『H』

541 51 41
                                    

Birini sevmek, birine aşık olmak çok farklı kavramlardır aslında.

Kimisi sevmenin aşık olmaktan daha güzel ve bağlı olduğunu düşünürken kimisi de aşkın daha tutkulu, sevmekle kıyaslanmayacağını savunur.

Ama,

Ne fark eder ki?

Birinden birini seçmek yerine ikisini de aynı anda yapalım.

Birine aşık olunca onu deli gibi sevelim. Onu sevdiğimiz için tutkulu, ona aşık olduğumuz için bağlı olalım.

İşte Jeon Jungkook'da tam olarak bunu yapmıştı.

Aşık olmuştu.

Sevmişti.

Tekrar aşık olmuştu. Hem de her gün.

Tekrar sevmişti. Hem de her gün.

Bazı zamanlar da, bazı şeyler ters gider. Ama ne derler?
Hayat bu.

Göz kapaklarına adeta iğne batırılmış gibiydi. Kapatırken açarken hep acıyordu. Ya da kalp kırıkları göz kapaklarına kadar ulaşmıştı. Bedeninin her yerine dağıldığı gibi.

Yine de açıldığında göz kapakları, zihni birazcık da olsa açıktı.

Bu sefer doğru düşünebiliyordu.

Tek kişilik küçük odada gezdirdi bakışlarını. Düşünmeliydi. Düşünmeliydi ama neyi?

"Lütfen Jungkook."

"Canım çok yanıyor."

Anlık yumduğu gözleri açıldı hızlıca.

Tabii ki de ne yapacağını biliyordu.

Bu zamana kadar yapması gereken şeyi!

Paldır küldür ayağa kalkıp dengesini kurduğunda odadan dışarı çıktı.

Buraya hiç gelmemeliydi.

"Aptal Jungkook!"

Kemikli elleriyle yüzüne birkaç kez vurdu.

"Bu zamana kadar ölen kimi geri getirebilmişler ki? İyice saçmaladın Jungkook! Onlar buraya gelemezler!"

Ateş gibi yanan yüzünü, acıyan göz bebeklerini sıvazladı.

"Onlar geri gelemez!"

Jungkook, kendini ikna etme aşamasında geçmişti.

Bu iğrenç deneylerin yapıldığı binaya Jimin'i kendi elleriyle getirmişti.

Ve kendi elleriyle de çıkardı.

Uzun zaman önce yapılması gereken bir şey vardı. Jimin için.

Asıl yapılması gereken şey.

Jungkook, tüm vazifesini yerine getirerek, her şeyden çok sevdiği kocasını huzuru bulması için tekrar temizlemişti.

Haftalardır deney yapılması üzerine yıpranan bedenini izledi onu yıkarken. Morarmış kolları, şaşırılacak kadar beyaza dönmüş ten rengi ve beliren kemikleri.

Son kez dokunmuş güzel yüzüne, vücuduna.

Son kez öpmüştü anlını.

Son kez uzunca izledi yüzünü.

Son olarak da huzura kavuşturdu onu.

Bedeni üstüne toprak atılırken, gelen insanlar baş sağlığı dilerken de gülümsedi.

Bu gülümsemenin sırrı çok da uzak değildi aslında.

Kocasının mezarında, toprağını okşarken usulca mırıldanıyordu birer birer.

"Üzülme sevgilim. Şu an birlikte değiliz ama kavuşmamıza çok az kaldı."

Büyük gülümsemesini bıraktı kocasına. Toprağını öptü onu öper gibi yanından ayrılmadan.

Ama bu gülümsemesi kocasının yanından ayrılır ayrılmaz silinmiş, koca gözleri çoktan yaşlarla dolmuştu.

Şimdiyse tek bir hedefi vardı.

Jimin'e kavuşmak.

Bu yüzden tam da her şeyin boka sarmasına neden olan o yere geldi.
Kazanın olduğu yere.

Yolun kenarında dikilip izlerken arabaları, o gece canlanıyordu zihninde. Halbuki burada bile değildi ki kendisi.

Her şeye canlı şahit olmuş gibi hıçkırıkları bir türlü dinmiyor, göz pınarları kurumuyordu.

Öyle de olmalıydı zaten.

En azından Jungkook öyle düşünüyordu.

Tam da şimdi, kocası gibi can verse, onu kavuşmuş olur muydu ki?

Denemeye değer miydi ya da?

Jungkook'a göre elbette değerdi. O Jimin'di. Her şeyiydi.

Her şeyden çok sevdiği kocası.

Her şeyden çok sevdiği...

Tanrıdan bile çok.

Tanrı der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım...

Kocasının hissettiği tüm acıları kendisi de hissetmeliydi.

Ansızın yola adım atarken düşündüğü tek şey buydu. Ha birde ona kavuşma düşüncesi...

Aslında tam da istediği olmuş, tıpkı kocasına olduğu gibi kendiside yola savrulmuştu.

Şimdi onun çektiği acıyı biliyor, o minik kocası buna nasıl dayandı diye düşünüyordu.

Her şekilde, her zaman onu düşünüyordu.

Ama bazen hayatta istediklerimiz, istediğimiz gibi gitmez aksilikler olurdu.

Jungkook ya çok şanslıydı ya da kocası kadar çok şanssız.

Fakat bu Jungkook'a göre şanssızlıktı büyük ihtimalle.

Yerde acıdan kıvranan bedeni son nefeslerini veremiyordu, veremeyecekti de.

Çünkü,

Tanrı der ki; kimi benden çok seversen onu senden alırım... Ve ekler, onsuz yaşayamam deme seni onsuz da yaşatırım.


SON

Jungkook'un tek suçu çok sevmekti belki de.

Teşekkürler.

𝑼𝒏𝒕𝒊𝒍 𝑻𝒉𝒆 𝑫𝒆𝒂𝒕𝒉 • 𝑱𝒊𝒌𝒐𝒐𝒌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin