2.Bölüm|Piknik

60 12 158
                                    

Pijama partisinin üzerinden 1 hafta 3 gün geçti ve ben 1 hafta 3 gündür aynı şeyleri yapıyorum. Uyu, yemek ye, televizyon izle, Seda ve Melek'le grupta konuş, parktaki çocuğa söylen, ona saçma sapan-hayvan isimleri gibi- lakaplar tak, vişne suyuyla kafayı bul, oyuncak ayılarınla konuş, annenle dedikodu yap, babanın okulda yaşadıklarını dinle, abine kız ayarlamaya çalış.

Abim bir kızla tanışmış ve sosyal medya üzerinden arkadaş olmuşlar. Bu kızla abimmiş gibi mesajlaşıyorum. Sonra bu mesajları abime de okutuyorum ki kız o konuşma hakkında yüz yüzeyken konuşursa mal gibi kalmasın, o konu hakkında bir fikri olsun.

O kadar gündür aynı şeyleri yapmaktan sıkıldım. Bundan dolayı bugün kızlarla pikniğe gideceğiz. Annem de izin verdi. Sanırım büyüdüğümü kabul etmeye başladı. Yoksa hayatta onsuz, babamsız, abimsiz ya da bir büyük olmadan gitmeme izin vermezdi.

Piknik için götürmem gereken şeyler çok fazla. Fikir benden çıktı. Ayrıca annem fikir benden çıkmamış olsaydı da kocaman bir sepet yiyecek hazırlardı. Neler yapmadı ki? Kısır, pasta, börek, kurabiye, tart, sarma-dolma... Bunları taşıyacak kişiyi hiç düşünmüyor. Ben o kadar güçlü bir kız değilim. Kollarımda kastan eser yok. Piknik alanına kadar abim götürecek, o kısımda sorun yok. Sorun piknik alanının içinde başlıyor. Güzel ve bulunması kolay bir yer ararken kollarımın kopacağına neredeyse eminim.

"Zera, hadi artık!" diye bağıran abimle üzerimi kontrol ettim. Mavi bir kot pantolon ile pembe bir gömlek giymiştim. Saçlarımı iki yandan örmüş, uçlarına ayıcıklı, mavi tokalarımı takmıştım. Gözlerime hafif bir makyaj yaparak tamamen hazır hale gelmiştim. Pembe babetlerim de aşağıdaydı. O zaman artık gidebilirim.

***
Piknik alanına kadar abimle aralarını yapmaya çalıştığım kız hakkında konuştuk. O mesele artık kapanmış. Çünkü kızın sevgilisi varmış. Ah benim bahtsız abim. O güzelim kızı kaptırdın demek, ha. Ben üzülüyorsam onun hali kim bilir nasıldır? Ama ben ona öyle bir kız bulacağım ki ağzı açık kalacak.

***
Piknik alanına varınca abime teşekkür edip yanaklarından öptüm. Sonra arka koltuktan piknik sepetini alıp arabadan indim. Abim gittikten sonra güzel bir ağaç altı bulup oturdum. Ağaca yaslandım. Kulaklıklarımı kulağıma taktım ve en sevdiğim şarkı olan Kolpa' dan Hiç Bitmez Bu Masal' ı açtım. Etrafıma baktım kimse var mı diye. Kimsenin olmadığından emin olduğumda şarkının sözleri başlamak üzereydi. Etrafa bakmamın bir sebebi vardı. Şarkıya eşlik edecektim ve kimsenin duymaması benim için çok önemli.

Şarkının sözlerinin başlamasıyla beraber gözlerimi kapatıp ben de eşlik etmeye başladım.

Nefesimi tuttum korkmuyorum
Bugün vazgeçmek için çok erken
Uzar mı yol giderken sormuyorum
Adımlarım hep büyük kendimden
Belki çok üzülüp giderim gelmem
Belki yağmur olup yağarım bilmem
Hiç bitmez bu masal
Belki zoru seçmek gelir içimden
Belki hayatla yüzleştiğimden
Hiç bitmez bu masal
Ben yazar ben yaşarım
Yanlış olabilir ama eksik kalmasın
Yolumu kendim bulurum
Sana zahmet olmasın
Sana zahmet olmasın
Belki çok üzülüp giderim gelmem
Belkiyağmur olupyağarım bilmem
Hiç bitmez bu masal
Belki zoru seçmek gelir içimden
Belki hayatla yüzleştiğimden
Hiç bitmez bu masal...

Şarkı bitince gözlerimi açtım. Kızlar hala gelmemişti. Tam oflayacakken birisi kulaklığımı çıkarıp "Sesin bayağı güzelmiş." dedi. Ama ben bu sesi bir yerden tanıyorum. Kaşlarım çatılırken yüzümü sağ tarafıma döndürdüm. Çocuğun biri gelmiş yanıma oturmuştu. Ben niye fark etmedim ki? Neden olacak, gözlerini kapatıp şarkı söylediğin için. İç sesim aşırı zeki.

SALINCAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin