12- Zeus ve Poseidon

1.2K 165 182
                                    

Eivør - Salt

Zeus: Tanrıların ve insanların babası olarak bilinir, en güçlü tanrıdır. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültüsünün tanrısıdır.

Poseidon: Denizlerin, depremlerin ve atların tanrısıdır.

Ares: Savaş tanrısıdır, kaba kuvvete olan düşkünlüğüyle bilinir. Neredeyse hiçbir tanrı tarafından sevilmez. Sparta'nın baş tanrısı olmasına rağmen Truva Savaşı'nda Spartalılar'ın karşısına geçip Truvalılar ile birlik olmuştur. Aphrodite ile olan kaçamakları ünlüdür.

Helios: Güneşin efendisidir, olan biten her şeyi bilir. Apollo ile çok benzerdir ama asıl güneş tanrısı Helios'tur. 

Apollo: Müziğin, sanatın, şiirin, okçuluğun ve güneşin tanrısı olarak bilinir, aynı zamanda kehanet tanrısıdır.

   Sonraki günler fazlasıyla hareketli, yoğun ve yorucu geçmişti herkes için. Tıpkı Akane'nin tahmin ettiği gibi, Moon Minjae, gece yarısı gizli kapaklı işler çevirerek oğlu Prens Haneul'ü kaçırmaya çalışmış ve yakalanarak zindana atılmıştı. Yaptıkları anlaşmanın kuralları kesin ve değişmezdi, iki taraf da birbirlerinden ne beklediklerini açıkça söylemiş ve kurallara uyulmadığı takdirde uymayan tarafın cezalandırılacağı konusunda anlaşmışlardı. Ve kendisi kurallara uymadığı için, Chanyeol döneceği vakit onunla beraber Yeraltı Krallığı'na hapsedilmek üzere zindana kapatılmıştı. 

   Bu ufak aksaklık dışında her şey yolunda gidiyordu, çadırları kaldırmış ve şehrin ortasından atları, at arabaları ile geçerek saraya ilerlemişlerdi. Halkın tepkileri fazlasıyla karışıktı, kimi bunu gerçekten sevinçle karşılıyor, kimi toparlanıp krallığı terk etmeyi düşünüyor, kimisi istekli olmasa da merakla ne olacağını bekliyordu. Minjae'nin çözemediği bu kıtlık ve salgın durumunu belki de bu kral çözebilir diyerek baş da kaldırmıyorlardı. Çoğu krallık arasında halkı da en barışçıl olanı burası olduğu için özellikle buraya gözlerini dikmişlerdi, Akane'nin prense olan hayranlığı da cabası.

   Tıpkı şehirler, kasabalar ve köylerde olduğu gibi sarayın içinde de pek çok düzenleme yapılıyordu, Moon ailesi dışında kimseyi kabul etmeyeceğini söyleyenler birer birer sınır dışı ediliyor ya da zindana kapatılıyorlardı. Evler aranıyor, insanlardaki silahlar bir bir toplanıyordu. Geçici bir süreliğine alınıyordu silahları, yönetim tamamen yerine oturana ve insanlar yeni düzene alışana dek isyan gibi şeylerin olmaması adına sıkı bir denetim altında olacaklardı. 

   Askerler arasında başta bir takım karmaşıklıklar çıksa da birbirlerine uyum sağlayabilmeleri açısından Akane başlarına Krios'u getirmişti, her şeyi o denetleyecek ve askerlerin birbirine uyum sağlamasını sağlayacaktı. Kendisi Titanlar'dan Güneş Tanrısı Helios'un elçisiydi, her ne kadar bu tanrının adı zamanla gölgelerde kalıp yerini Olimposlular'dan olan Apollo'ya bırakmış olsa da gücü görmezden gelinecek türden değildi. 

   Yeni krallarının kendilerini selamlamasının ve uzun uzun bir konuşma yapmasının ardından yaklaşık on gün geçmişti, bu on gün içerisinde pek çok kişinin ölümüne neden olan salgın hastalıkların şiddeti yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Bu hastalıklar bir ay öncesinde büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan yayılmaya başlayıp sulardan sebzelere kadar her yere yayılmıştı. Hepsi de Demeter'in tuttuğu yas yüzünden oluyordu. 

ánthos | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin