iyi davranıyor muydu. hiç bilmiyorum ben Suna ile olan anılarıma dalmışken yanımda olan Esra'nın sesiyle kendime geldim.

"sen beni duyuyor musun defne?"

"ne dedin anlamadım" dedim gerçekten anlamamıştım.

"Boşver sen ne dediğimi hadi içeri girelim annemle babam bizi bekliyor.

Esra ile birlikte kafenin içine girdik. Kafe beyaz ve pembe tonlarında gayet ferah ve şık şekilde dizayn edilmişti. Hiç boğucu bir havası da yok yani. Ben kafeye göz gezdirirken yanımıza telaşla Esra'nın anne babası olarak tahmin ettiğim kadın ve adam geldi.

"Esra canım bir şey oldu mu?bir şey yaptı mı o adam sana? " dedi kadın baya bakımlıydı üzerindeki kıyafetlere bakıldığında pahalı olduğunda açıktı.

"Hayır anne birşey yok ben iyiyim. Defne sayesinde hiç bir şey yapamadı bana" Esra böyle söyleyince hepsinin gözleri benim üzerime döndü. Bende kaşlarımı havaya kaldırarak

"merhaba ben Defne, ayrıca ben bir şey yapmadım. Kızınız abartıyor sadece cinsimi savundum bir daha olsa yine yaparım."

"çok mert bir kızmışsın sen Defne senden başkası inan bana böyle şeyler yapamazdı kızımı koruduğun için teşekkür ederim bu arada ben Cemal Saraç Esra'nın babasıyım bu yanımda gördüğün telaşlı ve her haliyle güzel olan kadın benim eşim Ayşe Saraç " diyerek gülümsedi.Ve eşinin gözlerine baktı.

Birbirlerini ne kadar çok sevdikleri gözlerinden anlaşılıyordu. Esra çok şanslı bir kızdı  birbirini seven anne babası ve onu seven bir ailesi vardı . benimse hiç bir şeyim yoktu ne beni seven bir anne baba nede bir ailem vardı. Hayat acımasız ve gaddardı.

Esra'nın annesinin yönlendirmesiyle bir masaya geçtik. Esra'yla be yan yana otururken, Cemal bey ve Ayşe hanım karşımıza oturmuşlar. Bir süre birbirimizin yüzüne baktık. Ne onlar konu açıyor, ne ben. Bir süre sonra ben tırnaklarımla oynamaya başlamıştım. Ne var yani ben hiç kimseyle konuşmadım. Konu nasıl açılır hiç bilmiyorum. Zaten benle de kimse konuşmazdı yurtta. Bu konuda biraz geride kalıyordum.  

"Eee defne sen ne yapıyorsun okuyor musun?" Cemal beyin sorusuyla ona baktım. "Evet okuyorum lise sondayım"dedim

"Güzel hangi lisede okuyorsun "off ne gerek vardı ki okul konusunu açmaya.

"Meslek lisesinde  okuyordum bu hafta kaydımı başka okula aldıracağım"diyerek gülümsedim

Esra hemen lafa girdi. Zaten girmese şaşardım, ne çok konuşuyordu bu kız. Hiç annesiyle babasına çekmemiştir. Bu kadar susması da resmen mucizeydi.

"Neden? Hem hangi okula aldıracaksın ki kaydını? "

"Kızım belki sebebi özeldir. Hem biz ne konuşmuştuk? seninle ağzına geleni söylemeyecektin? ve bir şeyi fazla merak etmeyecekti? "ayşe hanımın ikazıyla defnenin yüzü düştü.

"Özür dilerim anne"diye mırıldanıp bana döndü 

"Senden de özür dilerim Defne ben çok meraklı bir insanım ve bir şeyin neden olduğunu öğrenmesen, sabaha kadar uyuyamıyorum. O yüzden özel değilse öğrenebilir miyim? lütfen" gözlerine bakıyordum. Ki doğru söylediğini anladım. Anne ve babasına doğru döndüm. Esra'ya bakıp tebessüm ediyorlardı.

"Tabi ki de Maya kolejinin bursluluk sınavı vardı bende sınava gidim ve burs kazandım. Kolejin yurdu varmış bende orada kalacağım. İşte o yüzden okul değiştiriyorum" Esra'ya baktığımda yüzü birden gülmeye başladı ve hiç hoş olmayan bir çığlık attı. Etrafıma bakındığımda kafede bir kaç kişinin bu tarafa baktığını görmüştüm. Çığlık attığında bende dahil herkes yüzünü buruşturmuştu.

