Birazcık hastaydım bu sıralar onun çin pek yazamadım.Okul da çok yoğun geçiyor,bazen 10 saat kadar uykuya ihtiyacım oluyor onun için pek yazamıyorum.Ama emin olun unutmadım:))
Bu bölümlerde kısa kısa ayrıntılar veriyorum.Azıcık kısa oldu ama ilk defa David'in ağzından yazdığım için alışmam gerekti.Yine de en yakın zamanda Yılan Kadın,Alexandra ve Arayış'a yeni bölüm gelecek.
Teşekkürler,iyi okumalar...
-DAVID-
Andy'yle barışmıştık ancak hala ona soğuk davranıyordum.
Suçlu hissediyordu,ki hissetmeliydi bence çünkü bunların hepsi bana cenazeden sonra kefenimin yanına bırakılmış hediyeler gibi geliyordu.Ona da öyle gelmeliydi.
Aslında ölüm benim için normal olabilirdi,Çünkü Pruvia'da insanlar(bizim gibi fakir olanlar)40 yaşına gelemeden ölüyordu.Benim de kız kardeşimi koruyabilmek için ölmem gerekiyorsa,ölmeliydim.
*
Üzerimdeki siyah pijamalara baktım.Tamamen simsiyahtı,hiçbir deseni veya işlemesi yoktu.Aynı bir kefen gibi.
İpekti.Hayatımda yalnızca bir defa ipek görmüştüm.Bizim sokağımızdaki Tommy bir bayanın ipek etekliğini söküp çalmıştı.Hepimizin ipek yumuşaklığına hayran kalmıştık.Onu bir daha gördüğümü hatırlamıyorum.
Etrafımı inceledim.Buraya geleli henüz bir hafta olmuştu ama şimdiden duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlamıştı.
*
Yarışacağımız prens ve prenseslerle tanışmıştık birkaç gün önce.Birçoğunun kendinden oldukça emin,kibirli tavırları vardı.Adının Andrew olduğunu anımsadığım bir prensle Andrea arasında uzunca bakışmalar geçtiğini gördüm.Andy'yle bu konuda tartıştık.
Benim en çok meraklandıran kişi bütün kapalı antrenman boyunca her birimizi dikkatle izleyen ve devamlı bağdaş kurduğu bacaklarının üstündeki deftere not alan uzun boylu ve sarı saçlı prensesti.
İkinci antrenman sırasında onunla konuşmaya çalıştım ama pek başarılı geçtiğini söyleyemezdim.Kısa ve hızlı cevaplar veriyordu,yüzüme bakmadı bile.Gözleri benim için sır olarak kaldı uzun bir süre boyunca.
İki saat kadar sonra adının Leiliah olduğunu öğrendim.O da Labirent'in 20 yaşındaki bir kurbanıydı.
Andrea benden uzaklaştı bütün bu bir hafta boyunca.Şu anda odasında,dinleniyor sanırım.Onun yanına git diyor beynim,ayaklarımsa sanki ziftle yere sabitlenmiş gibi,hareket etmiyor.Onun ne düşündüğünü her zaman bilirdim,ama artık emin değilim.Ben mi karamsar olmuştum,yoksa o mu bir anda Pollyanna olmuştu?
Antrenmanlarda birçok kişi bana tuhaf tuhaf bakıyor.Bir de kaslarıma.Sanırım benim 'fakir' olduğum halde nasıl onları yaptığımı merak ediyorlar.Bu kollar belki cılız olabilir ancak az kütük taşımadı,az inşaat tırmanmadı.
Andy için endişeleniyorum.Fazla sessizleşti,fazla içine kapanık.Bir gün Andrew ile olan konuşmalarına kulak misafiri oldum.
-Hah!Sen mi bana yardım edeceksin?Kendi kardeşim David ile kendimize yeteriz biz.
-Yapma güzellik.Sen de biliyorsun ki sana çok büyük yardımım dokunacak.
-Olsa olsa bana zararın dokunur,sana güvenmiyorum.
Andrea bu laflarından sonra topuklarını vura vura odadan çıkmıştı.Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
*
Etrafımdaki çevre bir haftada öyle değişmişti ki...Ben bile ayak uydurmakta zorlanıyordum.
Labirent için geri sayıma başlanmıştı bile.
On...
Dokuz....
Sekiz....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Yokum
Teen FictionAndrea ve Andrew asla birbirlerini görmemesi gereken iki gençtir.Bir tarafta hayatı için savaşan bir fakir kız,diğer tarafta ise bir prens... Andrea Labirent oyununda erkek kardeşini kaybedince bahsini hayatı ve kazanmak üzerine yarı yarıya yatırır...