Şimdi,ormanda el ele yuruyorduk.peterin yanında kendimi güvende hissediyordum.adımlarımız senkronizeydi;bir sag, iki sol,iki sag,bir sol...
Eve ulaştığımızda dudağına bir öpücük kondurdum ve ona yarın gelemeyeceğimi çünkü babamin bir ay boyunca tek izninin yarın olduğunu ve biriktirdigim parayla beraber o ıhlamur ağacının oraya gideceğimizi söyledim.Basını salladı.arkasına dondü ve yürümeye başladı.ben de evin kilidini çevirdim,kapıyı açıp içeri girdim.Jonathan bu aksam daisyyle ve sandrayla beraber uyuyacaktı.evin icini gezdim ve susana seslendim.
"Susan,Susan!"
Çit yoktu.birkaç kez daha seslendim ancak en ufak bir ses dahi çıkmıyordu.bir anda süpürgenin arkasından bir hisirti geldi.av çantamın icinden hancerimi çıkardım ve etrafa dogrulttum.hisirti gittikçe büyüyor,büyüyordu.ve bir anda tüyleri kecelesmis simsiyah bir kuyruk gördüm.ardından da burnundan yukarısı bembeyaz olan siyah başlı yesil gozlu bir kedi kafası."kalp(heart)!"diye bağırdım ve onu kucakladım.ardından süpürgenin arkasından susan çıktı.ona"nasıl buldun onu?"diye sordum."pek kolay olduğu söylenemezdi onu yakalamak çok zor oldu ama sonunda onu bulmayı başardık."dedi.beraber benim avladığım geyiğin yarısını yemeye hazır hale getirmeye başladık.önce kürkünü yikayip satmak uzre ayırdık.sonra ben derisini tek hamlede yüzdüm ve pişirmesi için susana verdim.geyiğin geri kalanını,davidin somun ekmegini ve minicik bahcemizde yetistirdigimiz patates ve enginarlari evde elektrikle çalışan tek eşya olan buzdolabına yerleştirdim.yarınki ıhlamur agaci fikrimi David ve susana anlattım.anıları canlandiracagini ve bunun ona iyi gelecegini söylediler.böylece sepeti ve yiyecekleri aksamdan hazır ettim: uç tane enginar,geyikten kalanlar,somun ekmek ve uç gün önce avladığım sincap.tam duamızı etmek için mum ışığında toplanmisken kapı çalındı.susan kapıya bakmaya gidince David ve ben yalnız kaldık.ona kalbi bulduğu için teşekkür ettim.onun için hiç problem olmadıgını,ikizi için en azından bunu yapması gerektiğini düşündüğünü söyledi.susan yanında Jonathan ile gelince ne olduğunu sordum."Sorun yok."diye cevap verdi,"sadece biraz korkmuş.bu yüzden Nymphea onu buraya getirdi."böylece kucağımda Jonathan,beraber duamızı ettik.duadan sonra David yukarıdaki odasına,Jonathan babamin yatağının yanındaki beşiğine,ben ve susan da yatak niyetine kullandığımız üzerine çarşaf serilmiş saman balyalarına çekildik.
Rüyamda yeniden bir ormandaydim.bir ağaca yaslanmaya gittim ancak bu ağaç hologramdi ve yaslandigim anda sirtustu yere düştüm.ama birinin dizinin üzerine.ayağa kalkınca bir çift yeşil göz gördüm.arkamı dondüm ama bu defa da ağzından ve burnundan kanlar akan susanla burun buruna geldim.arkamı dondüm ve olanca hızımla karşımdaki holografik nehre kostum.nehre atlar atlamaz altimdaki taban yok oldu ve boşluğa yuvarlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Yokum
Teen FictionAndrea ve Andrew asla birbirlerini görmemesi gereken iki gençtir.Bir tarafta hayatı için savaşan bir fakir kız,diğer tarafta ise bir prens... Andrea Labirent oyununda erkek kardeşini kaybedince bahsini hayatı ve kazanmak üzerine yarı yarıya yatırır...