13- Solmayan Tek Çiçek

768 116 118
                                    

İyi okumalar!

   "Biz birbirimize aşık mıydık?"

   Uzun bir sessizlik hakim olmuştu ortama, Chanyeol gözlerini öylece Baekhyun'un suratında gezdirirken Baekhyun ise ufak bir endişenin süslediği meraklı gözleriyle onu izliyordu. Chanyeol önce sertçe yutkundu, bir şey demek için dudaklarını aralayıp geri kapattı ve düz bir çizgi haline gelecek şekilde birbirine bastırdı, Baekhyun'un kaşları hafifçe çatıldı.

   "Soruma cevap vermeyecek misin?"

   "Hiç mi hatırlamıyorsun?" diye sordu Chanyeol birden. "Hiç mi bir tanıdıklık hissetmiyorsun? Gözlerime baktığında hiçbir şey görmüyor musun? Senin için sadece bir yabancı mıyım?"

   Birdenbire sorduğu onca soru yüzünden Baekhyun ne diyeceğini bilemedi, tanıdıklık hissetmediğini söylemesi tamamen bir yalan olurdu ama gözlerine baktığında bir yabancı görüyordu sadece. Dudaklarını ıslattı ve kafasını hafifçe iki yana salladı.

   "Hayır," dedi düz bir sesle, "Hiçbir şey hatırlamıyorum, hissetmiyorum da. Bu yüzden anlattıklarını anlamakta zorluk çekiyorum ya. Bana ait olmayan şeyleri bana anlatıyorsun, hatırlamadığım şeylere inanamıyorum."

   "Sana her şeyi anlatmamı ister misin?" Chanyeol tekrardan yutkunurken kafasını sallayıp ellerini arkasında birleştirdi. Gözlerinde Baekhyun'un daha önce hiç görmediği türden pek çok ifade dolanıyordu ama hepsi usulca yok oldular. 

   "Evet, isterim. Anlatmanı çok isterim." 

   Baekhyun gülümsedi. Gülümsediğinde Chanyeol'ün suratındaki o dümdüz maske paramparça olmuş bir şekilde dağıldı ve gözlerini kırpıştırarak Baekhyun'a bakakaldı, gözleri dudaklarına inip öylece orada takılı kalmıştı. Büyük bir özlemle bakıyordu, biraz da canı acıyordu ama Baekhyun onun suratındaki ifadeye hiç anlam veremedi. 

   Chanyeol gözlerini Baekhyun'un melekleri utandıracak kadar güzel olan gülüşünden zar zor gözlerini çekti ve elini usulca Baekhyun'un beline koyarak onu yatağa doğru ilerletti. Baekhyun yavaşça oturduktan sonra Chanyeol de yanına oturdu ve ona doğru dönüp belindeki elini çekti, gözlerine baktı.

   "Ben asırlar önce var oldum, benim varlığım asırlar önce insanların dilinde destanlara dönüştü, çocuklara gece uyumalarından önce korku dolu hikayelerle anlatıldım, benimle herkesi korkuttular ve beni kabuslarına aldılar. Bu durum beni hiçbir zaman rahatsız etmedi çünkü ben böyle biriydim, karanlıktım, insanlara göre kötüydüm çünkü karanlığa aittim, yeraltında yaşıyordum ve ölülerin hükümdarıydım, cezayı hakedenlere cezalarını verdiğim için acımasızdım ve kimseyi affetmezdim. Bazıları anlattıkları hikayelerde beni ait olduğum Olimposlular'ın arasında bile saymazdı çünkü ben yeraltında yaşardım. Yeryüzünde kimse varlığımı hoş karşılamadı, hatta bazı tanrılar tarafından bile hor görüldüm." 

   Baekhyun'un gözleri hafifçe irileşmişti Chanyeol konuşurken, tıpkı onun dediği gibi bu zamana kadar Hades'in adının hep bu şekillerde anıldığını duymuştu, hatta kendi annesi bile bizzat böyle anlatmıştı ona. Şimdi ise Hades'in ta kendisinden bunları duyuyor, onun karşısında oturuyor ve hikayenin diğer tarafını dinliyor olmak içine hoş bir heyecan bırakmıştı. Belki biraz da korku, ama bu korku karşısındaki adamın gözlerine baktığında yerini meraka bırakıyordu sadece.

   Chanyeol bir süre Baekhyun'un suratındaki ifadeyi inceledi, ardından hafifçe tebessüm etti ve kafasını iki yana salladı. "Masumları inciten biri değilim ben. Hak edene hak ettiğini veririm, suçu olanı asla affetmem, kurallarım katıdır ve bu özelliğim insanların gözünde beni iblisten farksız yaptı. Çünkü insanlar, ardına bakmadan sadece dıştan görünenle yargılayan insanlar, benim yaptığım şeylere hiçbir zaman korku dışında bir duyguyla bakmadılar. Umurumda olmadı hiçbiri, benden korkulması hoşuma gitti. Çünkü ben saygısızlığa tahammül edemem ve benden korktukları için tek bir tanesi bile saygısızlık edemedi bana." 

ánthos | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin