Belki 2-3 gibi göz kapaklarını ağırlaşıp uykuya karşı verdiğim savaşı kaybedince gidip yatağımım sıcaklığına geri döndüm ve battaniyeyi boğazına kadar çekip yastığıma bir düşmancasına sarıldım ...
Yine bir hastane köşesinde buldum kendimi . Babam perişan halde karşı koltukta oturmuş ameliyathanenin kapısına bakıyordu . Hep özenle yaptığı saçları dağılmış ve kravatı gevşetilmişti , annemin rahatsızlığı için hastaneye beş hadi bilemedin altıncı yatırılışıydı . Bildiğim tek şey ben küçükken yaşanmış bir olay yüzünden akciğerlerinde çok fazla hasar oluşmuş olduğuydu , daha önce yakından bir defa görmüştüm ama sırtında bir yaranın izleri vardı sanki... Sanki bir silahın mermisi parçalamıştı ve bu izde bir hatıra gibi kalmıştı ...
Ameliyathanenin kapısı açılır açılmaz babam ayaklandı ve sedyenin bir ucuna geçti . Benise olayları sanki bir perdenin arkasından görüyor gibiydim , hastanenin sert banklarının üzerinde küçük bedenim ile yatıyordum . Her şey pusluydu ve sadece bazı kelimeler kulağıma geliyor , bazıları sadece bir kaç harfin uyumsuz tınısı gibi geliyordu kulağıma . Az sonra biri beni kollarına alıp sedyenin peşinden gitmeye başladı ..."Kızım hadi kalk ama , saatlerdir seni uyandırmaya çalışıyorum !"
"kızım..."
Duyduğum sesile hemen kafamı kaldırdım , annem babamın yanından ayrılıp yatağımın kenarına oturdu ve ellerini elimin üzerine koydu .
" Ann- ... Senin burada ne işin var ! (?)" Ben... seni ve babanı görmeye gelmiştim "
"Ne yüzle gelebildin ? Bizi terk ettikten sonra ne yüzle !(?) "
Mahcup bir ifadeyle elini elimin üzerinden çekti yataktan uzaklaştı ve kapıdan çıkmadan önce son bir kez bana bakıp gözlerini babama çevirdi .
" Ben... kahvaltı... için sizi çağ-"
"Tamam Banu ... üzülme lütfen , biz geliriz "
O kapıdan çıktıktan sonra bir hışımla babamın karşısına geçtim .
" Ne hakla buraya geldi (?!)"
"Sana anlatmak istediğimiz bazı şeyler vardı ! Bazı şeyleri bilmiyorsun Selin (!!!) "
Bana daha önce sesini hiç yükseltmemişti. Korkup geriledim ve yatağın yanına kadar çekildim . Babam korktuğumu anlayınca bana yaklaştı ve sıkı sıkı sarıldı .
"Üzgünüm... üzgünüm seni korkutuyorum "
Uyumak istediğimi söyleyip kendimi geri çektim ve yatağımın içine girip babam gidene kadar battaniye ile yüzümü kapatıp bekledim. Babam sonunda pes etti ve çıktı .
Hayır yani onu ne yüzle buraya getirmişti ... Daha okulun ilk günü aralarında bişey yoktu , ne oldu da bir gün sonra ayrılmaya karar vermişlerdi . Saat sabah altı buçuk ve beni kaldırdı birde ... Yeniden içime doğan uyuma isteği ile gözlerimi kapadım . Saat on ikiye gelirken
Ben kalkmaya reddetmiştim ve en sonunda beni çağırmaya gelmişti.
"Selin... kahvaltıya gelmek istermisin ?""Uyumuyorsun biliyorum ... Sana yaşattılarım özrü dilerim "
Gözlerim doldu "sence bir özür benim kalbimi düzeltebilir mi ?" Battaniyeye daha sıkı sarıldım ve gözlerimde ki yaşları bastırmaya çalıştım .
" Lütfen ağlama... özür derim . Biliyorum hiç bir şeyi bir özürle düzeltemem "
"Sadece normal bir hayat istemiştim... Bizi neden istemedin ?"
" Son günlerde sen yoktun ve- ve ben garip... ş-şeyler gördüm ...seni .. hastaneyi ve- ve garip bir k-kaealtı ( uzun bir süre nefes almaya çalışır ) il-ilacım !'
Astım yüzünden iyice nefes darlığı çekiyordum ve nefes alamıyordum . Annem hemen kalktı ve masanın altından ilacı aldı ve yatakta yanıma atladı ve ilacı bana uzattı . Nefesim düzene girene kadar yanımda kaldı ve ilacı tuttu .
"Daha iyimisin ?"
"E-evet ... sadece nefes a-alamadım "
"Tamam geçti "
Beni tutup dizlerine yatırdı ve sakinleşene kadar ellerini saçlarımın üstünde gezdirdi .
" Hadi kahvaltıya inelim... şey gelmek istersen yani "
İlacımı çantama attım ve alt kata kahvaltıya gittim , kahvaltıdan sonra arkadaşlarım ile buluşacağımı söyleyip üst kata çantamı almaya çıktım ve Görkem'e mesaj atmak için durdum ve yatağıma oturdum .
*Alıcı : Görkem
Buluşalım mı ? Ada ve diğerleri ile*Gönderen: Görkem
Olur , ben onları da ararım . Senide konum atacağım yerden alırız .Çantamı aldım ve evden çıktım , Görkem'in konum attığı yerde bekliyordum . Önümde biri durdu ve elinden bir zarf çıkarıp önüme attı .
" Görüşürüz asi prenses "
Hareket bile edemiyordum , ilerleyip bir ara sokağa daldı ve uzaklaştı ... O gittikten beş dakika sonra önümde duran zarfa bakarken buldum kendimi ; sade beyaz bir zarftı üzerinde kırmızı bir mühür ve güzel bir el yazısıyla " zaman yok asi prenses " yazıyordu .
Zarfı hemen çantama attım ve önümde beliren Görkem'e baktım ."Bizi arabada bekliyorlar- ne oldu rengin açılmış biraz... Selin ne oldu (!?)"
Beni gerçekliğe döndüren şey , Görkem'in yüzümü ellerinin arasına alıp zorla ona bakmamı sağlaması oldu .
" Ne oldu ? Bana söyleyebilirsin..."
"Birşey yok..."
" Tamam o zaman , bizi bekliyorlar hadi gidelim "
Görkem'in arkasından arabaya kadar gittim ve ön koltukta oturdum .
" Nereye gidiyoruz ?"
" Yakın bir kafeye gideriz diye düşünmüştüm "
" Bana uyar "
Kafamı deri koltuğa yaslayıp yolu izlemeye başladım , aklımda sadece o mektupta ne yazdığı vardı ama Görkem yanımda olduğu sürece açamazdım . Bir kaç dakika sonra araba bir kafenin önünde durdu . Dışarıdan bakılınca çok hoş duruyordu , mavi dalgalı dış duvar üzerine gerçek deniz kabukları yapıştırılmış ve masalara kadar deniz teması ile süslemeler ile bezenmişti . İçeri de bir o kadar güzeldi , tavandan asılmış balık şeklinde süsler ve masaların üzerinde küçük deniz yıldızı şekilli biblolar , evimden çok uzak olmadığı halde burayı hiç görmediğime çok şaşırdım .
" Burası çok hoş..."
Görkem bana bakıp gülümsüyordu ama sanki aklı başka bir şey deydi . En kenarda bir masaya geçtik .
" Evet , daha önce ailem ile gelirdik... tabi ben küçükken "
Artık meraktan dayanamıyordum bende Görkem'e lavaboya kadar gideceğimi söyleyip yanından ayrıldım . Lavaboya vardığımda çantamı elime alıp zarfın mührünü kopardım ve içindeki mektubu aldım ve yavaşça açıp
İçindeki melktup ve fotoğrafı çıkardım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhametsiz : İntikam Varoluşum Yokuşu #Watys2019
Mistério / SuspenseBir intikam hikayesi ... O okuduğunuz hikayeler hep mutlu sonla biterya ... İşte bu o hikayelerden biri değil . Bu hikaye bir intikam hikayesi ve her intikam eninde sonunda gerçekleşir ... Selin yeni okul yılına hiç alışıldık hikayeler de ol...