Bölüm-3-

7.8K 486 71
                                    

   Cho-Hee gideli 2 gün olmuştu ve jung kook benimle fazla uğraşmamıştı. Arada emir verir gibi yemek, su, içki falan istiyordu o kadar.
Sabah yine kalkıp ona kahvaltı hazırladıktan sonra evden çıkıp şirkete geçmiştim. Bugün mesaiye kalacağım için eve geç gidecektim ve bunun için tanrıya şükrediyordum.

   Mesaim bitmiş ve saat 22.00'u gösterir iken yorgun bedenimi zorla şirketten dışarı atmıştım. Şirketin yan arasına park ettiğim motorumu alarak eve doğru yol aldım.
-motor nerden mi çıktı? Çok sevgili babacığım iş hediyesi olarak vermişti, ulaşımım daha kolay olsun diye-

   Eve vardığımda evin bu kadar sessiz olması beni rahatsız ediyordu. Sevgilimsiz bu ev gerçekten hiç çekilmiyordu. Tanrım bu kız beni nasıl kendine bu kadar aşık edebildi. Jung kook yine salonda oturmuş içkisini yudumlarken ses çıkarmadan odama girmiş kapımı kapatmıştım. Üzerimi tamamen soymuş eşofman takımı ararken kendime kapı birden öküz gibi açılmıştı.

   Kapıda bayık gözlerle çıplak bedenimi süzen jeon'a sert bakışlarımı atıyordum. Bu kadarı gerçekten de fazlaydı.

  "Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?! Hemen çık dışarı!"

   Bu sert çıkışım hoşuna gitmiş olacak ki, dilini yanağında gezdirip tebessüm etmişti.

  "İçkim bitti, bana içki getir."

   Tam arkasını dönmüş gidecek iken cümlesine ek yaptı.

  "Kendine de bardak"

   Tanrım yarın işe gideceğim, onunla oturup içmemi neden istiyor ki şimdi bu hayvan? Üzerimi giyinip mutfağa giderek dolaptan bir şişe içki alıp, kendime de bir kadeh alarak salona geçip yanına oturdum. Gözleri ile kadehleri işaret etmişti. Sözünü ikiletmeden ikimize de içki doldurup kendi kadehimi alıp karşı koltuğa geçtim ve yavaşça içkimi yudumladım.

   Cho-Hee'siz bu ev gerçekten çekilmiyordu. Bu adamın da bakışları beni çok rahatsız ediyordu. Kadehi birden kafama dikip ayaklandım odama geçmek için, ama..bileğimi kavrayan eller ile yerimden kıpırdanamadım.

  "Sana gidebileceğini söylemedim"

   Tanrım bu adamın böyle emir verir gibi konuşması beni delirtiyordu. Fakat elimden bir şey gelmiyor, karşı çıkamıyordum, çünkü gerçekten kore'nin en güçlü ailelerinde başı bunlar çekiyordu. Tek lafı ile beni burdan sürgün bile ettirebilirdi.

  "Yarın erken kalkıp işe gitmem gerek, o yüzden uyuyacağım"

   Bileğimi kurtarmayı denesem de başarısız olmuştum. Omuz silkip içki şişesini gösterdi.

  "Bu bitmeden uyumak yok"

    Başımı olumlu anlamda sallayıp tekrar yerime oturup kendime içki doldurmuştum. En azından hepsini hemen içersem uyumama izin verirdi. Birinci kadeh, ikinci kadeh, üçüncü kadeh derken şişenin dibini bulmuştum ve en son hatırladığım şey jung kook'un bana beni yiyecekmiş gibi bakışlarıydı.

✞Sevgilimin Abisi✞   ꧁TAEKOOK꧂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin