Okul kapısından içeri girdim. Kapının hemen yanında bir güvenlik kulübesi vardı. Güvenlikçinin adı Şehmus tu. Şehmus abiye selam verdim. Sonra etrafımda baktım. Kimse yoktu. Daha gelmemişti sanırım. Sağ tarafa dönüp en köşedeki banka oturdum ve beklemeye başladım. Müzik tekrar ediyordu. Yanlışlıkla tekrarda bırakmıştım. Kafam çok dağınık. Hemen değiştirdim. Eda Baba dan "her şey seninle güzel". Nostalji severim ve Zerrin Özer in bu şarkısını da Eda Baba güzel seslendiriyordu. Okul iki bina dan oluşuyordu. Girişte kız yurdu vardı. Biraz yürüyüp arka tarafta okul vardı. Okul iki katlıydı. Toplam 24 tane sınıf felan vardı. Benim sınıfım 2. kattaydı. Bahcede bir basket sahası vardı ve okul kantini de bahçedeydi. Bir anda okul kapısı açıldı. Ve nihayet beklediğim kişi geldi. Yusuf ALACA.
Yaklaşık 1.70 boylarında hafif esmer, siyah gür saçları, koyu kahverengi gözleri, çok hafif kirli sakallı, biraz yapılı ve oldukça yakışıklıydı. Üzerinde siyah bir pantolon ve siyah bir tişört vardı. O da benim gibiler siyah seviyordu. Sırtında siyah bir sırt çantası vardı. Allah'ım ne de çok özlemişim. 3 ay oldu onu görmeyeli. Ve ben sadece fotoğraflarına bakınmakla yetiniyordum. Ölecek gibi hissediyorum kendimi. Bu deli gibi atan kalp benim mi? Buna inanamıyorum. Biri kalbimi alıp sıkıyor gibi hissediyorum. Nefes alamıyorum şuan, yerimden kalkamıyorum, ne yapacağımı , ne düşünüceğimi bilmiyorum. Kitlenip kaldım ona. Kafamı çevirip başka tarafa bakamıyorum. Onun olmayacağı başka bir yer düşünemiyorum. Bu aşk mı yoksa daha fazlası mı? Bir insan onsuz olduğu için nefes alırken bile acı çekebilir mi ? Ben çekiyorum şuan. Şehmus abi ye selam verip tam karşıya bana baktı. Sonra biraz ilerimdeki banka oturdu. Tam o anda çalan delibal şarkısı. Bu şarkı bana hep onu hatırlatıyordu. Yusuf benim gibi 11. sınıf ama sınıflarımız farklı ki zaten eğer zaten aynı sınıfta olsaydık ben derse odaklanamazdım sanırım. Ona nasıl mı aşık oldum. İkimizde okulda oldukça popüleriz. Yusuf un bir grubu var. Hepsininde maşallahı var. Hepsininde vukaatları olmuş. Yusuf'u bilmiyorum. Herkes onun da onlar gibi olduğunu kavgacı, kendini beğenmiş, ukala, herkesi küçük gören, zengin şımarıklar olduğunu. Ama benim buna hiç inanasım gelmiyor ya da kalbim buna müsade etmiyor. Yusuf grubu onunla birlikte 6 kişi oluyor. Yusuf, Arda, Efe, Enes, Canberk ve Murat. Hiçbirini doğru düzgün tanımıyorum ne desem yalan olur. Arda 1.80 boylarında kumral ve dış görünüşüne önem veren bir çocuk. Efe ise Yusuf la aynı boyda. Sarışın, mavi gözlü, fiziksel olarak çekici ve çok burnu havada birine benziyor. Enes orta boylu beyaz tenli ve siyah saçlı, güler yüzlü ve birazda çapkın biri. Canberk ise tam bir yavsak, yani hepsinde biraz yavşaklık var ama Canberk te fazla fazla var . Bir keresinde bana yavşamaya çalıştı ama ertesi gün bir anda suratıma bakmamaya ve beni görmezden gelemeye başladı. Önemsediğimden değil sadece çok tuhafıma gitmişti o zaman. Neyse...
Geriye murat kalıyor sanırım. Murat benim ciğerim, canımdır o benim. Yusuf un grubuyla tek bağlantım. Murat en yakın arkadaşım Liya ile birlikte. Onun dışında benim de öz kardeşimden bir farkı yok. Tam bir psikopat gibi ama çok iyi biri. Şakacı ve çok sempatik biri. Fırsat buldukça onunla konuşurum. Hatta bir keresinde onunla okuldayken bir bankta oturken meğersem Yusuf tam yanıma oturmuş ve ben bunu hiç fark etmemiştim. O zaman ta biz murat la kedi videolarına dalmıştık. Ben kedileri çok seviyorum ve Murat benim gibi kedi hastası. Sonra ben murat a dönüp kedi istiyorum diyince. Murat, Yusuf diyince bir anda arkamı dönünce burun buruna geldik. O an kalbim ağzımdaydı. Murat ı artık alabilir miyim diyince başımı sallamakla yetindim. O gün çok mutlu olmustum ama hemde baya ."Arkadaşlar eksik ve fazla olan bir şeyler varsa lütfen bunları yorum yapıp belirtir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim 🖤🦋"