Jonathan evin icinde birkaç tur attıktan sonra yanıma geldi ve kucağıma tunedi.onun saclarını oksarken aklıma annem geldi.Ah,anneciğim...sarı bukleleri rüzgarda savrulurken anneciğim...Mavi gözlü,uzun boylu,cicekci anneciğim...susan onu sadece on bir sene görebildi,David ve ben ise on dört sene boyunca annemizin yanında buyumustuk.peki ya Jonathan?Jonathan onu hiç görmemişti!Zaten annemi öldüren de Jonathandi.aslında,annem Jonathani dogurabilmek için büyük bir caba sarf etmişti.ancak bu ise yaramış olsa bile annemi öldürmüştü.ama yine Jonathani sevmek zorundaydim.annemin hatri için.Jonathanin sarı ve dümdüz saclarını oksarken aklıma annem ben David ve babamla gittiğimiz ilk tatil gelmişti.
Daha sadece uc yasindaydim.David de oyle.ne de olsa ikiziz.O zamanlar durumumuz gayet iyiydi.Uzun bir tren yolculuğundan sonra bir koyun yakinlarindaki bir durakta aşağı inmiş ve bir ıhlamur ağacına varana dek yaklaşık bir saat kadar yürümüştük.
Nihayet o ağaca vardığımızda ilk önce birkaç akasya çiçeği ve enginardan olusan harika pikniğimizi yapmış,sonra da o ıhlamur ağacının altındaki gölette yüzmüştük.ben,ilk defa orada babamdan yüzmeyi öğrenmiştim.annem o gunün aksamı susanı dünyaya getirmişti.hayatımın en güzel günlerinden biriydi.Ancak annem gittiğinden bu yana oraya hiç gitmedik.annem ilk olduğu zamanlarda her kabusumda annemi o ağacın altında otururken görüyordum.O ilk zamanlarda belli ki susan da aynı türden rüyalar görüyordu,her gece beraber yatar olmuştuk.bir süre sonra bu bir alışkanlık haline gelmişti.ah anneciğim,neden bizi bırakıp gittin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Yokum
Teen FictionAndrea ve Andrew asla birbirlerini görmemesi gereken iki gençtir.Bir tarafta hayatı için savaşan bir fakir kız,diğer tarafta ise bir prens... Andrea Labirent oyununda erkek kardeşini kaybedince bahsini hayatı ve kazanmak üzerine yarı yarıya yatırır...