10. Bölüm

4.6K 421 41
                                    

Seninle sonsuza kadar birlikte olmak istediğimi söylerdim ama 'sonsuza kadar' kulağa yeterli gelmiyor. Daima yeryüzünde olabiliriz, hala seninle bir saniye daha fazla kalmak istiyorum.

Jungkook, karakteri online rakibi tarafından haklanırken yüksek sesle iç çekti. Burnundan soluyarak kumandayı daha sıkı kavradı ve oyunu kazanmak için daha büyük bir kıvılcım ile devam etti, karanlık gözler tamamiyle plazma ekranın üzerindeydi. Öne doğru eğildi, göğsü neredeyse Jimin'in sırtını kaplıyordu. Sevgilisi ilham verici bir biyografi okurken bacaklarının arasında rahatça oturuyordu. Jimin'in bir şey hakkında bahsettiğinden şüphelendi ama oyuna çok fazla odaklanmıştı.

"Ah siktir- arka tarafa git- aman tanrım, her şeyi kendim yapmak zorundayım!" Kulaklığının mikrofonuna doğru konuştu, gözleri kısılmıştı, sesi derin ve kesik kesikti. Jimin'in kendisine olan bakışlarını kaçırıyordu.

"Jungkook?"

Onu görmezden gelen Jungkook tur bitmeden önce birkaç düğmeye daha bastı ve kendisini sahiden de skor tablosunun en üstünde görünce kibirle sırıttı. "Evet! Lanet olsun, bu zordu."

"Jungkook."

Jungkook onu ikinci kez görmezden gelmek istememişti ama takım arkadaşları onu tebrik etmeye başlamıştı, elbette övgüleri kabul edecekti.

Jimin inleyerek ayağa kalktı ve Jungkook'un dikkatini çekmeyi başardı. "Nereye gidiyorsun?"

Jimin elini sallayarak dramatik bir hareket yaptı. "Ciddi misin? En az beş kere sana seslendim."

"Oh," Jungkook mikrofonu kapattı ve düz bir şekilde oturdu, ellerini Jimin'in dizlerinin arkasına uzatıp yürümesini engelledi. "Sorun ne?"

Jimin havaya üfledi. Kızgın görünmüyordu, hatta biraz keyifliydi. "Çok gürültü yapıyorsun." Daha sonra ağzında bir mikrofon tutuyormuş gibi yaptı ve onu oldukça -eğer Jungkook'un eklemesi gerekseydi- hatalı bir şekilde taklit etti. "Arka tarafa git- neden hepiniz bu kadar berbatsınız? Siktir, bu da ne?"

Jungkook kahkahasının boğazında köpürdüğünü hissetti ve ifadesini düz tutabilmek için kendisiyle mücadele verdi. "Bu sefilceydi."

Jimin elindeki kitap ile başını sallayarak gitmeden önce hafifçe Jungkook'un kalçasını tekmeledi.

"Bebeğim, öyle demek istememiştim, geri gel!" Jungkook sızlandı.

***

Jungkook, Jimin'e yüz wattlık bir gülümseme gönderen mağaza personeline kaşlarını çattı, gözleri adeta parlarken Jimin ise meraklı bakışlarla ona bakıyordu.

"Yani bu müzik setini tavsiye ediyorsunuz?" Jimin fiyat etiketine bakarken dudaklarını dişledi, mağaza personelinin -Seonwoo- kendisiyle flört ettiğinden tamamen habersizdi.

Jungkook Jimin'in arkasında dikilirken dişlerini gıcırdattı. Kulaklıklara bakmakla meşguldü ve şimdiye kadar tam yanında ortaya çıkan karışıklığı fark etmemişti. Jimin'in kendi çekiciliğini fark etmemesinden nefret ediyordu. Jungkook okul koridorlarında Jimin'e gizlice attığı her bakışta bunu kendisine hatırlatıyordu, ne zaman biri Jimin'e sarılsa, kulağına fısıldasa veya elini sırtına koysa kıskançlık alevler içerisinde koşarak ortaya çıkıyordu. Aslında, muhtemelen Jungkook hepsinin arkadaşı olduğunu ve gereğinden fazla abarttığını biliyordu ama yine de... Okulda birkaç kez bilerek yanından geçmiş ve parmak uçlarının Jimin'in belini sıyırıp geçmesine izin vermişti. Jimin bunu fark etmemişti ya da en iyi ihtimalle kazayla olduğunu düşünmüştü.

"Bu şu anda elimizde bulunan en iyi müzik setlerinin biri, sana indirim bile yaparım." Seonwoo biraz fazla sırıtıyordu, Jimin ona şaşkınca genişleyen gözleriyle baktı. "Eğer kurmakta bir sorun yaşarsan şahsen gelip yardım etmekten mutluluk duyarım."

You Broke My Heart • Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin