(6. Bölüm) BU ADAM!?

111 8 0
                                    

Hafifçe kaşlarını çatmıştı.

"Ekmek alıp geldim anne." diyerek geçiştirmeye çalıştım. Fakat annem hala sinirliydi.

"O çocuk kim?"

"Hangi çocuktan bahsediyorsun?"

"Kapının önünde sana not veren çocuk?!"

"K-komşuu."

Elimdeki ekmek poşetini yavaşça masaya bıraktım. Annem kaşlarını çatmayı kesmişti fakat hala sinirli gibiydi. Neden bu kadar takmıştı ki?

Sofradan bir salatalık aldım.

"Bir daha o çocukla görüşmeyeceksin!"

Birden salatalığın nefes boruma kaçtığını farkettim. "Öhööhööh!"

"Ne demeye çalışıyorsun?" Diye çıkıştım.

"Ne dediğimi anladın!" Diye bağırdı annemde sesimi örterek.

Elimle sakin işareti vererek sofraya oturdum. Sakin kalmam sinirini bozuyordu.

Hala içinden konuşuyordu fakat umrumda bile değildi. Uzun zamandır benim yanımda değildi, şimdi de hayatıma karışamaz!

**********************************

Kahvaltımızı ettikten sonra odama çıkmak için sevgili annemden (!) izin aldım. Merdivenlerden çıkarken ne kadar ruhsuz ve bitkin olduğumu farkettim. Sanki bu, ben değilim. Şu bedene sahip olan Yasemin değil.

Odama girdiğimde bir süre kapının gıcırdama seslerini dinledim. Yavaşça aynaya yaklaştım. Çok, çok güzeldim. Ama bu halsizlik beni çok ama çok çirkinleştiriyordu. Yavaşça üzerime göz attım. Sonra aynaya iyice yaklaştım. Gözlerim mavi ve yeşil karışımı, saçlarım ise açık kumraldı. Sivilcelerim çıkıyordu. Ama o güzel gülümsememi hiçbir şey engelleyemiyordu. Ben, kendimi seviyordum ama neden böyleydim? Bakımsız, ruhsuz, halsiz..

Ben böyle dalmışken telefonum çaldı. Arayan Kerem'di. Açıp açmama konusunda çok kararsızdım. Eskilerden kalma bir zil sesiyle çalan telefonuma öylece baktım. Sonunda dayanamayıp açtım.

"Alo?"

"Im, merhaba Yasemin!"

"Merhaba.."

"Ben, seninle konuşmak istiyorum. Yani, bu telefonda konuşulacak bir şey değil. O yüzden dışarı mı çıksak?"

"Ne konuşacağız? Benim seninle konuşacak bir şeyim yok!" Telefonda delicesine bağırmıştım. O kadar sinirliydim ki gözyaşlarımı tutamıyordum. Neden bu kadar sinirleniyorum, neden?!

"Bak, senin konuşacak bir şeyin olmasa bile benim var. Ve ben, bugün ne yapıp ne edip seninle konuşacağım!"

"Pekala." diyerek elimle yüzümdeki damlaları sildim.

"Sahilde konuşalım. Seni orada bekliyorum.."

Hemen telefonu kapatıp lavaboya gittim. Aynaya bakmak istemesemde çaresizliğimi görmek hoşuma gidiyordu. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Çeşmeyi açıp, akan buz gibi suyun yüzümle buluşup şok etkisi oluşturmasına izin verdim.

Dolabımdan güzel olduğunu düşündüğüm bir çift kıyafet çıkardım. Hemen üzerime geçirip saçlarımı o dağılmış topuzdan kurtarak özgürlüklerine saldım. Hava serin olduğu için, çekmecemdeki siyah beremi de başıma taktım. Böylelikle saçımın dağınıklığı da görünmüyordu.

Şükürler olsun, biraz da olsun güzelleşmiştim. Parfümümü de sıkıp hemen aşağı indim. Annemden ses yoktu. Yatak odasına baktığımda telefonla konuşuyordu.

"Tamam hayatım, yarın gelirim. Yasemin uyurken orada olurum. Seni seviyorum.."

Annem, kiminle konuşuyordu? Kendine sevgili mi yapmıştı? Olamaz! Yarın nereye gidiyordu ki? Onu takip etmeliydim. Ama şu an yetişmem gereken önemli bir yer var. Tanrım, geciktim! Hemen kapıyı açıp dışarı çıktım. Annem arkamdan bağırdı ama duymamazlıktan geldim. Gördüğüm bir taksiye atlayarak sahile indim.

Kerem bankta oturuyordu. Onu gördüğümde yüzümün yandığını hissettim. Yavaşça yanına yaklaştım.

"Merhaba!"

"Ah, Yasemin hoşgeldin."

"Kusura bakma biraz geciktim."

"Yo, önemli değil. Ben, nereden başlayacağımı bilmiyorum."

"Seni dinliyorum.."

"Bak, Yasemin, biz aslında Esra ile gerçekten.."

"Esra konusunu açma!"

"Ama konuşacağım şey onunla ilgili.."

"Bak Kerem, ben Esra kelimesini duymakta bile güçlük çekiyorum. Bana zor geliyor. Neden biliyor musun? Çünkü o benim öz kardeşim ve sevdiğim çocukla beraber!"

Oh Shit! Ağzımdan kaçırdığım kelimeyi duymaması için dua ettim. Ama ayrıntılar..

"Sevdiğim çocuk?"

"Yani, ımm, şeyy, ark-arkadaş olarak sevdiğim."

"Tabi ya, ben.. Yani, ne düşündüm ki? Sen ve ben?!"

Kalbini kırdım! Ben - Bir - Aptalım! Gönlünü almalıydım ama nasıl yapacaktım ki? Kekeleyerek te olsa bir şeyler denemeye çalıştım.

"Hayır! Yani, seni incitmek istemiyordum."

Düşün Yasemin, düşün, düşün!

"Imm, ben.."

"Tamam zorlama daha fazla! Ben buraya seninle konuşmaya geldim. Ama unut gitsin!"

Banktan hızlıca kalktı. Şu anda olmam gereken kişiyle değil de rüzgarla başbaşaydım. Soğuk içime işliyordu. Ceketime iyice sarıldım. Beni, seviyordu! Bunu dile getirmemişti ama anlamak zor değildi. Ben onun kalbini kırdım. Gönlünü almak için elimden geleni yapacağım!

**********

Eve döndüğümde içerde bir adam vardı.

Aslında annemden nefret etmem gerekirken, bi anlık ta olsa mutlu olduğunu farkettim. Bu, onun kararıydı ve karışamazdım. Yavaşça kapıyı açıp yukarı çıktım.

***********

Kendimden nefret ediyorum! Annem içerde başka bir adamlayken ben buna izin veriyorum! Ben çok, çok değiştim. Artık verdiğim kararlar hayatımı sonsuza kadar değiştirecekti. Yok, hayır! Hemen aşağı inip onları engelleyecektim.

Gıcırdayan merdivenlerden aşağı hızlıca indim. Merdiven sesini duymuş olmalılardı ki hemen paniklemişlerdi. Kapıyı açınca karşıma çıkacak olan manzaradan çekisem de pat diye açıverdim.

OH - MY - GOD! Bu adam...

YASEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin