Çalan alarm ile oflayarak yataktan kalkarak kahvaltı yapmak için mutfağa girdim. Babam yine savaş alanına çevirmişti mutfağı, anlaşılan o ki yine bana kalmıştı buraları toplamak.
"Günaydın babacığım"
"Günaydın bir tanem. Sana krep yaptım, otur da tadına bak" deyip sandalyeyi çekti. Sandalyeye oturup önümdeki krebe baktım. Babam güzel iş çıkarırdı ama kesinlikle mutfak mahvolurdu.Krepten bir parça alıp ağzıma atarken cidden güzel olduğunu farkettim.
"Ellerine sağlık babacığım efsane olmuş" deyip onu mutlu etmek istedim.
"Afiyet olsun kızım. Dur bekle sana çay da doldurayım" dedi. Doldurduğu çayı önüme koyarken ona soru sormak istedim.
"Baba işler nasıl? " babam bir banka sektöründe çalışıyordu ve bu para bizim geçimimizi çok rahat sağlıyordu. Fakat zavallı babam kesin çok yoruluyordu.
"Herşey çok iyi kızım. Sen bunları kafana takma, derslerine odaklan. Tamam mı?" saçlarımla oynamaya başladığında
"Tamam baba ama sende kendini çok yorma olur mu ?" dedim. O da onaylarcasına kafasını salladı.
Biraz daha kahvaltılık koyup kahvaltı yaptıktan sonra gidip çantamı hazırladım ve okul üniformamı giydim. Odamdan çıkıp mutfağa babamın yanına gittim.
Of, daha bulaşıklar vardı!
"Baba, ben hemen bulaşıkları yıkayıp gideyim" diyerek çantamı sandalyeye bıraktım. Babam kolumdan tutarak
" Sen git kızım ben hallederim." dedi.
"Emin misin baba yapabilecek misin?"
"Evet kızım, haydi sen okula git " dediğinde yanağına küçük bir öpücük kondurup
"Tamam o zaman akşam görüşürüz" dedim.
"Görüşürüz kızım " dediğinde çantamı sandalyenin üzerinden alıp kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giyip merdivenlerden hızla indim. Kapının önüne geldiğimde beni bekleyen Özge'yi gördüm. Yanına hızla gidip
"Nasılsın Özge?" dedim.
"İyiyim sen nasılsın?"
"Bende iyiyim teşekkürler" dedikten sonra okula doğru yürümeye başladık.
Okula gülerek girip sohbet ede ede koridora geldik. İyi ki Özge ile aynı sınıftayım, bir de o olmazsa baya canım sıkılırdı. Sınıfa girip sıramıza oturduğumuzda kafamı hemen sıraya koydum. Özge de önümdeki sırada oturuyordu. O da aynı benim gibi kafasını sıraya koydu.
Bir süre sonra öğretmen sınıfa geldiğinde kafamı sıradan kaldırıp ayağa kalktım. Bugün Mert gelmemiş miydi? Evet yanımda yoktu, neden gelmedi ki acaba? Neyse ararım teneffüste diyerek öğretmenin 'oturun' demesiyle oturdum. Özge'nin kafası hala sıradaydı.
Ders dinlemek mi?
Tabii ki de hayır!
*****
Sonunda teneffüs olmuştu, ders hiç bitmeyecek sanmıştım. Kantine inmiş, oturuyorduk.
"Özge, Mert nerede biliyor musun?"
"Evet. Yine şu Eda denilen kız ile buluşacak. Ona o kadar çok yalvardım ki 'konuşma onunla, kanma ona' diye ama beni dinlemeden sonra konuşuruz deyip telefonu yüzüme kapattı."
"Ne?" işte buna çok kızmıştım.
O kızın ona çok kötü şeyler yapmasına rağmen hala onunla nasıl buluşabilirdi?Anlamıyordum ya cidden anlamıyordum.
Hemen telefonumu cebimden çıkarıp Mert'i aradım.
Kapattı inanamıyorum.
Bir daha arayıp yine kulağıma götürdüm telefonu ama yine kapattı. Bu konu burada kapanmadı, yarın mutlaka bu konuyu konuşacaktık.
"Özge ben sınıfa çıkıyorum."
"Tamam ben de kantindeyim. Gelirim birazdan." hızla ve sinirle sınıfa çıktım.
Teneffüs bittikten sonra Özge sınıfa geldi.
"Asena, Mert açtı mı telefonu?"
"Açmadı" deyip ofladığımda
"Mert için endişeleniyorum o kız tehlikeli" dedi.
"Evet, ben de endişeleniyorum ama Mert Eda'yı çok seviyor biliyorsun Özge" dedim, o da onaylarcasına kafasını salladı.
Mert bir süredir Eda'yı çok seviyor fakat Eda Mert'i abilerine söylemiş, beni tecavüz etti deyip dövdürtmüştü. Bu kız cidden iyi değildi nasıl böyle bir şey yapabilirdi aklım almıyor. Mert gelince mutlaka onunla bu konuyu konuşacaktık.
Öğretmenin derse girmesi ile düşüncelerimi bir kenara bıraktım, dersi dinlemek istiyordum. Ama pek başarabildiğimi sanmıyordum.
*****
Çok şükür bugün okul bitti. Özge ile yolda yürürken konuşa konuşa eve gidiyorduk. Birden telefonumun çalması ile olduğum yerde durup cebimden çıkarıp kim olduğuna baktım. Mert'ti.
"Alo, Mert nerdesin?"
" Şey. Ben-" dediğinde sözünü yarıda kestim.
"Neden gittin onun yanına? Sana yaptıkları yetmedi mi Mert?" dediğimde telefonda bu sefer bir kız sesi belirdi. Bu oydu, Eda.
"Ne o tatlım ? Yoksa Mert'i kıskanıyor musun? Ben ve Mert barıştık. Ve ilişkimiz şuan çok iyi gidiyor, burnunu sokmasan iyi edersin." tam konuşacağım sırada telefonu yüzüme kapattı.
Uyuz kız! Ah Mert ah, nasıl kandın ona? Kesin yine saçma sapan konuşup kandırmıştır çocuğu. Bir şeyler yapmalıyım yoksa Mert daha çok üzülecek.
"Mert miydi? Ne dedi ? Neredeymiş?" olan konuşmaları Özge'ye anlattığımda
"Bu Mert kafayı falan mı yedi? Ne demek barışmak ya? Bunca şeyden sonra yine nasıl onunla barışabiliyor?" diye kızdı.
"Bilmiyorum" yürümeye devam ederek eve gelene kadar Mert hakkında konuştuk.
O benim arkadaşımdı. Ve ben onun üzülmesini hiç istemiyordum. Ama bu Eda denen kız onu daha çok üzecekti. Hayır buna izin vermezdim.
Kapının önünde Özge ile vedalaştık. Onların evi de bizim sokağın sonundaydı. Uzak değil, istediğimiz zaman gidip geliyoruz.
Eve girip kendimi yatağa attım. Sanırım bugünkü dersler ve Mert olayı beni bayağı yormuştu. Üniformamı çıkarıp üzerime rahat bir eşofman ve tişört giydim. Oturma odasına gidip tam oturacakken çalan kapı ile kapıyı açmaya gittim. Babamdı. Bugün erken çıktı herhalde, normalde bu saatte gelmezdi.
"Hoşgeldin babacığım."
"Hoşbuldum bitanem."
"Neden bu kadar erken geldin?"
"İşler fazla yoğun değildi, banka müdürü de çıkabilirsiniz dedi."
"Anladım. Aç mısın? Birşeyler hazırlayayım mı?"
"Yok kızım, gelmeden bankadaki arkadaşlar ile bir şeyler atıştırdım."
"Peki baba. Ben uyuyorum bayağı uykum var, iyi geceler."
"İyi geceler kızım."
Ben odama giderken babam da oturma odasına girdi, galiba haber izleyecekti. Hiç sevmem.
Odama girip kendimi yatağa attım. Uyumalıyım çünkü bayağı uykum var. Alarmı ayarlayıp kapanan gözlerim ile güzel bir uykuya daldım....
Arkadaşlar biliyorum bölüm biraz kısa ama cidden yazmak baya zor elim ağrıdı. Sizin için yine çabaladım. Umarım beğenirsiniz. Bana birazda bilgi verin nasıl gitsin kitap yazım hatalarım varsa lütfen affedin sizleri seviyorum. YORUM YAPIP VOTE ATMAYI UNUTMAYIN HOŞÇAKALIN...❤