『A』

332 43 37
                                    

"Sakin ol Jimin. Sakin ol Jimin. Bunu yapabilirsin. Ona bunu söyleyebilirsin."

Kendi kendini cesaretlendirdikten sonra koltuklarda oturmuş televizyon izleyen kocasının yanına gelip kolunun altında kuruldu.

Jungkook'un bütün dikkati televizyondaki maç olsada Jimin'in hiç de öyle değildi.

Arada kolunun altındaki kocasının saçlarını karıştırıyor ufak öpücükler bırakıyordu.

Jimin'de Jungkook'un bu hareketlerinden gaza gelerek lafa atıldı aniden.

"Jungkook bir şey söyleyeceğim."

Dikkatinin Jimin'de olduğunu belli etmek amacıyla bakışlarını televizyondan çekip ona çevirdi.

"Dinliyorum."

Uzun bi süre sessizlik oldu. Sadece bakışıyorlardı.

"Ben şey."

"Sen ney?"

"Şey işte."

"Ney işte."

Oflayıp elleriyle yüzünü kapattı.

Jungkook ellerini çekmeyeceğini fark ettiğinde yüzündeki ellerini indirdi.

"Sorun ne?"

"Jungkook ben."

Kaşları merakla havaya kalktı. Gerçekten merak etmişti. En fazla ne söyleyebilirdi ki?

"Jungkook ben çocuk evlat edinmek istiyorum."

Hiçbir tepkisini kaçırmamak adına bakışlarını yüzüne sabitledi.

Şaşırmıştı. Hem de baya şaşırmıştı.

Jimin bunu fırsat bilerek tekrar konuştu.

"Hastanede bir çocukla tanıştım. Ailesi yok Jungkook. Sokakta açlıktan ölecekken bulmuşlar onu. Çok sevimli bir çocuk. Ona aile olabiliriz. Hayatını kurtarabiliriz. Lütfen Jungkook."

Ağzı beş karış açılmıştı. Mecazi değil gerçekten beş karış açılmıştı. Jimin'in böyle bir şey isteyeceğini hiç düşünmemişti.

"Jimin ben babalık yapamam."

"Jung-"

"Gerçekten yapamam. Jimin yapamam. Olmaz."

Gözlerinin sulanması elinde olan bir şey değildi. Ağlaması da öyle.

Sadece hastanede o çocuğu görünce içi burkulmuştu. O çocuğu görmeden öncede aslında istiyordu fakat bu biraz bahane olmuştu.

Aniden oturduğu yerden kalktı. Odalarına vardığında kendini yatağa bırakıp ağlamasını devam ettirdi.

Jungkook'a da kızamıyordu ki. İstemeyebilirdi.

Ama kendisi çok istemişti.

Jungkook ise hala şoktaydı. Jimin'in yanına bile gidemiyordu.

O günün akşamındaysa ilk defa birbirlerine sırtlarını dönerek uyumuşlardı.

Daha doğrusu uyumaya çalışmışlardı.

*

Bir kahvaltı bu kadar gergin geçebilirdi.

İkili hiçbir şekilde konuşmuyor sadece hareket ediyorlardı.

En sonunda ise Jungkook dayanamamış ilk kez konuşmuştu.

"Jimin bana trip atma."

Jimin anlık duraksasada bunu belli etmedi.

"Trip atmıyorum."

Bunu söyleyeceğini elbette biliyordu. Kaç yıllık kocasıydı sonuçta.

Oturduğu sandalyeden kalkıp kocasının önüne gelip çömeldi.

Masadaki ellerini tutup sımsıkı tuttu.

"Sevgilim."

Olay şu ki, Jungkook Jimin'e ne zaman sevgilim dese, Jimin bunu asla geri çevirmez aynı şekilde karşılık verirdi. Ne olursa olsun.

"Sevgilim."

Jungkook'un yüzünde bir gülümseme oldu. Cevap vereceğini biliyordu.

"Beni iyi dinle. Dün çok şaşırmıştım biraz kaba olmuş olabilir ama yine de söylediklerimde ciddiydim. Ben hazır değilim sevgilim. Otuz yaşıma girdim ama hala çocuk gibi hissediyorum. Ben daha böyle hissederken bir çocuğa nasıl babalık edebilirim. Yine de bahsettiğin çocuğu sık sık ziyaret ederiz. Anlıyorsun değil mi?"

Ufak bir baş sallaması almıştı Jimin'den.

"Sarıl bakayım kocana."

Ne olursa olsun sığınacağı yer onun kollarıydı.

Şimdi olduğu gibi.

*

𝑼𝒏𝒕𝒊𝒍 𝑻𝒉𝒆 𝑫𝒆𝒂𝒕𝒉 • 𝑱𝒊𝒌𝒐𝒐𝒌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin