"Gereksiz bir telaş içindesin."
İstemsizce kaşları çatıldı Jungkook'un.
"Gereksiz mi!"
Elleriyle yüzünü sıvazladı. Hafif çıkan sakalları batıyordu ellerine.
"Bugün ikinci yıldönümümüz!"
"Ee?"
Oflayıp Hoseok'u öldürme planlarını ertelemeye karar verdi.
Şu an daha önemli şeyleri düşünmesi lazımdı.
Mesela Jimin.
İkinci yıldönümleriydi bugün ve artık zamanının geldiğini hissediyordu.
Ceketinin cebindeki küçük kutu da bunu kanıtlar nitelikteydi.
Daha hiçbir şey olmamışken bu kadar heyecanlanması hiç ama hiç normal değildi.
Ama şimdi oturup bu teklifi nasıl yapacağına karar vermesi gerekiyordu.
*
"Daha ne kadar gezeceğiz? Çok yoruldum."
"Hadi ama Jimin! Daha hiçbir şey yapmadık."
Sarışın gözlerini büyüttü.
"Hiçbir şey yapmadık mı?"
Jungkook pekala bir yumruğu haketmişti.
Küçük ellerin acıttığı omzunu sıvazladı biraz.
"Sen gezeceksen gez. Ben oturuyorum."
Jungkook daha bekle demeden sarışın, deniz kıyısına çevirmişti yönünü.
Kumsala yaklaşınca yorulmuş bedenini bıraktı yere yavaşça.
Denizin, kumsalın ve orada oturan meleğin görüntüsüne aptal aşık gibi izledi bi süre.
Sonrasındaysa Jimin'den daha fazla uzak kalmaması gerektiğine karar verdi. Arkasına oturup bacaklarını önündeki bedenin yanından uzattı. Kollarıysa belini kavramış, çenesi omzuna yerleşmişti.
Öylece denizi izlerlerken aklına yapacağı teklif geldi.
Saatlerce düşünmesine rağmen hiçbir şeyi Jimin'e laik görmemişti.
Bu yüzden doğaçlama yapacaktı her şeyi.
"Sevgilim."
Titrek nefeslerini göğsüne dayalı sırtından anlamıştı. Gülümsedi.
"Sevgilim?"
Jimin, Jungkook'un bir şey soracağını düşünerek soru sorar şekilde seslenmişti.
Evet soru soracaktı fakat onun düşündüğü tip bir soru değildi bu.
Bir eli cebindeki kutuyu almak için belinden ayrıldı.
Fakat bu çok uzun sürmemiş hemen tekrar belini bulmuştu elleri.
Avucunda bir kutuyla.
"Canım nasıl düğün çekiyor anlatamam."
"Jun-"
Dudaklarını kısa bir anlığına kendisine sunulmuş beyaz enseye bastırdı, Jimin'in susması için.
"Şöyle bir güzel traş olup giyineyim, güzel bir salona doluşmuş şık insanlar göreyim, bir düğün ortamında dans edeyim falan istiyorum."
Kaşları masumca havaya kalktı ve ses tonu şaşkınlık içerisindeymiş gibi inceldi.
"Ama aksi gibi tanıdıklardan hiçbirinin de öyle bir niyeti yok bu aralar. Bari diyorum; biz mi evlensek?"
Küçük kutunun kapağını açtı ve iki gümüş alyans bakış açılarına girdi.
"Evet deme ihtimaline hazırlık olarak yüzük de aldım bak, boşa gitmesin."
Evet diyeceğini biliyordu. Bu yüzden konuşmasını bitirir bitirmez, küçük alyansı küçük yüzük parmağına geçirdi.
Jimin daha fazla dayanamadığında küçük küçük ağlama mırıltıları çıkarıyordu.
Hızla arkasını dönüp boynuna sarıldı.
Ama biraz fazla hızlıydı.
Jungkook, sırtı kumla buluştuğunda kıkırdıyordu.
Jimin konuşmaya başladığında kıkırdaması kahkahaya dönüştü.
"Tokyo'da evlenelim. On bir erkek kardeşin de gelsin. Balayımızda Hawai'ye gidelim..."
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑼𝒏𝒕𝒊𝒍 𝑻𝒉𝒆 𝑫𝒆𝒂𝒕𝒉 • 𝑱𝒊𝒌𝒐𝒐𝒌
Fanfic"Ben Jungkook Jeon, sen Jimin Park'ı sahiplenip korumaya, iyi günde kötü günde, zenginlikte yoksullukta, hastalıkta sağlıkta, sevip sayacağıma, ölüm bizi ayırana dek... Yemin ederim." •TAMAMLANDI• 16.04.2019 (cikooker43)