"Neee!!! Defne bende o kolejde okuyorum yani Maya kolejinde ay bu habere çok sevindim resmen ikimiz aynı okulda olacağız şaka gibi "kaşlarımı kaldırdım ve yanımda oturan kıza hayretle baktım bu kızla birde aynı okulda okuyacaktım.

" Ne kadar güzel bir haber bu artık birbirinizi daha yakından tanımış olursunuz dimi canım?" Ayşe Hanımın sesiyle kendime gelmiştim yüzümdeki şaşkınlığı silip ciddi ifademi takındım.

"Evet güzel haber, şey artık ben müsadeniz olursa kalkmak istiyorum" diyerek Cemal bey ve Ayşe hanımın yüzüne baktım.

"Olur mu hiç öyle şey? bir şey ikram etmeden kuru kuru tanışma mı olurmuş?... Derya bir bak buraya" diyerek garsonu çağırdı Ayşe Hanım

"Peki biraz daha kalayım o zaman  sonra gitmem lazım acelem var da biraz"

Tabi ki Defne ama bir şey ikram edelim ondan sonra gidersin hem biz daha doğru düzgün tanışmadık bile "yenilmişliğin verdiği hisle susup yerime iyice sindim

"Eee anlat bakalım ailen nerede ne iş yapar?" bu soruyu soran Cemal beyin yüzüne boş boş baktım. Bu tip sorular bana okula ilk başladığım zamanlarda çok soruyorlardı. Ve  ben hep ailem yok benim değip, hemen yanlarından ayrılırdım şimdi ise gitme şansım yoktu.

Bu aileyi nedensizce çok sevmiştim ve onlara saygısızlık yapmak istemiyordum o yüzden düzgün cevaplayacaktım. Sol tarafıma dönerek karşıdaki tabloya baktım.

"Ailem ben küçükken trafik kazası sonucu ölmüşler benim bir ailem yok. Bende zaten yetiştirme yurdunda kalıyorum" diyerek başımı Cemal beyin yüzüne baktım. Kaşları çatıktı sanki bana bu soruyu sorarken gülümseyen adam değildi. Cevabıma  şaşırdığı belliydi. Gözlerinde hakiki şaşkınlık vardı.

"Ben çok özür dilerim Defne. Yani ben... ne diyeceğimi bilemiyorum hatırlatmak istemezdim. Başın sağ olsun tekrar özür dilerim" karşımdaki bana mahcup şekilde bakan adama tebessüm ettim.

"Sizler sağ olun Cemal bey hem özür dilemenize de gerek yok"dedim.

O sırada yanımıza yirmili yaşlarında bir kız geldi. Burada çalışan olmalıydı ki sorusuyla çalışan olduğunu anladım" Ne alırdınız efendim" gülümseyerek sarf ettiği sözler karşısında Cemal bey ve Ayşe Hanım kahve söylediler. Adının derya olduğunu anladığım kız not alırken Esra'ya baktım. Gözlerini masaya dikmiş ve bir şey düşündüğü belliydi. Allah aşkına bu kız ne zamandan beridir lafa karışmıyordu. Acaba nerelere daldı?

"Eee Esra kurtulan var mı aralarında bari? "dedim

Esra irkildi" anlamadım ne kurtulması "

"Diyorum ki Karadenizde gemilerin batmış gibi iki saattir düşünüyorsun. Bende sordum içlerinden kurtulan gemi var mı diye" bu söylediklerimle birlikte gülmüştüm yanımdaki gülme sesleriyle birlikte o tarafa doğru döndüm garson kızda dahil bu masadaki herkes gülüyordu.

*********

EVET ARKADAŞLAR UZUN BİR ARADAN SONRA BÖLÜM ATABİLDİM. KUSURA BAKMAYIN LÜTFEN HİKAYEME OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. HİKAYEME YAPACAĞINIZ ELEŞTİRİLERE GAYET AÇIK OLDUĞUMU BELİRTMEK İSTERİM. SAĞLICAKLA KALIN KENDİNİZE İYİ BAKIN. 

GÜN"EŞİM" OLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin